eskiden dergahlarda tekkelerde,dünya işlerinden elini eteğini çeken erkekler bunu küpe takarak ifade ederlermiş.fakat dünyevi aleme,karı-kız mevzularına tekrar dalarlar,ahlaksızca işler yaparlarsa küpeleri kulaklarından yırtılarak çıkarılırak cezalandırılırlarmış.günümüzde de ahlaki açıdan zayıf ya da çok görmüş geçirmiş,eski kaşar anlamlarında kullanılan güzide bir deyimimizdir.
deyimin ortaya çıkış hikayesi şöyledir:
eskiden bazı tarikatlarda ve tekkelerde allahın kölesi ve kulu olmanın göstergesi olarak dervişlerin bazıları küpe takarlarmış.
bu küpe allaha olan teslimiyeti temsil edermiş.
mevzubahis olan tekkelerin bazılarında tıpkı rahip hayatı süren dervişler bulunurmuş.
hak dinler evlenmeyi yuva kurmayı emretse de bu dervişler kendilerini sadece uhrevi aşka adadıkları için evlenmez cinsel ilişkiye girmezlermiş.
evlenmesi yasak olan bu dervişlerden birisi ola ki şeytana uyar ve de "harama uçkur çözerse"
o tarikatın ya da tekkenin en kıdemli dedesinin huzuruna çıkarılırmış.
ve bu dede baba da dervişin kulağındaki küpeyi kulağından kopartarak çıkartırmış.
bu ceza neticesinde şeytana uyan kişi artık kulağı kesik haline gelmiştir.
ve bizde bu hikayeden yola çıkarak toplumun hoş görmediği fiillerde bulunan, gizli kapaklı işler çevirenlere " eski kulağı kesiklerdendir" şeklinde yaklaşmışızdır.
frengi hastalığının şu an tedavisi kolaydır, ancak tedavisinin olmadığı dönemlerde, frengi hastalığı çok fazla ilerlediğinde, ciltte yaralar çıkarmaya başlar, kulak yaralarının kabuklarını sökmeye başladıkça kulakta kesikler ortaya çıkarır. nitekim kişinin kulağında frengiden kaynaklanan yara ve kesik varsa, frengi de evinde adam akıllı oturmayıp, dışarıdaki karıya kıza göz diken, genelevleri ziyaret eden bireyler de oluşacağı için, çapkın-hödük diye tabir ettiğimiz kişilere verilmiş aşağılama sıfatı.
bektaşilik tarikatından gelen söz öbeğidir. bektaşilik tarikatına göre, tarikata yeni katılacak şahsın, tarikatın gerektirdiği esasları hatırlaması amacıyla kulağına küpe takılırmış. eğer kişi, tarikatın gerektirdiği esaslara aykırı davranışlarda bulursa, küpe kulağından çekilmek suretiyle kulak yırtılarak çıkartılırmış.
Osmanlının ilk yıllarında yarı çıplak koyun postu sarıp gezen Kalenderi dervişleri kulaklarına demir küpe takar başlarını kazıtır, bazıları da erkeklik organlarına halka takar gezerdi. Bunlar kadınlarla olan ilişkiyi yasaklarlar birbirleriyle eşcinsel ilişkide bulunurlardı. Bazen bazıları kadınlarla ilişkide bulunduklarında yakalandıklarında ceza olarak kulaklarındaki demir küpe çekip çıkartılır, kulakları kesik kalırdı. ‘Kulağı kesik ‘ deyimide burdan gelmektedir.