keşke çıkıp gelsen. sebepsiz... geride bıraktıklarına bakmadan. geleceği düşünmeden. kaçırdığımız günleri yok sayarak. kaldığımız yerden devam etmek istesen. ben zaten takvim yapraklarını hiç koparmadım ki sen gittiğinden beri. günlerden hala 8'i aylardan ocak benim için. ayın 9'unu hiç göremedim. güneş doğmadı ki gittiğinden beri. aynı yerdeyim ben "defolup" gittiğinden beri.
şimdi çıkıp gelsen haber vermeden. sarılsan boynuma. konuşmasan. tek kelime etmesek. sadece öpsen. öpücüklerinde boğsan beni. eskisi gibi. eskimeyen bir şarap gibi özlüyorum öpücüklerini. yıllandıkça değerlenen. dudaklarından tadını aldıkça başımı döndüren cinsten. ama sen yoksun. gelmiceksin de biliyorum. ama bilki ben hala aynı yerdeyim. içindeki "beni" öldürüp gittiğinden beri.
şimdi çıkıp gelsen o gittiğin taşlı yollardan. yaşlı gözlerimi silmek için. baksan bir kere daha buğulu gözlerimin içine. ordan kalbimin buzlarını kırsan. biliyorum ki bunu yapabilirsin. daha önce yapmıştın. yıllardır duyguya aç, buzlu kalbimi açan sendin. yaşadığımı hissettiren. yaşamanın tadına vardıran sendin. sonra gidipte öldürende sendin. şimdi gelsen tekrar diriltebilir misin bu ölü bedenimi? ama gelmezsin ki sen. hissediyorum gelmiceksin. bir ölüyü ziyaret etmiceksin. gelmek istersen ben hala aynı yerdeyim. "soğuk bıçağını sırtıma sokup" gittiğinden beri.
şimdi sen çıkıp gelsen verdiğin sözleri aklına getirerek. belki biraz pişmanlık duyarak. çokça özlemle dolu olarak. kokunu paylaşsan yeniden benimle. gülüşünün sıcaklığıyla bu sensizlikle yanan bünyeyi serinletsen. üşüyen ellerimi kalp sobanda ısıtsan yeniden. baharı getirsen yeniden en yoğun bu kış günlerimde. sen görmüyorsun belki çöl sıcaklarında kış ayazı yaşıyorum hala ben. yok yok bunun ismi olsa olsa "kalp ayazı" olur. sen farketmiyorsun, bilmiyorsun, duymuyorsun çığlıklarımı. görmüyorsun isyan bayraklarımı. ve yine gelmiceksin kırık kalbimi onarmaya. aynı yerdeyim ben, sensizliğin tadını farkettiğim, bunu bana tattırıp; kaçıp gittiğinden beri.
şimdi çıksan gelsen elinde benim ruhumla birlikte. hani azraile son nefesimde vermem gerektiği halde, sana teslim ettiğim ruhumla. "sana geldim tekrar" desen. "yanlış yaptım" , "affet beni nolur?" desen. en masum halinle. masum ama aynı zamanda asi halinle, bir kuğu misali zarif yürüyüşünle saçını savurarak geri gelsen. altın sarısı saçlarını. güneşin kıskandığı parlaklıkta olan saçlarını rüzgara karşı savursan ve sevdiğim o saf kızı geri getirsen bana. getirmezsin ki. sana senden daha fazla değer veren benden kıskanırsın kendini. veya layık bulmazsın ki kendini bana. seni iten kollara koşarsın sen. seni sarıp sarmalayanlara değil. benim kollarım hala açık ısıtmak için seni yeniden. ve ben aynı yerdeyim her zamanki gibi. hayat defterimin en temiz sayfasını "koparıp" gittiğinden beri.
