peruklu olduğunu yıllardır saklamaya çalışan sanatçı. ilk 45'liğinde önü açılmış saçlı halini, ondan sonra oğlu murat evgin'in kelliğini saçını kazıtarak göze hoş hale getirmesini ve yıllardır değişmeyen saç modelini görünce kendisinin peruklu olduğuna kanaat getirdim. erol bey, artık kelliğinizi saklamaktan vazgeçin de ya saçınızı kazıtın, yada hügo suat * gibi saç ektirin.
anlamadığım şudur, erol evgin' in şöhretle tanıştığı yıllarda uzun saç modaydı. kellik pek te iftihar edilecek bir özellik değildi. o zaman için anlaşılabilir bir endişe. iyi de be adam on yıllar geçti, modalar değişti, anlayışlar dönüştü. dazlaklık utanmak bir yana aranır özellik oldu. fırça saçlı adamlar kafayı kazıtır oldular. erol evgin aynı demode peruğa berdevam. aklına anlaşılan pek getirmediği başka bir nokta, bunca yıl boyunca insanın hiç mi saçı dökülmez? daha seyrek bir peruk taksan dünya mı yıkılır? tanım kel kafalı, sırım peruklu şarkıcı.
senelerdir kel olup olmadığı şehir efsanesine dönen sanatçı. hatta "bir insanın peruğu beyazlar mı?" diye geyikler bile dönüyordu. bu olaya son noktayı koyan ise izmir'in rüzgarı oldu.
Atv'de yayınlanan "Bir Şarkısın Sen" adlı şarkı yarışmasında yarışmacıları sunarken şarkılar, bestecileri ve söz yazarları hakkında az ama öz bilgiler veren; sunumunu esprili, samimi hikâyecikleriyle süsleyen yılların eskitemediği sağlam kişilik.
dünyanın en güzel gülen gözlerine, sesiyle insanı uyusturma yeteneğine sahip sıcacık sanatcı kişilik. aynı zamanda kimseler bilmese de nostalji furyasını ilk başlatan sanatçıdır kendisi..
çocukken tek kanallı trt 1 de bolca görürdüm ve aradan yıllar geçerken ara sıra ekranlara çıkar kendisini unutturmazdı fakat en son geçen gün reklamların birinde görünce bu adamın insan olmayıp biyonik adam olduğundan şüphelenmeye başladım. kardeşim bir insan 20-30 yılda hiç mi değişmez hiç mi yaşlanmaz...
güzel sesli güler yüzlü sanatçıdır. imkansız aşklar için yaratılmıştır. hangi şarkıyı söylese kişinin ruhuna bir yerlerden dokundurabilmeyi başaracak kadar da ustadır. var olsundur.
değişmeyen profili bitmek bilmeyen enerjisi ve beyfendiliği ile farklı yerde olan çok büyük bir sanatçıdır. şarkılarını dinlerken ' gel sen ne çektiğimi bir de bana sor '. *
an itibariyle beyaz show'da beyaz'ın sorduğu; "yıllardır sizde hiç bir yaşlanma belirtisi, herhangi bir değişim yok, bunu nasıl başarıyorsunuz" gibisinden bir soruya şu cevabı vermiş sanatçı;
- geceleri buzdolabında yatıyorum
buzdolabı gibi bir espriydi, gülerken dişlerim dondu valla. üstüme kalın bir şeyler alayım.
bedri rahmi eyüboğlu'nun sitem isimli şiirinden yapılan şarkı kendisinden dinlenmelidir. yar yar seni kara saplı bıçak gibi sineme sapladılar kısmı erol evgin tonlaması ile gerçek acıya dönüşür neredeyse...
erol evgin bir dosttur benden içeri. kahvede otursak okey oynasak beraber. beşiktaş' tan konuşsak beraber.
"evlat.." dese " kel oğlumdan bana hayır gelmedi ama seni buldum bu son demlerimde. hadi atlayalım arabaya gidip bir boza içelim." o sırada girse kemanlar gitarlar "işte öyle bir şey" diyerek yıksak o kahvehaneyi. taksak hanımları kolumuza bir ortaköy yapsak. "ben ağır adamım kumpir yemem gel köfteciye gidelim." dese. hesabın tuzlu kaçacağını bilsem ama "peki efendim." desem.
dost olsak. amiyane tabirle "kanka" olsak. "akşama plan yapma beraber bir meyhaneye gider iki kadeh atarız." dese.