eski joystick arayıp bulamamak

entry2 galeri0
    1.
  1. yalnız dikkat çekerim; joypad değil. eski kara kutu atarilerde kullanılan, amiyane tabiriyle bildiğin "kol".

    yaş daha tek haneli rakamlarda.. kardeşin doğıumuyla birlikte hediye gelen o kasetsiz kara kutu atari [ki orijinal ismini hiç öğrenemedim], geceli gündüzlü, baba-oğul parçalarcasına oynanır. garip şekilli uzay gemileri patlatılır, pacman olunup hayaletlerden kaçılır vs. ve tabi onca teknolojiye karşın, halen bi çözümü bulunamayan şu üç-beş sert harekette 'kol'un bozulması olayı da çokça yaşanır. tonlarca 'kol' eskitilir. ama hayat pacman'dir artık...

    aradan çok zaman geçmeden micro genius ile tanışılır. joypad'e geçilir. duck hunt'ta kullanılan tabancanın teknolojisi kurcalanır, mario'da uçan balıklara veya nunçuka atan tosbalara küfredilir. artık hayat mario'nun mantarıdır, duck hunt'taki köpeğin gülüşüdür veya goal 3'te muza dönüşen futbol topudur o...

    ilkokulun bir haftasonu, mario bittikten veya vuracak kuş kalmadıktan bir zaman sonra, akla o tozlu, abidik şekilli kara atari gelir. o puslu zamanlara dönesi gelir insanın. ödevler yapılır, atarinin yeri sanki çok uzaklardaymışcasına anneyle tartışılır [neymiş, çok derinlerdeymiş şimdi o]. neyse bir şekilde ikna edilir kendisi, ve enteresan eski bir dolabın içinden kara kutu atarimiz çıkartılır, kurulur. kol'unu, fişini takarken bile insan eskilere gider ki sadece birkaç yıl geçmiştir aradan daha... elektronik işlem hallolduktan sonra aletteki metal çubuk aşağı itilir ve ekrana oyun listesi gelir.. iç kıpır kıpır olur, fakat kol çalışmamaktadır. hüzünlenilir. bilindiği kadar küfredilir, ama çocukça bir merhametle de o kadar ana-bacı karıştırılmaz da.

    ertesi gün* de sabahtan, atv'deki disney çizgi film kuşağı biter bitmez yollara düşülür. istikamet ise, yıllar yılı bilimum kol, joypad, kaset mühimmatı tedarik edilen minik bir elektro-bilgisayarcıdır[o zamanlar direkt 'bilgisayarcı' nerdee.. ekmek parasını atari kaseti takasından çıkartıyorlardı]. durum anlatılır kendilerine, fakat ellerinde o kol'lardan bulunmadığı gayet sade bir dille açıklanır. başka dükkanlar gezilir fakat sonuç alınamaz.. hatta bi dükkanda kendisiyle alay edilir. "sega mega drive'lar yok satıyo, sen kol diyosun!" -sanane ulan pezevenk!.. neyse!

    bir sonraki gün okula gitmeden, baba kişisine numune olarak bozuk kol verilir ve aynından istenir. baba da o gün tahtakale'deki ataricileri turlar fakat bulamaz. ertesi gün kuzen ve çeşitli akrabalar araya sokulur.. kendilerindeki kollar istenir fakat onlar da micro genius'un o büyülü havasına kapılıp, çoktan kara kutularını atmışlardır bile.

    belki tamir olur, düzelir diye eldeki tüm kollar açılıp, fütursuzca kurcalanmıştır. günlerce ha oldu, ha olacak derken alet başında uyuyakalınmıştır. ama nafile... artık goal 3'ün basketbol veya buz hokeyi versiyonları bile tat vermez olmuştur insana.. hayat zevk vermez, ödevler can yakmaz, yan sırada oturan elif'in gözleri bile eski pırıltısını yakalayamaz olmuştur.

    en sonunda ümit kalmadı elbet... o yırtık, tozlu kutusuna konup, o abidik dolabın içine yerleştirilmişti bile kara kutulu atarim. kollar ise parça parça çöpe gitmişti. hiç bir kuvvet sağlam bir kol bulmaktan alıkoyamazdı beni tabi ama eve fareli, klavyeli kurcalanası bir alet gelmişti o sıralar. o enteresan aleti kuran adam da bi oyun yüklemiş sağolsun içine. başlarda çözmesi biraz zorlasa da; artık hayat jazz jack rabbit idi...
    3 ...
  2. 2.
  3. erkek çocukların oyuncaklarıdır. biz kızlar anlamaz durumu. yazıyı 3 kere okdum valla anlamadım. bu nasıl oyuncaktı, tam neye benziyodu, made in china mı yazıyodu mesela?
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük