birçok sermaye gazetesi yazarının sözü uzatmadan yapılacak öz tanımıdır.
hani bunca adam hep beraber ''hopppaaaa, dönüyoruz'' mu dediler yoksa 80 öncesi marksist olmak ( kamplaştırılan ve bölünen türkiye'nin bir tarafı) ile 80 sonrası liboş olmak, emperyalizm'e ( uzun dönem danışıklı döğüş sürdüren rus ve amerikan emperyalizmi) sadakat mıdır? bu bir çokları için muamma ama dikkatli bakanlar için apaçık anlaşılabilinir vaziyettir.
hızlı solcu, genç, delikanlı üniversiteli öğrenci gencin emin çölaşan tadında tespitlerini barındıran yazılarının ana karakteridir.
sorsan liboş nedir bilmez, ama olsun o solcudur, her ne kadar yeşil kamuflajını, ideolojik eğilimini mezun olurken üniversitede bırakacak olsa bile.
kendi gibi düşünmeyen herkese faşist, liboş, takunyacı deme hakkına sahiptir. kendisine bok atma hakkı kimseye bahşedilmemiştir halbuki.
birkaç sol yayın karıştırıp çalakalem yazılar yazması solculuğunun en büyük kanıtıdır.
öte yandan liboş, dünün solcusu bugünün zengin gazete patronu, köşe yazarı diye karaladığı insanların en büyük özelliği neydi? 68 kuşağının hayran bırakan alameti farikası neydi? o günün şartlarında, o gün ki sistem de rahatlıkla yükselebilecekken bunu bir onursuzluk olarak görüp bunu reddetmeleriydi. zira hepsi odtü gibi türkiye'nin en saygın okullarında mürekkep yalamışlardı. kendi götlerinin rahatlarını düşünseler salla daşşağı al maaşı yapabilirlerdi.
sonra darbeler, muhtıralar, işkenceler, idamlar peşisıra geldi. sindirildiler küstürüldüler. hepsi ya yurt dışına çıktı ya da asıldı ya da sistem içerisindeki rollerine bürünerek büyük gazetelerde başyazar oldular. bu yükselişleri normaldi zira. hepsinin entellektüel birikimi kendilerine laf atan üniversiteli solcuları 3336 kere satın alır. ironiktir bu ünili solcular da solu, sosyalizmi, komünizmi bu bok attıkları insanlardan öğrenmişlerdir.