bugünkü yazısında kaddafi hakkında yazmıştır ve arap baharı'nın pek bir baharla alakası olmadığını daha çok karakışa benzediğini söylemiştir. padişahı demokratikçe yargılamadan sarayından indiren mustafa kemal atatürk'ün kurduğunu cumuhuriyette yaşamaktan duyduğu mutluluğu dile getirmiştir. bizlerin de ne kadar şanlı bir tarihe sahip olduğumuzu hatırlamamızı sağlamış gazeteci. http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/19053101.asp
buckingham sarayı'na çağırılmadı, frak giyemedi, kraliçenin önünde eğilemedi diye hasedinden çatır çatır çatlayacak gasteci. yazık lan çağırsaydınız ya şunu da.
- Dün Başbakan Tayyip Erdoğan'ın grup konuşmasını dinlerken içimden şu geçti: "işte budur..."
Uludere'deki elim olay konusunda, her önüne gelenin küçük, küçücük, mide bulandırıcı bir popülizm yaptığı günlerde, ülkenin başbakanından beklenen ses budur.
Ne mi? Onu da açık açık özetleyeyim:
- Evet, orada vahim bir hata yapılmıştır.
- Ama bu ülkenin ordusu, güvenlik güçleri, silahlı bir örgüte karşı görevini yapmaktadır.
- O görevi onlara kim mi vermiştir? Ülkenin seçimle işbaşına gelmiş sivil hükümeti.
- Bu bir savaştır ve her savaşta ne yazık ki hatalar olmaktadır. Dünyanın en gelişmiş ordusuna sahip Amerika bile geçmişte bundan daha ağır hatalar yapmıştır.
- Evet bu hatanın üzerine gidilmeli, sonuna kadar araştırılmalı, sorumlular ortaya çıkarılmalıdır
- Ama bunu yaparken, orada savaşan insanların gururunu, moralini tarumar edecek sorumsuzluklardan kaçınılmalıdır.
- O insanlar orada kahramanca bir mücadele vermektedir. Bu mücadele sizin, benim, onun, bunun siyasi ideolojisine, düşüncesine uygun olmayabilir. Ama o görevi ona bu ülke vermiştir.
- O nedenle Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın orada savaşan insanların arkasında durması doğrudur ve alkışlanması gereken bir duruştur.
- En üzücü olanı, artık Cumhuriyet ordusunu savunmanın bile cesaret kabul edilecek hale gelmiş olmasıdır.
- Evet Sayın Başbakan. Doğru olanı yaptınız. Siz ordumuzun arkasında durdunuz; biz de sizin arkanızdayız. Orada kahramanca savaşan subaylarımızı, çocuklarımızı bir avuç aydına, bir avuç ona buna yedirtmeyeceğiz...
Bir rivayete gore AKP nin Dogan gurubuna kestigi o malum cezanin icindeki mini sartlardan birne dahil edilmis kisidir. Ceza herkesin bildigi gibi Milyar dolarlik vergi borcudur.Yamulmuyorsam 2 kusur milyar dolar. Aydin Dogan'a butun Dogan Medya kuruluslarini elden cikartmasi "salik verilmistir". Ertugrul Ozkokun de bir muddet havadan sudan yazmasi sonra da emekliligini istemesi gerekecektir. (Belki de istemistir bu aralar).
Tayyp ile Aydin Dogan arasi buyukce bir menfaat yuzunden ayrilmis, bugunlerde ise Aydin Beyin damadi ve kizinin canhiras calismalari neticesinde bir nebze unutulmus gibidir. Ama Tayyip unutmaz...Petrol Ofisi de istenilen kisiye satilacak, Yilmaz Ozdil dahil butun dogrucular ayiklanacaktir.
en ufak bir imkanda gidip kapısına yüz süreceğim, bir katre feyz, nefes isteyeceğim üstaddır. bu sistem içinde nasıl yükselinir, nasıl cıva gibi bulunan her delikten akılır, bir nefes anlatsın, bizim de itikadımız bir iken bin olsun.
inanmayanla inanan bir değildir buyuran bir dinin mensubu olarak açıkca parayı bulduktan sonra şarap müteassısı olan kendine göre bir imam ve din yortusuyla başbakanın dindar nesil söylemine fazla takmış yazar olduğunu düşündürür bir kişilik.
Dinsizdir demiyorum. Bir daha Davos a gitmeli one minute değil kendisine ömrü kadar mutluluklar diliyorum.
türk gazeteceliğinin yüz karalarından sadece bir tanesi.
ahmet kaya'ya uygulanan linç kampanyasının bir numaralı aktörlerindendir. serdar ortaç'ın yaptığı basit goygoyculuğu herkes eleştirirken bu adamın medya gücünü kullanarak linç kampanyasını yönlendirmesini çoğu kimseler es geçmektedir. sanatçının linç edildiği gece hakkındaki ''orada bir tane çirkin adam vardı o da ahmet kaya'ydı.'' yorumu ne kadar kaliteli bir insan olduğu konusundaki en büyük kanıttır.
aradan on yılı aşkın süre geçtikten sonra da adamın mezarını ziyarete gitmiş adamın ölüsünden bile nemalanmıştır. böyle adamların gazeteci olması ve dahası ülkenin en çok satan gazetlerinden birinde yıllarca genel yayın yönetmenliği yapması gerçekten çok üzücüdür. kocaman bir yazık !
bu geceki aydın doğan olayından sonra muhtemelen fişi çekilecek yazardır. gerçi bunların işi belli olmaz aydın doğan savunuyor şimdilik ama bu geceki laflardan sonra ertuğrul özkök büyük zan altında kalmıştır.
etme bulma dünyası işte. 28 şubat sürecinde hayali haberlerle müslümanlara attığı iftiralardan dolayı aldığı ahlar tuttu galiba. iftiraya kurban gitmek üzeredir ki ispatlanırsa gazeteciliği bırakacağını söylemiştir. inşallah bırakır ve anavatanına yerleşir.
zurnanın zırt dediği yerdedir şu an. her an "göz altı kararı çıkacak göz altına alınacağım" korkusu sarmıştır kendisini. 28 şubat sürecinde yediği haltların hesabını verme zamanı gelmiştir.