içki masalarının ve efkarlı şarkıların olduğu ortamların favori konusudur. Dertsiz olanları bile dert sahibi yapar. Arkadaş çevrenizden -doğrudan ya da dolaylı yollardan- haberler de gelir bir şekilde. "Senin eski manitayı falancayla görmüşler, nişanlanmış, evleniyormuş" vs, vs, şeklinde muhabbetler döner. Gaza gelmeden sakince karşılamak gerekir.
Ne durumda, nasıl, ne halde olduğunuzu umursamadan belki de en kötü döneminizde bırakıp gidebiliyorlar.
Erkekler için söylüyorum: Belki şu an yeni tanıştığı kişinin evinde ona kikirdiyor o kız, yakınlaşmaya başlıyorlar öpüşmeler ve zevk kahkaları... o kız farklı değil be kardeşim her gün etrafta görüğün yüzlerce türk kızından sadece biri. Sen onu o kadar düşünürken, belki günlerce evinden dışarıya çıkmadığın anlarda sessiz sessiz göz yaşı bile döktüğün o kız seni acınacak halde buldu ve gitti güzel kardeşim. Kalkıp en güçlü olman lazım. Kalkıp kendini yeni baştan düzenlemen lazım. Kendini hayal ettiğin yerde görürken sık sık tekrarla
7 yıl, 7 yıl boyunca beraber olmuşsunuzdur, haftanın her günü, günün her saati , her dakikasını onunla konuşarak geçirmişsindir. kimi zaman yanında uyurken, kimi zaman telefonla mesajlaşırken. düşünmüşsündür,düşünememişsindir, kavga etmişsindir,çok mutlu hissedip sarılıp öpmüşsündür. ailen olmuştur, canın olmuştur,dostun olmuştur,tutkun olmuştur. ama hatalar yapmışsındır,hatalar yapmıştır, mutsuz olmuşsunuzdur. becerememişsinizdir bir sürü sonra birlikte olmayı, kimi zaman saçma sapan düşüncelerden, aptal kıskançlıklardan ya da yapılan hataların getirdiği sonuçlardan. hayatında tüm planları kurduğun insan, hayatının yarısının biriyle geçirdiğin insanı gün gelir senelerdir görmemeye, aylardır konuşmamaya başlamışsındır. alışamamışsındır, belki de alışmayı istememişsindir. denemişsindir zamanı geri almayı yapamamışsındır. alışamasan da kabullenmeye başlamışsındır, ta ki bir müzik notasını duyana, kokusuna benzer bir kokuyu alana kadar. o yokken üzülmüşsündür, mutlu da olmuşsundur, o varken nasıl daha mutlu olabileceğinin üzüntüsünü de yaşamışsındır. çok özlemişsindir, konuşmuşsundur,çabalamışsındır ama yapamamışsındır. farkında olmadan bir yanın kopmaya başlamıştır ondan, ama kendini hala onun yanında hissederken. artık başka insanlarla tanışmışsındır, hatta hayatına almışsındır, sevgi beslemişsindir. bunca yılın ardından bir başkasının yanında bulmuşsundur kendini. ihanet etmiş hissedersin ona,kendine size. hayallerin,planların, isteklerin değişmemiştir belki, ama onları kiminle birlikte yapmak istediğin değişmiştir. mutlu olduğunu,onu unuttuğunu hissedersin, ama hala içinde bir ukte kalmıştır. soruyorsundur kendine "gerçekten bunu mu istiyorum?" diye. cevap veremezsin kendine; düşünürsün,düşünürsün,düşünürsün... ve son kez dönüp baktığında geçmişindeki o insana; o düşündüğün, birlikte hayatını geçirdiğin insandan eser kalmamıştır. değişmiştir,büyümüştür,güzelleşmiştir ve hayatına başka bir insan almıştır... hayatlarını beraber geçiren iki insan, hayalleri bir olan o iki insan, başkalarıyla hayaller kurmaya başlamıştır. belki ikisi de aynı hayalleri kuruyordu ama haberleri yoktur birbirinden. ikisi de kabullenemiyordur karşısındakinin başkasının yanında oluşunu. acaba diyordur,düşünüyordur,keşke diyordur ama susuyordur. kabullenmek zorundaydılar artık, o güzel iki insan anılarıyla, hayalleriyle birlikte birbirlerine veda ettiler, "onlar" yoktu artık. "onlar"ve "onlar" vardı...
Sunduğum güzel duygularımı ve hayatı resmen beni aldatarak bütün güvenimi kırarak giden birisini stalklamayı geç, adını bir daha asla anmamaya özen gösteririm. Hayatımda ilk defa aldatıldım ve umuyorum ki herkes yaşadığını yaşar(mış). Yaş ilerleyince böyle şeylere pek takılmıyor, şaşırmıyor, umut etmiyor insan. Geçmiş geçmişte kalmalı duygu bitebilen bir şey değildir başkasına da aktarılır elbet.
kaliteli bir ilişkim olmuştu, ayrılmamızın sebebinin çok iyi anlaşmak olduğunu düşünüyorum, karşımdaki insan herkes gibi kısıtlanmak ve triplenmek istiyordu bunun farkındaydım, bana çok güzel günler yaşattı, unutamayacağım bir insan tanıdım hayatımda, yan yana bile gelemediğim insanlara kısacık ömrümü harcıyorum, nolurdu ona aşık olsaydım, bu dayanılmaz olurdu, her şeye rağmen teşekkür ederim sana, umarım hayatında senin için iyi olan kişiyle karşılaşır ve mutlu bir ömür sürersin, temennimdir, unutma ki seni her gün düşünüyorum, unutulmazmışsın da haberin yokmuş.
