daha önce hakan şükür lobisinin milli takımda yaptığı şimdilerde ise volkan - emre - aziz üçlüsünün yaptığı utanç verici olaydır.
ersun yanal yerli hocalar arasında taktik - strateji geliştirebilen ve disiplinden hiç taviz vermeyen ender hocalardan biridir.
kendisini bence aziz yıldırım'dan önce volkan-emre ikilisi harcamıştır. çünkü ilk geldiği günden itibaren şikayetler hep aynı: ağır antrenman temposu. tabi ağalar alışmış vasat futbol artı şike-teşvik ile şampiyonluklar kazanmaya o yüzden kıçlarını kaldırıp çalışarak kazanmak ağır gelmiş. iş bu yüzden de ersun yanal ile sözleşme uzayınca önce su koyuverdiler sonra ali cengiz oyunları çevirmeye başladılar. en sonunda da aziz yıldırım'ı da gaza getirip ersun yanal'ı harcattılar.
- Antrenmanda neler yapıldığını, nasıl çalıştığını keşke bir görseydiniz. Araştırmamışsınız bile. Bir bilgisayardır tutturmuş gidiyor. işte benim de önümde bilgisayar var. Bilgisayarla şampiyonluk falan olmaz. Biz yönetim olarak zamanında paraları ödemesek, primleri vermesek, sen istediğin kadar çalış olmaz. Sana paranı gazetende ödemezlerse şu anda çalıştığın gibi çalışır mısın? Bu bir ekip işidir. Şampiyonluk ekip işi ile gelir. Mesela Zicoyu neden gönderdiğim de sorgulanıyor. Ama bilmiyorlar ki taktikleri bile kardeşi Edudan alıyordu. Taa Brezilyadan arıyordu. Şampiyon olduk, geldi iki misli para istedi.
Söz verdi, tutmadı
- Yazılanlar - çizilenler hep yanlışlarla dolu. Evet ben oyuncularla toplantı yaptım. Oyuncular istedi bu toplantıyı. Ben de gidin hocanıza söyleyin dedim. Söylediler. Sonra futbolcularla konuştum. 25 kişi de aynı şeyi söyler mi? (Sabah selam veriyor, akşam başını çeviriyor. Kimseyle konuşmuyor.) dediler. Ama bir futbolcu dahi gelip de bana Hocayı istemiyoruz gönder demedi. Onların tek istediği vardı, Bize sevgi ve saygı göstersin. Liderlik yapsındı... Bu oyuncular karakterli çocuklar, onlara haksızlık ediliyor. Bu toplantı sonrası hocayı evime davet ettim. Kendisine oyuncuların rahatsızlıklarını isim vermeden anlattım. Bu şekilde oyuncuların talepleri var diye ilettim. O da bana ailesel sorunları olduğunu, en kısa süre içinde bunları çözeceğini söyledi, hatta ertesi gün oyuncuların bazıları ile diyaloglara girdi. Ancak birşey değişmedi bana verdiği sözü yerine getirmedi.
- Kopenhanga gidildi. Oyunculara izin vermiş çarşıya göndermiş. Biri çıksa bir şey dese saldırsa, bizimkiler de genç insanlar karşılık verse al başına belayı. Öğreniyorum ki çocuklara izin verdiğinde bir menajerle yanına bayan arkadaşını alarak bir cafeye oturuyor. Sonra çocuklar yanına gelince; gelin siz de oturun diyor. Onlar da biz oturmayız, yarın maçımız var deyip otele gidiyorlar. Takımın kaldığı otelde kendisi ve bayan arkadaşı için takım ayrıldıktan sonra yer ayırtıyor. izinler veriyor, 2.5 gün. Sow oradan Fransaya, Kadlec ülkesine gitmiş. Holmen araba kiralayıp ayrılmış. Böyle disipsizlinsizlik olur mu? Ben devreye girip bütün izinleri kaldırıp istanbula getirttim herkesi.
Kendi kerameti değil
- Daha ayrıldığı gün F.Bahçe logosunu çıkarttı kenara attı. Bakın bazı gazeteciler söylüyor bizimle anlaşmadan önce gidip Galatasaray ile görüşmüş diye.
- Bakın tekrar Yanal konusuna geri dönüyorum. Bende gerçekten hayal kırıklığı yarattı. Aslında onunla çalışmayacağımı daha önce açıklamıştım ama araya hatırı sayılır dostlarım girdi. Ayrıca Ersun Yanal da geldi bana ben değiştim, geçmiş geride kaldı dedi. Oysa hiç değişmemiş. Çok net ortaya çıktı. Etik olan benim onu çıkıp korumamdı. Basın toplantısında da bunu yaptım. Oysa yanıldığımız ortaya çıktı. Geçmişte milli takımını niye bıraktığına da bakalım. Orada ne başarısı var. Burada başarıyı o değil oyuncular elde etti. Yani kendi kerameti değil takımın kerameti.
- Her şeyin bir yolu yordamı vardır. istifayı düşünüyorsan önce gelir bize sorarsın. Öyle yangından mal kaçırır gibi Anadolu Ajansına açıklama yapmazsın. 15.30da Mahmut Beyle randevusu vardı. Gelir orada söylerdi. Kendisi ile özel olarak oturup konuşur, yollarımızı ayırırdık.
