Çocukluğumda olan döneme bak, bir de şu döneme bak. Ne istanbul ne de izmirde eskileri göremiyorsun artık.
Benim çocukluğum izmir konak devlet hastanesinin yani şimdiki kadın doğum hastanesinin arkasındaki eski rum evlerinin olduğu bir mahallede geçti 9 yaşına kadar. Tüm evler müstakil 2 katlıydı.
Hatırlıyorum, kimse evinin kapısını kapatmazdı. Herkes birbirine güvenir, kimse kimsenin namusuna yan gözle bakmaz, herkes birbirine yardımcı olur ve birbirini korurdu. Kan bağının olmadığı bu insanlar akşamları birbirlerine yemek ikram ederdi.
Akşamları herkes evinin önünde oturur ve biz çocuklar 10'a 11'e kadar sokakta oynardık. Çaylar demlenir, çiğdem çitlenir ve şen kahkahalı sohbetler olurdu.
Hatırlarım, gün içinde herkesin evine girer çıkardım çünkü komşularımızın elinde büyüyordum diğer çocuklar gibi. Salçalı ekmekler elimizden düşmezdi ve bunu sadece kendi annelerimiz değil, mahalledeki tüm teyzeler verirdi.
Kaç cam kırdığımı bilmem, yine de şikayete gelmezlerdi rahmetli anneme. Bakkaldan çaldığım sakızların dayağını annemden yerken beni gelir bakkal kurtarırdı.
Ben 5-6 yaşlarındayken komşumuzun lisede okuyan bi kızı vardı, aysel abla. Okuldan eve gelirken peşine takılan adamı mahallenin abileri nasıl da dövüp kovalamıştı. Çünkü komşunun namusu kendilerinin namusuydu. Çünkü herkes birbirine sahip çıkardı, dedim ya kimse kimsenin ne cebine ne de karısına-kızına yan gözle bakmazdı.
Hatırlarım, komşulardan birisinin bankaya borcu vardı da bütün mahalle para toplayıp ödemişti. Kimse yalnız sahipsiz değildi, kimse tek başına ölmezdi.
9 yaşına geldiğim dönemlerde apartman'lı hayata geçtik ve bir daha öyle bir komşuluk görmedim ben.
3 yıl kadar evvel o mahalleye gittim, eski evimizi ve o mahalleyi gördüm. Ne çocukluğumun kokusu kalmıştı ne de o eski sıcak yüzler. Tamamı kürt olmuş mahallenin ve tamamı da buz gibi gözlere sahipti. Erik ağaçlarının tepesinde dolaştığım çocukluğumu aradım, o komşulara bakındım ama yoktu hiçbiri.
Bu yüzden hem istanbuldayken hem de izmirdeyken eski mahallelerde, ara sokaklarda arabanın girmediği yerlerde dolaşmayı severim. Çocukluğumdaki komşuluk izlerini pek göremesem de samimi birçok yüz görüyorsun arada.
çok bina olması ve onların da çok yüksek olmalarından dolayıdır. bana kalsa en fazla 5 katlı bina olmalıydı ve bu binalar yabancılara satılmamalı sırf para kazanmak için onlar yüzünden fiyatlar aşırı pahalı.
Başlığı ilk gördüğümde aklıma izmirin damlacık semti geldi o kadınların yaygıyı atıp akşama kadar evin önünde oturabildiği güzel mahalle gibi izmirin eski mahalleleri.
Hele Akşam da hava üşütmez akşam sefaları açar çiğdemler alınır önüne kabukları leğene atılır. .
katılır mısınız bilmem ama ben bunu da sosyal medyanın hayatımıza çok girdiği için olduğuna bağlıyorum. facebookta instagramda falan likelaşarak insanlar birbirlerine karşı özlemlerini giderdiğine inanıyor sanki. bana öyle geliyor bilmiyorum.