türk milletinin hala asker millet olduğuna dair önemli bir göstergedir.millet vur patlasın çal oynasın haşnafişnadayken, goygoyluk yaparken dadaşların gözleri yaşartan anlamlı davranışlarıdır.
halbuki size mi kaldı askerlik şubesine gönüllü yazılmak, baksanıza işinize, cağ kebap yeyin, kadayıf dolması yeyin, gidin palandökende kayak yapın, bu memlekette kahraman bitmez, şehit cenazeleri birer ikişer gelirken size ne...
çeşitli şekilde değerlendirilebilecek bir enstantanedir. şimdi bu ordu sizi ne yapsın denir önce. şimdi hadi oldu diyelim muratlarına erdiler, sembolikte olsa farz edelim. bazen dünyanın en güzel sütünü mayalarsın da tutmaz ya ondan bahsediyorum kısacası.
yani bırakın da ordu yapsın işini ki tıkır tıkır yapıyor diyesi var insanın. halka düşen görev gaz değil bilinçtir. büyük bir ülke, ilginç bir coğrafya, çok enteresan açıkçası. e bir de gizlilikler var. hani babandan şüphelensen yeridir. böyle bir ortamda kaosa sürüklenmemek için bilinç lazımdır. bıdı bıdı yapana dur sen bi otur dersin, önce bi dinle sonra ötecek halin varsa ötersin dersin efendim.
ben bu yazılarda ki kadar yumuşak biri değilim onu da belirteyim. çok daha keskin fikirlerim vardır, he ne yönde onu kimseye algılatmam. ama "otur lan yarram" derim ağzında düdük, elinde taş olana da, bu sanal karakterimle, şimdilik...
televizyonlardan izlediği sehit haberlerine dayanamayan insanların yaptığı basvurulardır. bunu yapanların memleketi önemli değildir. bir kaç kıçı düzen tutmayanın ortalığı karıstırıp kardeşi birbirine kırdırmasına gönlü elvermeyendir. bu iş bir an önce bitsin istemektedir. sovenist diyenlere bayragı yerde tekmeleyen özgürlükçü de bu insanlar mı sovenist.
oncelikle "dadas celik bir yaydir, o'nu germeye gelmez" diyen sair, yore insaninin karakterini en oz sekilde anlatir. kurtulus savasinda, 93 harbinde devletinin ordulari dagitilinca "is basa dustu" diyip, kuvay-i milliye ruhunu canlandirip vatanini savunan insanlar elbette mevzu vatan olunca canini feda etmekten devirden bagimsiz olarak cekinmez, geri durmaz.
daha once bir koyu basip kahveyi tarayip masum halki katleden hainler karsisinda tavrini ortaya koymus ve saglam bir kale oldugunu ispatlamis yore insani, daha sonra daglica baskininda da ve bu son kara harekatinda da cizgili pijamalariyla televizyon basinda, ya da rahat koltugunda klavye basinda kuru kabadayilik yapmaktansa cephede olmayi tercih edebilmisse, bunu ancak damarlarindaki asil kanla izah etmek mumkun.
tabii birde o yore insaninin fitratina bakmak lazim. evinde otururken sokakta duydugu gurultude "ne oluyo lan" deyip elinde keser sapi ile don goynek disari firlayan bir adamin, mevzu vatan olunca evinde oturmasi beklenilmez...
çarpık ilişkiler zinciri ve çelişkiler yumağı türkiye cumhuriyeti'nde aslında son derece normal olan kahve kültürüne haiz insan davranışdır. Noluyo lan diye sorgulamazlar, ölüme gitmek isterler, oysa onlar ölse bile birileri kan emmeye devam edecektir. Üç beş salak teröristi öldürmenin çare olmadığını, asıl kan emicilerin grantuvalet ortalıkta gezdiğini bilemeyecek, göremeyecek kadar kör insanların mantıklarını bir kenara bırakıp duygularıyla hareket etmeleridir.
Peki salak, diyelim başvurun kabul edildi ve sen gidip öldün, sorun çözülecek mi? dertler bitecek mi? ekonomi düzelecek, demokratik toplum kriterleri yerine getirilecek mi? halkın yüzü gülecek mi? Neden bu savaşa, yıkıma asıl sebep olanlardan hesap sormuyorsun da, bu savaşa sebep olan kan emicilerin, emperyalist ruhluların ekmeğine yağ sürüyorsun? Neden?
Cevabı ben vereyim. Çünkü ahmak geldin ahmak gideceksin, hadi güle güle, selametle.
büyük ihtimalle ordu tarafından organize edilmiş olan, çözümlemesi
"türkler ne kadar da kahraman bir millet, haydi gaza gelin, çocuklarınızı dağda ölüme göndermemize kamu vicdanında da onay verin ki yaptığımız meşru görünsün, ileride bu ölümler orduya patlamasın, devlet yediği haltın hesabını halkına vermek zorunda kalmasın"
olarak özetlenebilecek psikolojik bir harekattır.
not: başvuranların çoğu da başvurularının kabul edilmeyeceğini bildikleri için ordadırlar.*
terörün bitmesini isteyen bunun parçası olmak isteyen vatansever insanlardır ve bu vatanın gerçek sahipleridir. bu insanlara çapulcu diyen çapulcunun önde gidenidir. bir tek sen bilmiyorsun savaşın kötü olduğunu, birilerinin menfaatleri gereği tetikleyip, sonra silah satarak cebini doldurduğunu, bu başvuruyu yapan insanları kanla beslenen vampir sanma sevimlicanım , silahlı olanla sadece silahla mücadele edilir.
