"uzman dr. zeki gül değerlendirme sonucunu; ( ) dosyanın tamamı ve tüm uzman tıbbi değerlendirmeleri; tek tek ve bir arada ele alındığında, sincan 1 nolu f tipi cezaevinde bulunan hasta mahkum erol zavarın tedavisinin cezaevi koşullarında mevcut hali ile devamının sağlığını olumsuz yönde etkilediği ve hastalıklarının yaşamını tehdit eder duruma kadar ilerlemesine yol açtığı tıbbi kanaatine ulaşılmıştır. bu tıbbi kanaat ışığında erol zavarın izlem ve tedavilerinin stres etkenlerinin asgari düzeyde tutulabileceği koşullarda, kendi doğal ve sosyal ortamında sürdürülmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır şeklinde formüle ederken; prof. dr. şebnem korur fincancı ise tıbbi kanaatini; ( ) erol zavarın sağlık durumu itibarıyla, gerek tedavisinin uygun biçimde sürdürülmesi gerekse iyileşmesi için gerekli koşulların sağlanmasının f tipi cezaevi ortamında mümkün görülmediği, var olan hastalıklarının ve özellikle kanser ve kalp ritim bozukluğunun süreklilik arz eden ve yaşamını tehdit eder düzeyde hastalıklar olup, bu hastalıkları ile cezaevi ortamında bulunmasının 5275 sayılı yasanın 16/2 maddesinde belirtildiği şekilde hayatı için kesin tehlike oluşturacağı kanaatini bildirir rapordur şeklinde ifade etmiştir."
iHD, cezaevlerinde hasta olarak bulunan tutuklu ve hükümlülerin durumlarına dikkat çekmek amacıyla etkinliklerde bulunma kararı aldı. Biz, insan Hakları Evrensel Bildirisi'nin 1. Maddesinde belirtildiği gibi, tüm insanların, hem haklarda hem de insan onuruna sahip olmak bakımından onurda, eşitliğini savunuyoruz. insanların hem yaşam (hayat) haklarını savunuyoruz; bu çerçevede, söz gelimi ölüm cezalarına, yasa dışı ve keyfi infazlara yani yargısız infazlara karşı çıkıyoruz; hem de insanların insan onuruna uygun yaşam koşullarında yaşantılarını sürdürmelerini savunuyoruz.
Bu çerçevede, söz gelimi insanların sağlık ve güvenlik koşullarına uygun ve kendisinin ve ailesinin ekonomik, sosyal, kültürel gereksinmelerini karşılayacak bir ücret, gelir elde etme ve sosyal güvenlik haklarını içerecek çalışma haklarını savunuyoruz. insan onuru, bir muamele beklentisini içerir. insan olma imgesine uygun muamele beklentisi
Bir suç işlemekle suçlansa da, bir suç işlemekten mahkum olsa da, insanların, bulunduruldukları cezaevlerindeki yaşam hakları da, insan onuruna uygunluk bakımından yaşam koşulları da iHD'nin ve iHD'lilerin ilgi alanına girer. iHD, hem ulusalüstü insan hakları belgelerinin hem de Birleşmiş Milletler Cezaevleri Minimum Standartları Belgesi'nin temelinde insan onurunun korunması fikrinin bulunduğuna inanmaktadır.
Sevgili Erol Zavar,
iHD olarak bugün, 10 Ocak 2008 Perşembe günü, 29 şubemizden yöneticilerimiz ve üyelerimizle size bu mektubu gönderiyoruz.
Gelecekte başka hasta tutuklu ve hükümlülere de, -dili, dini, etnik kökeni, cinsiyeti, üzerine atılı suçu ne olursa olsun, sırf insan oluşu ve sırf yaşam hakkının ve insan onurunun korunması anlayışının gereği olarak- mektup göndereceğiz.
insan haklarının her yerde korunması gerekir. Bu ilkeden hareket ediyoruz.
Sevgili Erol Zavar,
Sizinle ilgili olarak sahip olduğumuz bilgileri basın yayın organları aracılığı ile kamuoyu ile paylaştık. Şöyle diyoruz:
Erol Zavar'ın yaşam hakkı korunmalıdır!
Erol Zavar, Odak Dergisi eski sahiplerinden ve yazıişleri müdürlerindendir. 2001 yılında tutuklanmıştır. Anayasal düzeni değiştirmeye eylemli kalkışmak suçundan ömür boyu hapis cezası almıştır. Evli ve iki çocuk babasıdır.
Şimdiye kadar Eskişehir, Tekirdağ, Edirne ve Sincan cezaevlerinde bulundurulmuştur. Şu an Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevinde hükümlü olarak bulunmaktadır.
Kendisini kısaca tanıttığımız Erol Zavar, mesane kanseri hastasıdır.
Tam 16 kez ameliyat olmuştur. Bu ameliyatlar sonucu vücudundan toplam 50'ye yakın kanserli ur alınmıştır. Hastalık her ameliyat sonrasında tekrarlamaktadır.
