Korkunçlu sahnelerin çekildiği film platosu gibi bir şey.
Otogar değil!
Başka bir şey!
Her an adamın teki gelip, ağzıma eterli mendili bastırıp bayıltacak ve uyandığımda kendimi adana pavyonlarında bulacağım gibi bir his yaşıyorum her defasında.
Korkuyorum sözlük!
geçen gün istanbul'a geldim sabah 7 de. 12 buçuk saat yol gelmişim bir dakika daha yol çekecek halim mecalim yok. telefona sarıldım google mapsa baktım gideceğim yer taksiyle on dk. siksen 25 tl etmez yani. gittim taksicinin yanına
beni şuraya kaca bırakırsın?
kardeşim ordan bizden iski ücret alıyor 50 tl. park ücretini de ödeyeceksen. dedi
neyse kolay gelsin dedim gittim.
ulan orospu evladi yolun kenarinda indir sonra siktirol git ne diye park edip bekliyosun amin doğurduğu seni.
gece gece aklima geldi bi dal yaktim sonra ulu sözlüğe anlatayim dedim. neyse. iyi geceler sözlük.
Bir zamanlar alt katlarına gece vakti girmek büyük cesaret istiyordu. Ne kamera var, ne bir aydınlatma sistemi. adamı orda yatırıp kesip biçseler kimsenin haberi olmaz. Gerçi genellikle gasp olayı oluyordu haberlere pek yansımasa da birkaç cinayet olayı da duymuştum. Şimdi nasıldır hiçbir fikrim yok imamoğlu geldiğinden beri hiç otogarla işim olmadı belki bir değişiklik yapmışlardır.
istanbulun kara deliği. Yeterince yaklaşan bütün otobüsleri içine çeker.
Hatta alt katlarında canavalarin yaratikların olduğuna dair söylentiler vardir.
ilk fırsatta çevresindeki jet fadıl oteli ve mega center denilen ekşimiş peynir kokan gerekeiz bölge ile birlikte yıkılıp bayrampaşa fatih parkına kadar şehir ormanı yapılması gereken yer.
Her an kaçırılacaksınız, bıçaklanacaksınız, böbreklerinizi lönk diye kesip alacaklar, tecavüz edileceksiniz, domuz bağı yapılıp diri diri gömüleceksiniz gibi hislere sebep olan lanetli yer.
Bangladeş' in arka sokakları daha güvenlidir zannımca.
Evlerden ırak olsun otogarı. istanbul'a ilk kez gidip otobüs o garip yerlere girdiğinde "noluyoruz aq" olmuştum. Hemen de şehri öğrenip mümkün mertebe gelmemeye çalıştım...