o sarı sayfalar dan çıkan koku ile ispanyol sinemasının o sarımtırak gösterişsiz filmleri bana hep huzur verir çünkü ne o sarı sayfalar yeni kitapların beyaz sayfaları gibi samimiyetsiz ne de ispanyol sinemasının sarımtırak filmleri yeni amerikan sineması filmleri gibi reklam kokar.
insanı dehşetengiz bir mihraba sürükleyen eşsiz denizlerde boğulmayı yüce gönüllü bir iş saymamızı sağlayan kokudur. yeni kitap almak istemez ille de eskisini bulmak isteriz sahafların dip köşelerinde.
yol üzerinde bulunan bir kırtasiyeye girmiştim. alacağımı aldım, çıkıyorum. işim bitti derken kapının yanında duran sandıktan tanıdık bir koku geldi burnuma. eski kitap kokusuydu. eğilip karıştırdım ne var ne yoksa. üç kitap beğendim ilgimi çeken. kitapları aldım. eve gelince aldığım kitapların ilk sayfasına, kitapları aldığım tarihi yazmak için işe koyulurken benden önceki sahibinin tarihi ve yeri yazdığını gördüm. van, 1978. yazmaktan vazgeçip diğer kitaba geçtim. aynı durumla ikinci kitapta da karşılaştım. van, 1978. üçüncüde de aynı tarih ve aynı yer vardı.
aynı kitaplara aynı zamanda sahip olan iki insan.
yine bir zaman, eski bir arkadaşla sahaflarda rasgelmek gibidir bi nevi.
kimi zaman üst üste yığılmıştır sarı sayfalı kitaplar, kimi zaman da raflara dizilmiştir. karıştırırsın muhteviyatını eski bir dostun elini sıkarmışcasına. nazik olunmalıdır, ne de olsa eskidir. incinebilir kolaylıkla.
uzunca bir zamandır aranan bir eski baskı görüldüğü vakit heyecanlanmak elde değildir. hemen alınır raftan, usulca. titreyen ellerle kitabın kapağı açılır. küf, toz, eski kağıt karışımı bir koku çarpar buruna. işte o andır ki en eh biraz da eski sahibinin kokusu sinmiştir illa ki. birden eski sahibine odaklanır düşünce. "kimdi acaba, ne hissediyordu bu kitabı okurken?" soruları akıldan geçerken ilk sayfada belki bir anı yazısı, belki bir imza görülür. eski sahibin kimliğinden bir parçadır. daha bir merak uyandırır bünyede..
kitabın sayfaları çevrilirken, o buram buram gelen koku birden kitabı daha değerli kılar kişinin gözünde. o koku artık o kitabın yaşamı boyunca bulunduğu yerlerin, onu okuyan kişilerin izi haline gelir. bir öykü anlatır o koku. dinlemesini bilene. sırf o öyküye bir satır katabilmek, o kitabı geleceğe taşıyanlardan biri olmak için almaya değerdir artık.
kitap okurken burna gelmesi tercih edilen kokudur. ama gel gör ki hödüğün biri kitabı bakabilir miyim diyerek alır elinizden burnunu kitabın içine gömer de bayılıyorum eski kitap kokusuna derse sokayım burnuna mundar ettin kitabı denilerek mümkünse yeni bir kitapla burnuna burnuna vurmayı gerektirir.
her tutan elde kokusu kalıcı olandır . bir saman alevi gibi yakar beyninizdeki düşünceleri .evet evet bu olmalıydı benim kokum . içindeki yazılanlar bazen sizin tarzınıza uymasada kıyamazsınız atmaya , yakmaya . belki küllerinden doğar dersiniz o zamanda eskiler anlamını kaybeder . oysa siz zaten kaybolmuşsunuzdur o kokuyla . yağmurdan sonra ki toprak kokusuna denk . yastık altı sevdanızın tutkusudur .
eski kitaplardan alınan kokudur. aslında bu koku her kitapta vardır. kitap okumaktan hoşlanan bilir bu kokuyu. kitabın en akıcı bölümlerinden birinde yorulan yazar kitabı yüzüne bırakır gözlerini kapatır ve o kokuyu içine çeker. çekilen kokuyla birlikte hayaller dünyasına gidilir. kitabın kahramanı olunur, olaylar bizzat yaşanır.
orjinal kitaplarda daha yaygın olan kokudur. sayfalar hızlı hızı çevrildiğinde koku daha belirginleşir. derler ki orjinal ile çakması arasında ne fark var. işte bu kokuyu bir defa aldığınız da elinize aldığınız her çakma kitap şişme bebek gibi gelecektir. alacağınız zevk kendinizi tatmin etmekten öteye geçemeyecektir.
(bkz: mevzuyu bağlayamamak)**
Görülen en güzel rüyanın, kurulan en huzurlu hayalin kokusudur. insanı reel hayattan koparıp renkli düşler kurduran kokudur. Sevgi, aşk, huzur, sadakat, bilim, ilim, kendi iç dünyamızın kokusudur.
sahaflardan alınan kitaplarda bilhassa,aldıgınız roman vs. her ne ise,orada anlatılan oykuden cok daha baska seyler cagrıstırır size o koku. bazen kitabın icinde kalmis bir notla da bütünleşiverir. misal,sana gül bahçesi vaadetmedim kitabının böyle eski bir basımını almıştım sahaflardan,önce koku çağırdı beni,o herkesin duyumsayamayacağı koku,sonra ilk sayfasında bir yazı ilişti gözüme;"sensiz tam bir yıl geçirdim,ve bu yılbaşı bir dilek diliyorum,bu bir yılın üstüne ayrı gayrı yıllar eklenmesin sevgilim,senden başkası olmadı,olmayacak...birlikte nice senelerimiz olsun..." -ocak 97-
umarım bu çağrıya kulak veren olmuştur...
umarım...
her an kitap sayfalarından yıllardır oralarda bir yerde saklanmış bir böceğin çıkacağına düşüncesine hasıl olan ve burnun bunu algılamasıyla kitapla araya bir mesafe sokulmasına sebep olan koku. kimi insanlara göre kitaba ayrı bir aşk duyulmasına sebep olur ama kimileri için ise kitaptan soğuma anlamına gelir. ki nitekim de yeni kitap kokusuna tercih edilemeyen mayhoş hiscik.
zannedildiği kadar hoş getirileri olmayan kokudur. ben de sürekli öğrencilik ve dahi çulsuzluktan ötürü ikinci el kitap alan biri olarak böyle nostaljik kelamlar etmek isterdim ama elimde değil. tahta kurusu kokuyor lan bunlar, eve barka yayılmasa bari!