- keşke annemi dinleseydim.
- neden, ne diyodu ki?
- bilmem, hiç dinlemedim!
ne kadar film izlediğine bağlı olarak komik olabildiğin bi gece yarısı. rakıyı kaldıracak halimiz yok. ne rakı masasına yakışacak derdimiz var ne tavrımız. lan şu kıza da çakamadım amına koyim diye rakı mı içilir. ellerde biralar, kaçıncı bira olmuş bi tek adisyonu yazan garson biliyor ki, sanıyorum fazla fazla yazıyor yavşak. midem içimde diğer organlarımla sikişmekte.
burnumu siliyorum.
- nişanlanmış haa?
- nişanlanmış.
bu birayı kütük gibi bardakta veriyolar, beşinci biradan sonra elim kolum kalkmıyor arkadaş. koca müessesede balon bardak bulmak çok mu zor, kendi bardağımızı biz mi getirelim yani bunu mu istiyosunuz?
- aramadı mı hiç?
- aramadı.
- normal şeyler bunlar, eninde sonunda olacaktı.
- öyle.
gel bu şehirde beraber yaşayalım. gel beraber yaşlanalım umrumda değil ne kadar tutarsız olduğun. mutlu bile olmak istemiyorum, yalanlarla da yaşardım. aldatsan, bi daha aldatmayacağına söz ver, affedeyim derdim. daha başka ne yapsaydım bilmiyorum ki…
-üzülüyo musun lan?
-ya üzülmek değil de… tamam diyosun arkadaş, ben eminim olmayacak bu iş. biliyosun bi de köpekler gibi biliyosun, o eski tutku yok, o eski ilgiyi gösteresin gelmiyor, eskiyo işte, yıpranıyo. lan insan sevgilisi ya da karısıyla sevişirken başka kadınlar düşünmemeli hacı bu büyük bi trajedi. ama sonra yıllar geçiyo, bi düşünüyosun, diyosun lan ben mutsuz muydum ki hakkaten. hatırlayamıyosun… bakmıyo şerefsiz garson…
izmir barlarının bol alkollü gece yarısı sonraları. iki yıl önce miydi öyle bir şey. damarlarımızda alkol dolaşıyor, seyreldikçe seyrelmiş kan. o seyreldikçe biz çoğalmışız, çoğaltmışız içimizdeki umursamaz adamları. korunmak güzel ama hiçbir kayganlaştırıcının yerini tutamaz bol küfürlü yataklarda doğal vücut sıvıları.
(- seni seviyorum
- evet evet ben de çok içtim.
- hadi sana gidelim.
- nasıl olucak o?
- taksi filan tutsak.
- arabayı taa burdan alamam sabah
- gitmeyelim mi yani.
- neyse en azından hala gözlerim görüyor. ben direksiyona geçeyim, bir yere vurursak, hakkını helal et artık.
- seni çok seviyorum
- evet evet ben de bi an önce sevişmek istiyorum)
- …zaten buralarda biraya su katmasalar kar edemezler abi, e tekila diye koyduklarının da yarısından çoğu votka zaten. votka istedin mi de, dayıyolar cini azcık votka koyuyolar, koymuyolar bile bazen.
- hadi yaa. bira su, tekila votka, votka cin. e biz niye geliyoruz oğlum o zaman buraya, sikilmeyi mi seviyoruz nedir olay?
- her yer böyle abi…
- siktir et hadi hiçbişeye…
- hiçbişeye…
şimdi sen benim kocam olacaksın öyle mi? diye gülümseyen kadınlar var hala bazı erkeklerin hafızasında. biri şunlara söylesin oğlum, öyle boşboğaz konuşmasınlar, inanıyoruz sonra.
- i know you’ll be a star in somebody else’s sky! en azından gelecek zaman kipindeydi be birader.
- anlamadım tam abi ne diyo türkçe olarak?
- siktir et. demem o ki; en sonunda dönüp dolaşıp geleceğimiz yer burası. karanlık. istediğin şeylerle, elde etmek için çabaladığın şeyler aynı olmayınca, elinde bi kaç başarı diploması, gözlerin başka insanların mutlu masalarında… eskidik birader. hem eskiyip, hem de geç kaldık ki -bu, hayatın bize yaptığı- çok büyük bi orospu çocukluğu… biz bu kadar beceriksiz olmayı nasıl başardık?
- hadi sen kötü oldun kalkalım.
- kalkalım.
- midye atalım mı şu köşede üç beş tane?
- atalım.
- dur şunun dibinde kalmış biraz onu da içiyim kalkalım.
- sarışınmış biliyo musun küçükken…
- kim?
severek ayrılmışsanız her akla gelişte aldığınız nefesin boğazınızı acıtmasına sebep verendir. bir de yaşadıklarınız gözünüzün önüne gelir o da tam bir faciadır. insanı üzer.