Ülkedeki bireysel silahlanma ve mafyaların geldiği son noktayı bize tüm çıplaklığıyla göstermesidir.
"Ülkeye elini sikini sallayan giremesin, nüfus kontrolü yapılsın" derken bunu kastediyoruz işte.
Avrupa neden sınırları için çok sıkı önlemler alıyor anladınız mı?
Az insanı kontrol etmek ile çok insanı kontrol edememek hayati konulardır.
Bu ülkede "af" diye bir utanç gerçeği var. Bunu da unutmayın. Başka türlü bu kadar rahat insan öldüremezler. Onlar da biliyor 2 gün sonra konunun unutulacağını...
Bu kadar soğukkanlı şekilde insanları öldüren mafyalar, katiller nasıl oluyorda dışarıda rahatça gezebiliyor diye düşünebilirsin. ama çok da şaşırma bence. (bkz: Yeni infaz düzenlemesi)
bence bu olayın sosyal medyaya yansıması çok iyi oldu. kamerayı ve interneti halka armağan eden insanlara ne kadar teşekkür etsek azdır. (kafa kopartma meraklısı tarikatçı oçları, bu insanlara gavur diyor)
bu olay belki medyada çok fazla zaman yer almayacak ama, insanlarda yarattığı travma etkisi çok uzun yıllar devam edecektir. tıpkı 1999 yılı deprem travması gibi bünyemizde bir etkisi olacağı düşüncesindeyim. çünkü, hayatta kalma korkusu insana her türlü şeyi yaptırır.
bu olayda dikkatimi çeken şeyler.
1. 20'li yaşlarında bir çocuk elinde silahlar ile büyüyor. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2323900/+
2. tarafların birbirleri ile akraba olduğu soyadlarından belli. muhtemelen aşiretler işin içinde. kars-ardahan olduğunu çokça okudum.
3. beyaz gömlekli terörist çok yakından öldürücü kurşunları sıkıyor. bunun sebebi silah sesini azaltmak ve kurşunun etkisini artırmak. zaten çocuk hemen orada ölüyor.
4. bazıları çocuğun yeşil tshirtlünün ayağına sıkmasını eleştirmiş. "o kadar vaktin varken neden doğru dürüst ateş etmiyorsun. silahı çektiysen işini bitireceksin" gibi yazılar okudum. olayın detaylarını tam olarak bilmeden bir kanıya varmak ve eleştiri yapmak akıl işi değil.
bence tekelci çocuk, diğerlerinin silahı olduğunu bilmiyordu. ya da olayın bu noktaya geleceğini tahmin edemiyordu. zaten geleceklerinden haberi olsaydı hazırlıklı olduğu belli olurdu.
namluda kurşunlu silahın beklemesi olayı bence belirleyici etken değil. orası zaten gece yarısı açık olan, esenyurt gibi bir yerdeki tekel bayisi. böyle bir olayı öngören silahlı bir insan, gelen kişileri bu şekilde karşılamaz, bu şekilde pisi pisine de ölmez.
ha diyeceksiniz ki, su testisi su yolunda kırılır. ona bir şey diyemem. bir bakkal dükkanı kendisini silahla koruma ihtiyacı duyuyorsa, burada konuşulması gereken başka konular vardır. devletin güvenlik birimleri bu olayların olmasını baştan engellemesi gerekiyordu.
yalnız burada topu emniyet birimlerine atmak çok acımasızca olur. istanbul gibi 20 milyon nüfus olduğu söylenen, mülteci sayısının bile belli olmadığı bir şehrin kontrol altında tutulabilmesi oldukça zor bence. tüm yük emniyetin olmamalı.
bence bu noktada asıl önemli olay; potansiyel katil, mafya, teröristlerin kaynağının kesilmesi ve bu konuda en ufak taviz verilmemesi.
peki türkiyede veriliyor mu? bence bu olaya makro düzeyde bakmak gerekiyor. mesela ülkemizde bir gazeteci arabistan konsolosluğunda katledildi. bunu yapan kişinin prens selman olduğu %100 değil mi? bu herif arap katilleri ülkemize sokarak gazeteciyi öldürmediler mi?
bu olay başlı başına çok ama çok ciddi bir konu. arap selman, bunu asla avrupada ya da abd de yapamaz. bunu yapmayı aklından bile geçiremez. hadi yaptı diyelim. avrupa ya da abd, arabistanı yerle bir eder. bunu neden yapar? gazeteciyi önemsediği için değil, milli güvenlik sorunu olduğu için. bunu yapan kişiler; o ülkenin milli güvenliğine baş kaldırmış demektir. buna sessiz kalan ülkenin güvenliği bitmiş demek anlamına geldiği için batı bile bu olaylara sessiz kalamadı. peki biz ne yaptık...?
işte bu olay da milli güvenlikle alakalıdır. sen bir bakkala giderek çikolata alır gibi birisini öldürüp çıkamazsın. bu durum, milli güvenliğe baş kaldırmadır.
bu yüzden ülke sınırları vardır ve bu sınırlar namus olarak korunur. suriyede insan öldürmüş ve hapisten kaçan bir mülteci senin ülkene sikini sallayarak girebiliyorsa, burada toplumun yapacak bir şeyi kalmaz. bir canlıyı öldürebilmek çok ciddi bir psikoloji gerektirir. bunu rahatlıkla yapan insanlar normal insan olamaz.
mafya ile işbirliği yapan, kendi çevresine silah dağıtan, uyuşturucu ticareti ile anılan, işine gelmeyenleri terörist ilan eden bir devlet görevlisinin görev yaptığı ülkelerde kanunlarından bahsetmek doğru olmaz.
katillerin, tecavüzcülerin aftan yararlanarak sokaklara çıkmasının sonucunda o ülkede milli güvenlikten bahsedilmez.
bence bizim hayatta kalmamızı sağlayan önemli şeyler arasında kamera sistemlerinin büyük payı var. bireysel silahlanma çözüm olamaz. herkesin silahı olduğunda caydırıcı etki sağlamaz.
silahı kimin, nasıl kullanacağını bilemezsin.
kurşunun nereye gideceğini bilemezsin.
kimin haklı, kimin haksız olduğunu bilemezsin.
kimin etki altında, kimin mantıklı karar verdiğini bilemezsin.
öncelikle, bireysel silahlanmaya karşı bir savaş açılmalıdır. tüm siyasiler silahlarını teslim etmeliler. sonrasında da, halkın silahlanması bitirilmelidir. kolluk görevlileri hariç hiç kimseye silah verilmemelidir.