lalapaşa camiinde cuma namazı kılan cemaati hayranlıkla izlediğim, ramazanın en güzelini yaşadığım şehirdir.
kışı ayrı yazı ayrı güzel... Abdurrahman Gazi türbesinin ışıklarını penceremden görmeyi ayrı tutkuda oturup müzik eşliğinde şehri izlemeyi ayrı, zamanımı güzel kılan insanlarını ve yazın bile deri ceket giymeyi ayrı özledim..
şu anda fırtınalar kopuyor burada, şimşekler çakıyor. soğuk rüzgarlar esiyor. millet '' 50 derece oldu eriyoruz '' derken bizim traktör tekerleğimiz donuyor.
kışın vurur ayaz, yüzüm olur bembeyaz
palandöken'den kayar yıldızım, mavi beyaz
aşkta saz, dadaş kızında tükenmez naz
bekler dadaşım bitmez kış, gelmez yaz
meşhurdur kadayıf dolmam
çağ kebabım bir de lavaşım
ben erzurum sevdalısı bir dadaşım
memleketimden uzakta
zehirdir bana ekmeğim aşım
çal da başbarını yüreğim ferahlasın gardaşım
gurbet bana zor geldi tuz bastı yarama
kavuştur beni ya rab, ayrılık tak etti cana
kavuştur beni dadaşlar diyarı erzurum'a.
batı ermenistan sınırları içerisine yer alan, türkleşen ermenilerin nüfusunun önemli bir kısmını öluşturduğu şehirdir. burada yaşayan halk hakkında şöyle bir düşüncem var: bu insanlar ermenilikleri fark edilmesin diye giderek milliyetçileşmişler ve muhafazakarlaşmışlardır. böylece erzurum'daki hakim düşünce biçimi ve ideolojik ilişkiler ortaya çıkmış, şehir sağın kalesi olarak bilinmeye başlamıştır. *
geceleri serin değil soğuk olan şehir. gerçi ramazan ayı sebebiyle akşamları insanlar biraz sokağa çıkar, çocuklarına falan izin verir sosyalleşşinler diye ama olsun yine de beş para etmez şehir.