sosyalisttir kedi deyimi ile. eşi ile birlikte sosyalizmin nasıl egemen olacağı konusunda anlaşamamaktadır. *. Acayip komik bir adamdır. Süleyman Demirelin siyasetteki hali bile daha tutarlıdır. Patronunun ne istediğini patronundan daha iyi bilip yerine getirmesiyle meşhurdur. Halihazırda istediği şeyi gündeme taşır, tartıştırır nihayetinde raconu kendisi keser.
kendisi hakkında ortaya atılan iddialara bir kanıt gösterilemeyen, hakkında sürekli çıkarımlar ve varsayımlar yapılan, kendisinden neden bu kadar nefret edildiğini bir türlü anlayamadığım yazar. hürriyet gibi bir gazetenin genel yayın yönetmeni olarak elbette her kesime yakın olmaya çalışmaktadır. kendisi taraf tutması gereken bir insan değil zaten. işin komik tarafı erdoğan ve vakit gibi gazetelerin sürekli kendisini chp ve ordu taraftarı olmak ile suçlaması, sola yakın ve laik kesimin de kendisini akp yalakası olmak ile suçlamasıdır.
islamcı kesimin elinden Ahmet Hakan'ı alıp Hürriyet'e köşe yazarı yapan yıldız yaratıcısı. Yeni hedefi ise Taraf gazetesine yuvalanan liberallerin elinden Hıdır Geviş'i alıp edip, Ahmet Hakan'ı bunalıma sokmak...
damadı olan ercan saatçinin yönetmenliğini yaptığı mat dizisinde oyuncu olarak kamera karşısına geçmiş adamdır.sen damadının sırtını kaşı, o senin sırtını kaşısın. hayat size güzel vallahi. hiç alakası olmadığı halde futbol yorumculuğu yapan damadını türkiye'nin başına saldın, sende oyuncu olarak gel.
çok enteresandır. trt gibi devlet kurumu olan bir kanalda yayınlanmaya başlayan ve adı mat olan csı newyork tarzı bir dizide figüranlık yapacak genel yayın yönetmeni. emin çölaşan söylüyordu iş takipçisi herdevrin adamı süzme yalaka diye de inanmıyorduk. doğan grubu batar da yakında zaman ya da akit te yazmaya başlarsa şaşmamak lazım.
yine son derece küstah bir tavırla hem bekir coşkun'un "göbeğini kaşıyan adam" ifadesini savunmuş hem de başbakan erdoğan'a kadeh kaldır mesajı vermiştir. vakti zamanında adını unuttuğum bir yazar da özkök'e bu önerisinden sonra "sen de bir kez cumaya git oradaki müslümanların arasına karış" demişti.
90'lı yılların başında "revize edilmiş osmanlı ruhu" gibi kavramlardan bahsederdi. geçen zaman içinde anlaşıldı ki, kastettiği şey "revize edilmiş ittihatçı ruhu"ymuş.
türkiye'de en çok nefret edilen ama her zaman da türkiye'nin gündemini yönlendirmeyi başaran yazar. hem akp tarafı hem de chp tarafı kendisini yandaş olmak ile suçlar. ne kadar ilginç ki cumhuriyet mitinglerinde bile kendisi aleyhine tezahürat yapılmıştı. türk milleti taraftar yazarı sever. bir yazarın dürüst sayılması için bir siyasetçiyi ya da partiyi kafaya takıp sürekli saldırmalıdır. ertuğrul özkök bunu yapmaz, genellikle her kişinin ya da kurumun hem olumlu hem de olumsuz yanlarını görür. bu nedenle de sevmeyiz. ama çok da ciddiye alırız. çünkü bilinçaltımızda tarafsız olduğuna dair bir fikir vardır. özkök söylüyorsa nefretinden ya da takıntısından değil gerçekten bir olumsuzluk yüzünden söylediğini biliriz. ertuğrul özkök bir köşe yazısı yazdıysa o hafta gündem o olur. hürriyet'in en çok satmasa da en güçlü gazete (hem maddi hem de politik olarak) olmasında en büyük etkendir.
yazılarında iyimser olduğu için, hiç kimseyi aşağılamadığı için, kimseye hakaret etmediği için, uzlaştırıcı olmaya çalıştığı için herkes tarafından nefret edilen yazar. benim ise en favori yazarım. bugün bir olaya daha farklı bir açıdan bakmış ve takdirimi kazanmıştır.
Arya dinleyerek türk halkına gazete yapan genel yayın yönetmeni. Sonra bu gazete de namaz kılan cemaatin önünde imam dua ederken resimlenir. Bizde bunu çok görürüz.
bence kök ü cekip öz üne bakmak lazim. cünkü türkiye de cadi kazani kaynatanlar nedense ne türk ne kürt nede müslüman cikiyor. malesef bu "sahsi" "yeti" de okuyanlar alkislayanlar var günümüzde.
geçen gün yediği eti popkek'i köşesinde yazan adamdır. benden duymuş olmayın ilk defa yiyormuş pek hoşuna gitmiş.
evet üstteki hikaye yalandı fakat bu herif komik, cidden gülüyorum. sanki daha önce dünyada değilmiş yeni girmiş gibi. balık yer yazar, viski içer yazar. parise gider yazar. sanki dünyada bi tek o gitti o paris'e. sonra da görmemiş deyince kızıyorlar. görmemiş işte kendi bile lisan-ı hal ile söylüyor.
her ne kadar siyasi duruşunu zaman zaman çok eleştirsemde, bir insanın bu kadar kültürlü olmasını kıskanıyorum açıkçası. fransızca ve ingilizcesinin mükemmel seviyede olması, sinema dalında tonlarca film izlemiş ve başarılı film eleştirmenliği yapan, beatles ile büyüyüp 60 ların 70 lerin bütün müzik dünyasını yaşamış ve binlerce kitap okumuş bir gazeteci. geçmişte hacettepe üniversitesinde öğretim görevliliği de yapmıştır kendisi.
türkiye'de her zaman gündemi belirleyen, her kesime yakın olması nedeniyle herkesin nefret ettiği ama aynı zamanda tarafsızlığına güvendiği için vazgeçemediği, gazetesini türkiye'nin en güçlü gazetesi yapmış yazar. bir insan hem vakit gazetesi hem solcular tarafından nefret ediliyorsa demek ki o insan bazı şeyleri doğru yapıyordur.
gulen'e haksizlik yapildigini beyan etmis yazar. ruzgar bir anda degisti sanki, ne oldu acaba? cok degil iki uc ay once ne kadar da farkliydiniz... guluyorum.
tam olarak soyle demis kendisi: "benim kanaatim geçmişte fethullah gülen'e haksızlıklar yapıldı. abd'ye gitmesi falan... özel konuşmalarda yakınımdakilere anlattım bunu. dolu bir insan. bence fikirlerini söylesin, herkes fikirlerini söylesin."
kendisi liberal bir yazar olduğu için liberalizmi anlamamış insanlar tarafından sanki sürekli bir çıkar için yazıyormuş gibi gözükür. fakat yazdıkları liberal bir zihniyet ile uyumludur. her insanın haklarını savunmak taraftarıdır. en modern hayat görüşüne sahip insanları da en muhafazakar insanları da hayatlarını yaşama özgürlüğü bakımından savunur. bir gün sezen aksu yazar diğer gün fethullah gülen'i savunur. bunun nedeni bir gün laiklere bir gün muhafazakarlara yaranmak değil liberalizmin tam kendisidir.