manevi degerlere zerre saygisi olmayan, kafasi asla basmayanlarin anlayamayacagi basvurulardir.
bir insani insan yapan; ne onun dunyaya gelmesine vesile olmus ana-babasidir, ne de kisinin tum uzuvlarinin yerinde olmasidir. yani etten kemikten olmasi kisinin insan olmasina yeterli degildir. kisinin insanligi karsisindakine verdigiyle belirlenir. karsisindaki kisiye davranis sekli, yaklasimi, o kisi icin ifade ettigi sey kisinin kendi insanligini dolayisiyla da degerini belirler. ve kisi ne kadar degerliyse, bizim icin olan onemi de, onceligi de o kadar cok olur.
olayi biraz daha basite indirgeyelim, bir ailenin cocugu olmuyordur. varlarini yoklarini tedavi icin harcarlar, cok slklntl cekerler ve sonunda isteklerine kavusurlar. bir bebekleri olur. o bebek onlar icin ne kadar degerlidir bir dusunsenize. etten kemikten bir varlik sonucta ama onemi, o aile icin ifade ettigi sey ne kadar fazladir.
ve dusunun bebegin bir yasina gelmeden vefat etiigini. o anne bebegin giydigi esyalari senelerce saklar. baslarina birsey gelsin istemez. diyelim ki sakladigi hirkaya birsey oldu. hirka di mi alt tarafi? imalatci uretiyor di mi? gidersin 10-15 milyona alirsin magazadan di mi? bir de seneler gecmis, bebegin kemikleri bile kalmamis, ne anlami var hala saklamanin di mi? o hirka dura dura curusun ya da bir yere takilip sokulsun; o anne dunyayi dar eder herkese. bebegini o an kaybetmis gibi hisseder kendini. anneye, o hirkanin ifade ettigi sey bebegidir. kucuk bir yun parcasi olarak asla gormez.
tipki bir bayragin/topragin turk halkina ifade ettigi deger gibi.
basliga geri donersek, su da var, kimse yavrusunu savasa yollamak istemez, vurulsun-sehit olmaz istemez. ancak uzerinde kendinden sonrakilerle, torunlariyla yasayacagi bir toprak olmadiginda, ya da bulup ama can korkusuyla yasayacagi andaki caresizligine de bir cozum bulmasi gerekir.
toprağın, üzerinde ölen varsa utanacağını bilmeyen insanların yaptığı başvurudur.
sezen aksu'nun bugün yayınlanan taraf gazetesine manşet olan "dört kitap söylüyor/eşittir tanrının çocukları" dizelerinden de bihaber olarak girişilmiştir. gerçi hariçten gazel okumaya hele hele şarkı okumaya hiç gerek yoktur. meydan okunması gerekir ve onun yöntemi de askeri harekattır! sözkonusu vatansa gerisi teferruattır ama ırak'ın bizim vatanımız olmaması da teferruattır.
dün düzenlenen asker cenazesinde "neden işçilerin, emekçilerin, yoksulların çocukları ölüyor? neden milletvekillerinin çocukları ölmüyor?" diye soran acılı babanın haykırışı da hariçtentir.
gidip de ölecek olmak ya da yüzlerce gencin ölüyor olması da teferruattır, maaleseftir!
muhtemelen şeref, namus, millet, vatan vb... söylemlerle motive olunarak yapılmıştı. ancak ilginçtir ki günlük hayat içinde çoğunlukla bu kavramlarla karşılaşmak pek mümkün olmuyor.
milliyetçi-şoven bir girişim olması sebebiyle bölücüdür de.
400 bin asker kaçağının olduğu bir memlekette abestir aynı zamanda.
35 bin gencin yaşamını yitirdiği bir savaşa gönül vermektir, bu da vicdansızlıktır.
ya da bir şiirde dediği gibi:
bayrakları bayrak yapan
bayrak imalatçılarıdır
toprak üzerinde ölen varsa
utanmalıdır
edit:
Erzurum türkülerinden habersiz olunduğu kanısı uyandırmıştır.
Eledim Eledim Höllük Eledim,
Aynalı Beşikte Canan Bebek Beledim.
Büyüttüm Besledim Asker Eyledim,
Gitti De Gelmedi Canan Buna Ne Çare,
Yandı Ciğerim De Canan Buna Ne Çare.
kurban olduğum memleketimin vatansever insanlarının gözlerimi yaşartmasına sebebiyet veren olay. benzeri olayı dağlıca baskını sonrasında da yapmıştır bu halk. (bkz: ben bunu gördüm.)
bu vatanın evladı olduğunu idda eden herkesin yapmak zorunda olduğu eylemdir. * ancak onu şuanda yapan arkadaşlar ya çok dolmuşlardır ve içlerini bi şekilde boşaltmak istemişlerdir yada prim yapmak istemişlerdir. *
pkk'ya karşı düzenlenen güneş harekatı sonrası askerlik görevini icra etmiş ve yaşları bir hayli geçmiş vatan evlatlarının -şerefsize bir kurşun da sen sık- kampanya başlığı altında yaptıkları ve sayısı binleri bulan başvurulardır.
(bkz: ne mutlu türküm diyene)