sessiz bir geceydi
sen cok nazik ve kibardın
usudun
arkana kalın biseyler istedin
verdim.
ve sessizlik birden bozuldu
dedim ya sen cok naziktin
agzinda birsey varken konusmazdin
(bkz: igrenc miyim)
(bkz: ben bi cay koyayim) *
e be güzelim
anlamadın ki beni şimdi ciğerim
ben diyorum ekiz yatah sen diyorsun sevişelim
yav bi üstündekileri çıkar anlaşılmıyor ne dediğin
başım ağrıyor diyorsun sonra kaçıp gidiyorsun
diyorum içerde ekiz yatah var dinlemiyorsun
gel bi sevişek de başının ağrısı geçsin
yav bi üstündekileri çıkar anlaşılmıyor ne dediğin
alkol aldım bayağı bu gece
güzel ya da berbat oldum sen karar ver.
seni bu halimle dolduracağım istersen.
seni her şeyimle dolduracağım
yeter ki
ver kendini bana
sana zaten aşığım
bırak tapayım
gitme benden
çocuklar yapayım.
simgelerimiz -- ihtiyaçsızca ortaya çıkan.
bırak,
sana sonsuza kadar dokunayım
ahireti geçeyim
dudaklarınla.
dudaklarına karışayım
dudaklarımla.
bırak,
bizi izlesinler
aylar
güneşler doğuralım gecelerde
bulutlar
peşimizden sürüklensin
nemlensinler
ama sadece bize yağsınlar,
bize akıtsınlar
kutsayışlarını.
bırak,
şeytan
peşimizde koşsun
bizimle
kendisinden geçsin
tüm günahları aşalım
o güzel
olgun
ve benden
yaşlı bedenin
bırak iflas etsin altımda.
bırak,
ben o bedeninin
tüm yaralarını
dilimle,
dudağımla,
erkekliğimle,
sütümle
iyileştireyim.
bırak
bana
kendini;
düşünme,
sadece
benim
sıcaklığımla
yaşa.
merak etme,
sadece bırak
kendini
bu
erkeğe
dağıtsın seni,
seninle dağılsın
ve toplasın seni
seninle toplansın.
bırak,
sarhoş olsun bu ufak erkek
senin kadınlığınla
her şeyi
üzerinden aksın
milyonlarcası
milyonlarca yavrusu
seninle olsun
sıcağında yaşasın.
bırak,
kadınlığın
erkekliğimle
bir olsun.
tanrı
bitirsin bu oyunu bırak da,
şeytan
gülsün arkasından
şehvetle.
tanrısını döller gibi.
hepsi senin mi?
kitap gibi cevir cevir oku...
bagyan bir dakkanizi alabilirmiyim?
yemekte salca karida nalca.
ez gec beni manikus.
sen de ne var
bende var bulvar
gene elimiz bos donduk
bizim adimiz
sifir kilometre hiyar.
gün ışığı kötten sekip göze duhul etmişse
orda şekil olub beyne "ben bir kötüm" demişse
beyincağız, eli mahkum barrağı dikeltmişse
anlarım ki fikfik vakti gelmiş amma geçiyor
ömrüm kalkan barrağımı indirmekle geçiyor
bana nasip olmayacak dam düşünmeden durmak
dam ve köt fikmek dışında birazcık hayal kurmak
birgün olsun barrağımı yalnız işerken tutmak
anladım ki fikfik vakti gelmiş amma geçiyor
ömrüm kalkan barrağımı indirmekle geçiyor
hayat kısa, sanat sonsuz, deneyim yanıltıcı
fikimi inceledim de şeklen pek kanırtıcı
hayat dururken barrağı uzatmak şaşırtıcı
anladım ki fikfik vakti gelmiş amma geçiyor
ömrüm kalkan barrağımı indirmekle geçiyor
memo der şikayetçiyim hep fikfik düşünmekten
alamıyorum kendimi lakin mastır çekmekten
aslında üzülürüm ben, men edilsem fikfikten
anladım ki fikfik vakti gelmiş amma geçiyor
ömrüm inik barrağımı kaldırmakla geçiyor
fikfiklemek arzusiyle dolup taşan bünyem var
sıvazlayınca patlayan fik şeklinde fünyem var
her ne kadar dam isterim deyu feryad etsem de
üzerinde "otuzbirci" yazan altın künyem var... *
postapokaliptik çağların soğuk
yüzünü anımsatan
gülüşün
deli ediyor yüreğimi
şehvetini o gotik auranın
hissetmek istiyorum sabahlara kadar
yorularak...
ey üzerinde gidip geldiğim,
lokomotife döndüğüm
tramvay olduğum
kendimi sunduğum
yirmibin kilokalori verdiğim
taş kalpli
soluk tenli
siyah makyajlı
fileli çoraplı
afet...
bir gün bir gece daha,
hadi
ne olursun
ne olursun ol
ne oluyorsan ol
gel
yine gel
yeni yine yeni yine yeniden gel
yanıma... *
ooohşş diye bir iç çekişle
başlar tap taze,
aksiyon dolu bir gece
manyağım sapığım
ama içimdeki o
nahoş afacanı
yok etmedim daha
afet,
katalizör görevi gör bana, baş harflere baksana
mor ve siyah çizgili diz altı çorapların
o yüksek topuklu ayakkabıların
deri etek, siyah oje
oh, çıldırttı gene beni,
termagent'in altarında
o lanetli ellerinle kurban edilmek için bekleyen
satanik bir aşk hikayesi bu...
her yönüyle norveç soğunu
ve kilise orgundan gelen o gotik ritimleri
hissetmek için
buradayım...