Gerçeğe sırtı dönüp kaçmak için; Seni seven elleri hiç tutma sakın...
ben imkansızı mı istiyorum acaba? sen çıkıp gelmeyeceksin değil mi yeniden bana? eskisi gibi olmayacak değil mi her şey? sen zaten eski defterleri kapatmıştın. yerine yenisi olarak beni açmıştın. ve sonra o defteri de sattın. şimdi çoktan yeni defter açmışsındır hayatına. bense şimdi hangi sahafın kütüphanesinde tozlu raflardayım bilmiyorum. ama içimde yazılı olanlar silinmeyecek biliyorsun bunu değil mi? hep o rafta "bir okuyanım çıkar mı?" diye beklemeye devam edeceğim ben. hiç bir zaman "bestseller" olmayacağım biliyorum. öyle olmakta istemiyorum. sadece senin okumanı istiyorum. yeniden... yeniden okursun diye beklemeye devam edeceğim.
anladım ki sensiz geçen her saniye bir damla daha kırmış kalbimi. anladım ki değersizce kenara atılmış onlarca söz, yalan, yeminden ibaretmişsin. ama ben halen seni aynı özlemle, arzuyla bekliyorum. kopamıyorum ki senden. koparamıyorlar ki. keşke çıkıp geri gelsen. bekliyorum seni açmayı bekleyen çiçek gibi. yeni dikilen bir fide'ye verilen "yaşam suyu" gibi.
Gitmek yenilmek değil kazanmak da!
Gitmek gitmektir işte.
Hepsi bu.
Gelmen ise yaşama "sevinc"imi geri getirmen
Gelmen hayata tutunmam demek yeniden
Gelmen ölümsüzlüğümü ilan etmem demek
"geri gel" ben hala "aynı yerdeyim" *
karşılaşıcağı senaryo beni değil onu yıkacağı için nötr olarak devam ederim ben . ha bu arada sebebini sorarım cidden harbiden essahdan ne iş hangi rüzgar attı seni ? diye sormakdan kendimi alamam.
olsa olsa, ayrı geçen yılların getirisi olan 15 kilo fazlalık ve yeni imajım justin bieber tarzı saçları* görünce topukları kıçına vura vura kaçması olur herhalde. tabi onun şifa niyetine, tepesinde iki tel kalmış saçlarını hiç hesaba katmıyorum.
Gittin, sen bana gitmek için gelmiştin
geride yavaş yavaş eriyen
bir kurşun bıraktın
bıraktığın şekilden
çok daha başkasına bürünen
ve bir daha asla
eskisi gbi olamayacak bir kurşun
gerçekten
bir daha hiçbir sey eskisi gibi olmadı
Kısa bir hüzünden sonra
geldim geri döndüm sana
seviştin mi, degiştin mi
beni yeni bir umutla
kimbilir kimler aklını çeldi
gördüğüne sevinmedin mi beni
kimbilir kimler aklını çeldi
görüdüğüne sevinmedin sen beni
üç günlük ayrılıkta neler neden değişti
unutulmuş muydum
alışıyor muydun
yavaş yavaş yokluğuma
beklenmiyor muydum
kalbini mi yordum
bunca iş güç arasında
bir gün beni nasıl paslı bir makasla
nasıl derinden
budayıp gittiğini farkettim
yeni bir filiz veremeyecek kadar derindi
kesip attıklarin
sensizlikle oluşmuş hastalığıma
senin bile çare olamayacağını
benim için
artık çok gecikildiğini anladım
söyle bari son söz olsun
kızmam bundan sonra sana
dostuz artık geçmiş olsun
anlat saklama ne varsa
ESKi DEĞiLSE SADECE SiZiN NEFES ALMAYA DEVAM ETTiĞiNiZ DÜNYADAN AYRILDIYSA, O DEĞiL SiZ GiTMiŞSiNiZ DEMEKTiR TEKRAR BiR ARAYA GELDiĞiNiZDE.
iYiDE OLMUŞTUR. *
hangi eski sevgilinin geldiğiyle değişecek olan olaylardır. ortaokuldaki mustafa gelse tanımam bile mesela.
(bkz: kulağını çekip 3 kere tahtaya vurmak)