siyasi görüşünün ne olduğu bilinmez bir adamdır. bir gün böyledir diğer gün tersidir. tabi son olarak başbakanın elinden kurtulması mümkün olmayan bakandır. muhtemelen 12 hazirandan önce tekrar solcu olmaya adaydır. zira rte istemezse yaprak düsmezmis mantığı hakim oldukça böyle devam edecektir.
cem dinlenmiş in aylar önceki deyimiyle; 'bulunduğu kabinenin şeklini alan adam', tabi bu çizimin bir üstünde de rte nin kafasını çizip üstüne de 'bulunduğu kabın şeklini alır' lafını kondurmuş , beni benden almıştı.
o değil de yıllar önce deniz gezmiş'in mezarında sol yumruk havada saygı duruşu yapmışlığı olan bu muhterem artık akp grubunda bülent arınç ile omuz omuza cuma namazı kılar. özellikle bülent arınç. yakışır. şuradan bakın:
"en büyük tehdit, en büyük suikastlar, en büyük ihanetler milli eğitim üzerine yapılmıştır. yıllardan beri belli bir veya iki partinin sempatizanları milli eğitim'de kümelenmişlerdir. milli eğitim zararlı ideolojiler için de uygun bir zemindir. deniz gezmiş idam edilmiştir. gezmiş'i bir defa siyasal bilgiler'de bir defa da odtü'de gördüm. zaten odtü'de onun mekanı vardır. orada istirahatte bulunurdu. yanındaki hüseyin inan ve yusuf aslan'la asıldı. onların hayatını incelediğimde üçünden birinin pırıl pırıl bir anadolu ailesinin evladı olduğunu, ankara'ya pırıl pırıl geldiğini ama üniversitede karşılaştığı kişilerin onu bir şekilde elde ettiklerini yakından görmüştüm."
kendisi başbakanın* sözlerini toparlamak adına yalan söylemiştir, başbakanın "heykele ucube dedim" açıklamasıyla da çok fena madara olmuştur. onurlu bir insanın böyle bir durumdan sonra 1 dakika bile o kabinede bulunmaması gerekir ama bunların kabinesi biraz değişik. sultanlarının azarlarına ve tavırlarına karşı bağışıklık kazanmışlar. etkilenmiyorlar, gazetecilere karşı üç beş demagoji yaparak durumu geçiştiriveriyorlar.
kendisi ile, bir sonbahar gecesi saat 01:30 gibi atatürk havalimanı'nın vip salonunda karşılaştığımız garip insan. garip çünkü koruması ile yaptığı aşağıdaki diyalogla aklımda kalmıştır.
- çocuğum telefonumu getirir misin?
+ hemen bakanım
(koruma görevlisi, vip kapısının önünde duran ve makam aracı olan mercedes'e gider. içinden telefonu alıp gelir)
- arayan var mıymış?
+ tayyip bey'in baş danışmanı aramış efendim
- eyvahlar olsun ne diyorsun? saat kaçta aramış?
(ertuğrul bey telefonu alır ve alelacele menülerde dolaşır)
- biz uçakta iken aramış * buradan yırttık sanırım
+ siz daha iyi bilirsiniz bakanım *
bu diyaloğun ardından iki dakika gibi bir süre geçer ve başbakanın baş danışmanı tekrar arar. daha doğrusu, şahsen ben arayanın başbakanın baş danışmanı olduğunu düşünüyorum.
garip olan neydi biliyor musunuz? ertuğrul bey telefona cevap vermeden önce ayağa kalkıp ceketinin ön düğmesini ilikledi. şimdi düşünün, baş danışmanının telefonu karşısında ceketinin ön düğmesini ilikleyen bir insan, başbakan aradığında veya yüz yüze geldiğinde nasıl davranır? düşünün çünkü bu düşüncenin sonucunda, recep tayyip erdoğan'ın, bu insanlara nasıl bir yaptırım uyguladığı sonucuna ulaşacaksınız.
(bu entry'de bahsi geçen diyolaglar tam olarak böyle olmayabilir. yarım yamalak ve aklımda kalan şekliyle yazdım)