- 26 Temmuzda Topuk Yaylasına bayan arkadaşlarını getiriyor. Bizim bir çalışanımızın arabasını kullanıyor. Sonra 4 gün izin veriyor. Kendisinin de Yunanistana gittiği söyleniyor.
Salih içimde büyük yaradır
- Salihi vermemek için çok direndim. Ama ben ne söylediysem ne istediysem Romalılar hep evet dediler. Benim içimde büyük yaradır bu transfer. Salih bu takıma dinamizim katardı. Bunu bile görmek istemedi. Sezon içinde Salihi oynat oynat dedim ısrarla oynatmadı. Antalyada devre arasında Salihe Seni hayatta oynatmam. Oynatıp da şampiyonluğu kaybedersem beni topa koyarlar demiş. Dönüşte Samandırada Salihin yanına gittim. Resimler de var. Elimi omuzuna koydum. Sen moralini bozma, bu takımın geleceğisin dedim. Ama oynatmadı.
- Salih konusunda hiçbiriniz gazeteciler olarak yazmadınız olan biteni. Ersundan yana hareket ettiniz. (Aziz Başkan böyle deyince araya girdim ve sayın başkan haksızlık yapıyorsunuz. Geçen sezon başında biz Yanal, Salihi kiralayacak diye Milliyette bu haberi yazdık. Senad Ok imzası ile çıktı. Ama siz hemen yalanladınız dedim). Bunun üzerine başkan evet doğru söylüyorsun o doğru haberdi ama kurumsallık adına yalanladık. Salihi kaybetmemek için de böyle davrandım cevabını verdi.
Bir tane genç mi oynattı?
- Ne yaptı bu hoca söyleyin bana. Bir tane gence şans verdi mi koca sezon boyunca. Biz Trabzon maçında şampiyonluğu garantilemiştik. Ondan sonra bir genci oynattı takıma kazandırdı mı. Biz de Gökhan Gönülün alternatifi olacak Savaş var. Onu oynat. Ama oynatmadı.
Erkan nerede oynayacak dedim, yanıt veremedi
- Transfere gelince; bizden Erkan Zengini istedi. Ben de alırım ama bana nerede oynatacağını söyle diye sordum. Topu alıp hızlı dikine gidiyormuş. Elinde zaten Alper var. Bana yanıt veremedi. Biz de almadık. Listesinin ilk sırasında Kampl varmış. Biz çok daha önceden bu oyuncu ile görüşüyorduk zaten. 17 milyon euro bonservis bedeli var. Daha başka yabancılar da istedi. Ronaldoyu, Messiyi listeye yazar ben de isterim. Zaten yabancı sınırlaması var. Ayrıca Topal ve Emre gibi önemli oyuncular mevcut. Bunları hiç düşünmüyor.
işte Aziz başkanın özetleyerek verdiğim açıklamaları... Kim haklı, kim haksız siz karar verin. Ancak başkan ile aramızda geçen ve buraya yansıtmadığım sohbet benim için bu olayda bir haklı olduğunu gösterdi...
sorun aziz yıldırımdadır, ersun hoca da dahil her hoca ayrılırken benzer şeyler konuşuluyor, içeride futbolculara bir kere kaptırılmış düzenin ağırlığı, bu saatten sonra disiplin çok zor.
ünal aysala tam yetki versen, desenki al fenerbahçeyi nasıl karıştırırsın , istediğin tüm yetki ve güç sende desen, ünal başkan bile böyle şeyler yapmaz.
aziz başkan zaman zaman zarar veriyor artık bu camiaya, bir başkan kurumsallıktan ceo dan vs bahsedip bu kadar futbol takımının içinde olmaz , olamaz yada olmamalı.
bizim türk kültüründe böyledir ama her işi profosyonel yapanından daha iyi biliriz, neden profosyonel insanlara para veririz bunuda anlamış değilim. bu sadece spor da değil. eve muslukçu çağırdığımızda adama iş yapma biçimini gösteren bil millet ve kültüre sahibiz.
çok gelişmeliyiz çok daha ergenlik zamanlarında bile değiliz gelişim olarak.
bunun spora yansıyan en basit örneği bu ersun hoca örneğidir.
benzerini şenol güneş, fatih terim , ve aykut kocamanda yaşamıştır.
kendi değerlerimizin içine sıçıyoruz, uyanın beyler.
--spoiler--
Geçmişte milli takımını niye bıraktığına da bakalım. Orada ne başarısı var. Burada başarıyı o değil oyuncular elde etti. Yani kendi kerameti değil takımın kerameti.
--spoiler--
bu cümleyi kuran bi insanın ahlak ve akıl sağlığından şüphe etmek gerekir. o zaman hocaya ne gerek var onca para veriyorsun, madem sen bu işi çok iyi biliyorsun çık teknit diröktör olarak takımın basında sahaya derler adama.klasik aziz yıldırım egosu.
fenerbahçe nin artık teknik direktörü, başkanı her şeyi aziz yıldırım dır. aziz yıldırım artık futbol manager oynamaya karar vermiştir. ismail kartal ı getirmesinin tek nedeni istediği gibi kadroya müdahale etme duygusudur.