dadaşlar diyarıdır. çok mert insanlardır erzurumlular ama aynı zamanda çok uaynık ve üçkağıtçı olanları da vardır. her yerde olduğu gibi tabi ki. teyo dayıları,palandökenleri ve yaprak dönerleri meşhurdur.
sersefil bir dünyada yüreğimizde kopan kıyametlerin yaşanası ormanlarında olmaktan korkuyorduk belki de.
gökyüzünün grisi kayıp, gün batımımıza gökkuşakları sarıp, yüreğimizdeki kahra dalıp dalıp geçiyorduk gözlerimizdeki akşamlardan...çok çocuktuk.
senin mecburiyet caddelerinde büyümek için gün arşınlıyorduk, çoğalıyorduk.
her şafakta kalbim seninle ağrılanıyor, her akşam alacasında ben seninle tamlanıyordum oysa.
düğümlerini ayrıştıramadığımız bu ilençli yumaklardan kocaman yalnızlıklar dolduruyorduk senin gökyüzüne .
köpüren dalgalarımızda susuşlarımızı sorguluyor, bitkin düştüğümüzde hiç görmediğimiz denizlere içimizdeki bizi kaldırıp atamıyorduk...
soğuk kentim sen neden sıcak aşkları avuç ayanda tutup eritmeyis evdin?
universiade erzurum 2011 ile şehirde bir canlılık hakim olmuştur diye düşünüyorum. erzurum'da çok sıkıntı çektim belki ama insan kilometrelerce uzakta olunca daha bir anlamı oluyor oraların. kars bana, erzurum'un kucağında masum bir bebek gibi geliyor.
ankara'nın özellikle mamak tarafında kime "nerelisin?" diye sorsam yarısı "erzurum" cevabını verir. hayret ettiğim bir durumdur, hepsi mi bu tarafa göç etmiş yahu..
7'den 70'e herkesin elinde bir telefon görürsünüz bu şehirde. herkes polat alemdar, herkes mecun'dur. deli gibi severler. göğüslerinden kıl ve aşk fışkırır bunların.
konya esnafı gibi yobaz ve kazıkçıdır esnafı.
''la sen ne diysen'' demesin kimse. gerçekler acı.
önyargıların kurbanı olmuş şehirdir. daha gitmeden önce insanların -kar, buz, yobaz- ekseninde düşünceler beslediği, gittikten sonra da ne görse bunlarla özdeşleştirdiği şehirdir. bünyesinde atatürk üniversitesi gibi cumhuriyetin sayılı üniversitelerinden birini barındırır. akademik başarılarla* dolu bir maziye sahiptir ve kendi başına birçok üniversite kurmuştur; ancak erzurum'un gölgesinde kalmıştır. palandöken gibi bir doğa harikasına sahiptir, neredeyse her türlü kış sporuna elverişlidir; ancak şehrinin azizliğine uğramıştır. evet, iklimi zordur, çetindir. ancak görmek isteyene erzurum birçok imkan sunmuştur. bir eğitim ve kış sporları cenneti olması gerekirken hak ettiği yeri alamamıştır erzurum. başkalarının gözünden bakmak yerine objektif yaklaşın bu şehre. işte o zaman gri ve puslu erzurum'un, aslında ne kadar sıcak olduğunu hissedeceksiniz.
soğuğu bir yandan, insanlar bir yandan kasan şehir. kaskatı kesilmemek işten değil. üniversitesi biraz ılımlaştırmış şehri ama bir cadde üzerinden laf yemeden gitmek henüz imkansız. 1 aydan fazla tahammül edilmez kanaatimce...
ermeniler tarafından sadece şehir merkezinde 9562 vatandaşımızın katledildiği il. kaza ve köylerinde tahminen bu rakam iki katına çıkmıştır.
11 mart günü türk askeri erzurumu ermeni komitacılardan sadece bir saat içinde geri almıştır. buna rağmen o günü anılarında yazan Hacı Mustafa Kantarcıoğlu şu sözleri ile tüm türklere ve özellikle erzurumlulara seslenmiştir.
" Bugün bu dakikada, bugünün karanlık gecelerinde Erzurum için şehit olan kardaşlarımız bugünün unutulmamasını bekliyor.
Var olsun Türk Milleti, yaşasın Atatürk, yaşasın Ordu, yaşasın intikamını çelik gibi çemberleten, memleketi düşmandan müdafaa eden, şehit veren, koçak Erzurumlular var olsun. "
akşamüstü itibari ile hareket halindeki aracın bilmem neresinin donması ile yolda kaldığına şahit olunan havası ile yaşanmaktan ziyade zulm eden güzel memleket.
an itibariyle anahaber bültenlerinde soğuğun -34'e düşeceği çok sıradışı bir durummuş gibi söylenen ilimiz.
bu tahmin doğruysa erzurum, tarihinin en sıcak kışlarından birini yaşıyor.