Hastalığın özelliği gereği, vücut direnci ve bağışıklık sistemi açısından en uygun koşullarda bulunması ve asla strese maruz kalmaması gerekir.
Ancak Erol Zavar, cezaevinde bir mahpustur. Ve mahpus olarak tutulmaya devam edilmektedir.
Değişik tarihlerdeki hastahaneye sevklerinde saldırılara maruz kalmış, dövülmüş, taciz edilmiş, ameliyat sonrası yatağına zincirlenmiştir. Bunlar kabul edilemez nitelikteki uygulamalardır.
Erol Zavar, kanser hastalığının dışında, Mart 2007 tarihinde de safra kesesinden ameliyat olmuş ve safra kesesi alınmıştır. Erol Zavar'ın migren krizlerinden, KOAH ve astım nöbetlerine, ileri mide ve safra kesesi yakınmalarından, menisküs ağrılarına dek vücudunda 'yardım çağrısı' geliştirmeyen hiçbir organı kalmamış gibidir.
Türkiye insan Hakları Vakfı hekimleri Erol Zavar ile ilgili olarak, "hastalığın geri dönüşsüz evreye ulaşmasını beklemeden ilgili yasa hükümlerinden yararlandırılarak tahliye edilmesinin uygun olacağı" görüşündedir.
Erol Zavar'ın hastalığı süreklidir.
Tümörün alınması iyileşme anlamına gelmemektedir. Hukuk, yaşam hakkının ve insan onurunun korunması doğrultusunda yorumlanmalı ve uygulanmalıdır. Hukukun üstünlüğü ilkesi bunu gerektirir. Adalet Bakanlığı'na, yargıya, size, bize, hukuka ve vicdanlarımıza düşen bir görev vardır:
Erol Zavar'ın yaşam hakkı korunmalıdır!...
Sevgili Erol Zavar,
Mektubumuz burada bitiyor. iHDli insan hakları savunucuları olarak, sağlıklı ve mutlu günler diliyoruz.
mesane kanserinden defalarca ameliyat olmasına ve cezaevi şartlarında tedavisi mümkün olmamasına rağmen hala salıverilmeyen devrimci. şeker bayramında ziyarete giden ailesine akıl almadık şeyler yapıldığı gazetelere yansıdı.
ergenekon tutuklusu askerler bırakılırken, hüseyin üzmez gibiler için yasalar değiştirilirken söz konusu devrimciler oldugu zaman ölüme terk etme yöntem haline gelmiştir.
necmettin erbakan, dursun uyar, emekli paşalar gibi şahısların sağlık sorunları nedeniyle affedilmesine karşın aynı kuralın erol zavar'a işlememesi, adı konulmamış akp komedyasının küçük bir perdelik oyunudur. erol zavar öldükten sonrada, herhalde bir adli soruşturma açılır, bilirkişi gönderilir. belki de bakanlar kamera karşısında özür dileyip oyunlarına devam ederler, ne dersiniz?
--spoiler--
Cezaevlerindeki tecrit koşullarında birçok tutsağın temel insan hakkı elinden alınıyor. Sağlık hakkı elinden alınanlardan birisinin adı Erol Zavar, 39 yaşında bir devrimci. Odak Dergisi nin eski yazı işleri müdürü. 2000 yılında tutsak düştükten sonra ömürboyu hapis cezasına çarptırıldı. Cezaevine girmeden evvel 1999 yılında mesane kanseri olduğu ortaya çıktı ve 3 aylık periyotlar halinde sistoskopi yaptırması istendi. F tipi cezaevinde kalırken, sistoskopi cihazı olmadığı veya bu tetkike ihtiyaç duyulmadığı gerekçesiyle tedavisi aksatıldı. Tecrit koşullarında hastalığına migren krizleri ve astım nöbetleri de eklendi. 2004ten bugüne geçirdiği 16 ameliyatın 14ünde vücudundan 50nin üzerinde kanserli tümör alındı. Sağlık koşulları giderek kötüleşen Erol Zavar, şu an Sincan 1 Nolu F tipi cezaevinde direnişini sürdürüyor.
Tecrit Erol Zavar ın sadece sistoskopi hakkını elinden almıyor. Hastalığı nedeniyle Brüksel lahanasına ihtiyacı varken bu besine ulaşmasına izin verilmiyor hatta domates bile tecrite aykırı bulunarak içeri alınmıyor. Erol Zavar bu sağlık koşullarında Tekirdağ, Edirne, Eskişehir ve Sincan Cezaevlerine nakledildi.
--spoiler--
gelecek öyle uçsuz bucaksız duruyorki
ve ben ne olacağını merak ederken
hani filmin en güzel sahnesinde
sinemadan çıkar gibi
hayattan çıkıp gidemem
kusura bakma ölüm
adın çok soğuk
bunca mazeretim varken
yaşama dair
ölümü aklımdam bile geçirmem
erol zavar