insanların kullanıp bırakayım dediği bir kız gibi eski foça.
Herkes gönül eğlendirmek istiyor ama kimse nikaha yanaşmıyor.
Düşünün yazları hafta sonları nüfus yüz bini geçiyor ama kışın sezon yok diye buraya ne hastane açan olur ne altyapı getiren.
Siktiriboktan Anadolu taşrasına yıllar önce gelen doğalgazdan geçtim herifler hala foseptiğe yapıyor yazın vidanjör altın oluyor .
yaklaşık 2 yıl evvel kız arkadaşımla birlikte sadece balık ekmek yiyip denizi seyretmek ve ara sokaklardaki kaldırımlarda yürümek için geldiğimiz; insanın aldığı her nefesle huzur bulup deşarj olacağı tek-tük yerlerdendir.
bisiklet sürdüğüm, yürüdüğüm, şarkı söylediğim, dondurma yediğim, aşık olduğum, büyüdüğüm kasaba. bakkal önü taburelerinde oturduğum, çay içtiğim, incik boncuk aldığım, ağladığım kasaba. koşa koşa bitiremediğim, her bir ağaç dibinde soluklanıp poz verdiğim kasaba. eski foça şiirdir, annedir, sevgilidir, sığınaktır. suyu şefkatlidir, kumu güleç. (bkz: özlemek)
Kaf dağının ardına kaçsa bile aşk var
Yatak çarşaflarına sıkışsa bile aşk var
Yalnız bir titreşim olsa ya da bir kıpırtı kalsa
Yine aşk var
orda aşk var...
ah ah acemi birliğini tamamladığım;askerlik şubesinden sülüsümü aldığımda, tatil köyü çıktı diyerek gittiğim,çevre dağlarda intikal adı altında karış karış gezdiğim, 82 gün boyunca hayatımın en büyük zorluklarını yaşadığım bir daha buraya gelmeyeceğim diye yemin ettiğim,12 yıldan beri önünden geçmediğim,yerdir.
(bknz: Ankara'nın dikmeni)
özellikle kış aylarında nüfusun büyük bölümünü askerlerin oluşturmasından mütevellit esnafları size komutanım diye hitap eder. ilk duydugumda "nerden anladın lan" demiştim içimden. genel bir tabirmiş. tıpkı üniversitelerde herkesin birbirine hocam demesi gibi.
şirin bir ilçe arkadaşlar. henüz yaz mevsiminde görmememe rağmen kışlarıda hoş, kafa dinlenecek, sevdiginle beraber romantik dakikalar geçirebilecegin bir yer. eski yunan evleri, denize 0 çay bahçeleri, balıkçı tekneleri ve adım başı kedi köpekleri ile gayet huzur verici bir semt.
her yaz gitmek için hayalini kurduğum, her seferinde emekli olunca yerleşsem ne güzel olurdu diye düşündüren. eski rum evlerinin çok güzel olduğu, dondurmacı nazmi ustanın sırasının bitmediği muhteşem bir yer.
3 gün kaldığım şirin bir yerdir. insanlar birbirine saygılıdır. özellikle kedileri dikkatimi çekmişti. insanlardan hiç kaçmıyorlar ve çok fazla sayıda var. geceleri sokak çalgıcıları cirit atıyor ( bir şarkı için 30 lira verdim ya la).
Foça için şöyle derler ; bir kara taşı vardır. bir defa ona basan bin defa da olsa kolay kolay foça'dan kurtulamaz. işte bu hikayedeki mitolojik insan benim.
Foça 'da okuduğumdan mıdır bilinmez. 3 yıldır Foça'dan kurtulamadım. iyi ki de kurtulamadım. birbirinden güzel arkadaşlar edindim orada. foça' nın sokakları mis gibi arkadaşlık kokar, sevgi kokar, kırılmış onca kalbin çekimini barındırır, öyle bir kokar...
atlamadan geçemeyeceğim. dünyanın en güzel gece manzarasına sahiptir. kafanızı kaldırdığınızda size milyonlarca yıldız eşlik eder. bir yıldız kayar o sırada. deniz ile birleşir. dileğiniz bir suyun içinde yüzer. belli mi olur, dileğiniz gerçekleşmiştir belki de çoktan..
aç kalıp, son bardak suyu 6 kişi paylaşıp, 3 gün boyunca öğrenim kredisinin yatmasını bekleyip, son parayla 2 kişiyi krediyi çekmeye gönderip sonrasında öküz kahvaltısı yaptığımız özlediğim yer.
daha dün havasını soluduğum, cana yakın balıkçı ağbilerimizle, güzel bir belgesel çektiğimiz izmir ilçesi. her gittiğimde "ulan buraya taşınacağım ben" dedirtendir.