erzurumlu ibrahim hakkı'nın marifetname adlı eserinde geçen derslerdir. okuyalım bakalım islamiyete göre nasıl cinsel birliktelik yapmalıymışız.
dikkat +18.
1-sikişirken öpüşenin çocuğu sağır doğar.
2-erkek de kadın da iç gömleği hariç diğer bütün elbiselerini soyacak. sikiş esnasında konuşma veya öpüşme olmayacak. olursa çocuk sağır veya dilsiz oğar.
3-öğleden sonra yapılan sikişin ürünü olan çocuk şaşı gözlü doğar.
4-pazartesi gecesi yapılan sikişin ürünü olan çocuk kuran hafızı olur.
5-perşembe gecesi yapılan sikişin ürünü olan çocuk alim olur.
6-cuma namazından önce yapılan sikişin ürünü olan çocuk mutlu ve şehit olur. (ne alakaysa amk)
7-kadına tecavüz edilerek yapılan çocuk ahmak olur.
8-yeni ayın ilk gecesi, 15. veya son gecesi yapılan sikişin ürünü olan çocuk deli olur. (bu önermelere göre bu beyamca yeni ayın ilk gecesi, 15. veya son gecesi yapılmış olmalı)
9-pazar gecesi yapılan sikişin ürünü olan çocuk yol kesici olur.
10-çarşaba gecesi yapılan sikişin ürünü oan çocuk öldürmeye meyilli olur.
11-sikiş ayakta yapılırsa (tüh benim de en sevdiğim pozisyondu) çocuk uykuda yatağına işer.
12-erkek, karısı yerine yanlışlıkla baldızıyla sikişirse, bu sikişin ürünü olan çocuk hem erkek hem de dişi alameti olan (kısaca top olur, oğlan olur, şöyle-böyle olur demek istiyo) biri olur.
13- sikiş meyva ağacının altında yapılırsa bu sikişin ürünü olan çocuk cani olur.
dönemi için biraz fazlaca açık seçik anlatılmış ve bazı "tespit"leri biraz uçuk kaçan derslerdir. lakin erkeğin boşalınca hatunun içinden hemen çıkmayıp onun da zevk alabilmesini sağlaması gerektiği gibi hanımlara da gayet faydalı tavsiyelerini es geçmemek gerekir.
ateistleri anlamamak için bir sebep daha veriyor bu olay bana...
efendim neymiş, insan baldızıyla nasıl sevişebilirmiş... kardeşim, sizler değil misiniz, ''uzaya gitsek nasıl namaz kılacaz hohuahhaaha, allah uzayı bilmiyor mu niahahahaha'' diye salak saçması şeylerle islam'a saldıran. biz diyor muyuz o zaman: yahu uzayda yaşayan mı var da bu soruyu soruyorsun diye? hayır. ne diyoruz? dünyayı esas alarak, kıbleyi yeryüzü tayin ederek namazını kılarsın diyoruz. islam'da her durumda açıklanacak birtakım şeyler vardır. alimler de bunları açıklamıştır. ya baldızı ikizse anasını satayım? o çok acayip aklı olan aydınlanmış ateistler, bu kardeşler ikiz olamazlar mı? baldız da aynı adama aşık olsa, onu yatağa atma planları kursa... çok mu uçuk geldi? o zaman ''kutuplarda nasıl oruç tutçaz ya hahhoahua'' diye soru sorana dalarım, ramazan yaklaşıyor, böyle abuk subuk sorular sormayın o halde. ki soracaksınız, biliyorum. adam da cevap vermiş bu tür sorulara.
ibrahim hakkı, bir bilim adamıydı. 15 kişinin üzerinde çalışıp hala restore etmeyi pek beceremediği eserlere imza atmıştır. fizikçiydi, gök bilimcisiydi, mutasavvıftı. ama mutasavvıf olmanın sorunu da budur, oldukça zayıf hadislerin, rüyaya yatarak sıhhatini tayin etmeye çalışırlar. ve sahih kabul edip, eserlerine alırlar, buna göre öğütler sunarlar. yani o perşembe doğan şöyle olur falan denmesinin sebebi bu. kendisi eserinde, kabak yemeğini de çok övmüştür mesela, kabak sevmeyeni eleştirmiştir. neden? çünkü hz. peygamber'in kabak sevdiği hakkındaki rivayetleri doğru kabul etmiştir de ondan.
sen git erzurumlu ibrahim hakkı'nın yarısı kadar fizikçi ol, sonra gel burada artistlik yap, oldu mu canım...
bazı aklı evvellere göre cima hakkında konuşmak için emrah'ın yarısı kadar fizikçi olmak lazımmış. ulan dangalak, deli saçması zırvalamaları kabul etmek için senin gibi her mutasavvıf'ı, her islam hakkında konuşanı körü körüne savunalım mı? ateistleri anlamamak için bir neden daha diyorsun da biz seni nasıl anlayalım kurban olayım açıkla bi bana? kimse fizikçiliğine, matematik dehasına laf etmiş mi bir bak bakalım?
abaza şakirtlerin uyguladığı seks dersleridir. pozisyonlar hakkında pek fazla bilgisi yok herhalde. ayrıca önemli sex günleri ve haftaları diye ayrı bir başlık açılabilir.
marifetname'de pozitif ilimlere de çokça yer verilmiş olup; kelam, psikoloji gibi meselelere de ayrılmış bölümler vardır. erzurumlu ibrahim hakkı, pozitif ilimleri din ilimlerine ulaşmada bir merdiven olarak görür. azıcık islam felsefesi okuyan bunları bilir. mesela farabi'nin, ibn sina'nın, ibn rüşd'ün, el-kindi'nin ''ilim sınıflandırması''na bakıldığında, erzurumlu'nun bu düşüncesi daha net anlaşılacaktır.
birileri gene çıkmış, tek kanıt sunamadan bize dangalak demiş. ''kötü söz sahibinindir'' diyor ve bu arkadaşa dersini veriyoruz:
bu zat-ı muhterem bizi 'körü körüne savunmakla' itham etmiş. hayatımda zerre bir şeyi körü körüne savunmadım, savunmam da. ben belgeli konuşurum arkadaşım, anlatıyoruz işte sana. erzurumlu ibrahim hakkı, gerizekalı değildi, boş bir insan da değildi. bu ''deli saçması'' olarak görülen tavsiyelerinin nereden geldiğini de açıkladık. sıhhati rüyayla, istihale ile tespit edilen hadisler. bunların bir türevi de ayetler hakkındaki mevzu hadislerdir. adam bunları sıhhatli görmüş, bu noktada öğütler vermiş.
bir de bu şahıslar kullanılan dile zahiri nazarla bakıyorlar. mutlak sanıyorlar bu dili. mesela hz. peygamber bir defasında ''içinizde namaz kılarken gözünü sağa sola çevirenler var. ya bunu bırakır, ya da kör olur.'' buyurmuştu. şimdi senin maneviyatı kavrayamayan materyalist zihnin sana diyor ki, ''ben namaz kılıp gözümü sağa sola çevireyim, bakalım gözüm kör olacak mı? olmazsa, bu hadis yalandır.'' ulan davar, namazı kılarken sağa sola bakmakla kör olacağını sanıyorsan, zaten sen tencere kapağı misali yuvarlanıp, doğru yolu bulmuşsun, ateist olmuşsun. senin aklına bu yaraşır. oradaki dilin muhtevayatı şudur:
1) namazdaki ecrin azalması
2) gözün başka yerlere takılıp namaz huşusunu bozması. nitekim namaz, allah'la konuşma durumudur. allah'la konuşurken sağa sola bakılmaz.
3) kalp gözünün körleşip, kalbin katılaşması. günahtan duyulan hayanın yok olması.
4) günahtan şiddetle sakındırma uyarısı
5) gerçekten de ileride gözün kör olmasına olacak olan meyil.
bak ben bir hadisten neler çıkarıyorum. bir lafın bir çok yönü vardır ve o söz, farklı yönlerde tecelli edebilir. islam'daki sünnette, kadının rahmine gerek yokken bakılması hoş karşılanmamıştır. bunu bilen erzurumlu da, kim bilir hangi kaynakta yer alan hadisin zahirine bakarak, ''kadının rahmine bakan kör olur'' demiş olabilir. üstelik bu dil, mutlak manada tecelli edecek diye bir durum da yoktur, bu bir ''meyil''dir.
''şunu yaparsan seni döverim'' diyen bir baba, mutlak manada konuşuyor değildir. ''bunu yaparsan benim seni dövmeme sebebiyet verecek kadar beni kızdırırsın'' demektedir aslında. döver, dövmez; bu onun tasarrufudur. kullanılan dili mutlak sanmamak lazım.
islam'da cima için önerilen vakitler vardır, önerilmeyen vakitler vardır; erzurumlu da buna dikkat çekmek için, bunları söylemiştir. her pazartesi günü doğan kur'an hafızı olabilir mi? erzurumlu bunu bilmiyor mu lan? fakat pazartesi günü tavsiye edilen bir gün olduğu için, insanları o yöne sevk etmek için bu dili kullanmış olabilir. senin kafan sadece daracık bir noktaya hapsolduğu için olaylara o kadar dandik bir perspektiften bakıyorsun.
sen, kur'an'da, ''gemileri denizde rüzgarla yüzdüren allah'tır'' ayetini referans alıp, ''hohuauhauha nükleer reaktörlü gemileri allah bilmiyor mu hohuahau'' diyen geri zekalısın.
kullanılan dilin yalnızca zahirine bakarsın. fizyonomi bilmezsin. erzurumlu, fizyonomiden de yararlanmıştı eserinde. 400 kitaptan nakille yazdı o kitabı. tasavvufçuları anlamaya da çalışmazsın. tasavvufçular genelde fıkıh kitabı bu yüzden yazmazlar. çünkü fıkıh, ilhama, rüyaya dayanmaz. fıkıhta böyle kaideler yoktur, fıkıh da islam'ın ta kendisidir.
velhasıl kelam, erzurumlu'nun ne dediğini ateistlerden öğrenecek falan değilim. ve onu okuma iznini bunlardan alacak da değilim...
ateistlerin zoruna gitmiş ders. hem islam sevişmeyi onu bunu yasaklıyor diyorsunuz hem de bir din adamı bu konununda geçtiği bir kitap yazmış beğenmiyorsunuz. bu arada bahsi geçen ibrahim hakkı'ya hakaret eden deyyuslar layıkını umarım bulur.