an itibariyle beyaz show'da beyaz'ın sorduğu; "yıllardır sizde hiç bir yaşlanma belirtisi, herhangi bir değişim yok, bunu nasıl başarıyorsunuz" gibisinden bir soruya şu cevabı vermiş sanatçı;
- geceleri buzdolabında yatıyorum
buzdolabı gibi bir espriydi, gülerken dişlerim dondu valla. üstüme kalın bir şeyler alayım.
değişmeyen profili bitmek bilmeyen enerjisi ve beyfendiliği ile farklı yerde olan çok büyük bir sanatçıdır. şarkılarını dinlerken ' gel sen ne çektiğimi bir de bana sor '. *
güzel sesli güler yüzlü sanatçıdır. imkansız aşklar için yaratılmıştır. hangi şarkıyı söylese kişinin ruhuna bir yerlerden dokundurabilmeyi başaracak kadar da ustadır. var olsundur.
çocukken tek kanallı trt 1 de bolca görürdüm ve aradan yıllar geçerken ara sıra ekranlara çıkar kendisini unutturmazdı fakat en son geçen gün reklamların birinde görünce bu adamın insan olmayıp biyonik adam olduğundan şüphelenmeye başladım. kardeşim bir insan 20-30 yılda hiç mi değişmez hiç mi yaşlanmaz...
dünyanın en güzel gülen gözlerine, sesiyle insanı uyusturma yeteneğine sahip sıcacık sanatcı kişilik. aynı zamanda kimseler bilmese de nostalji furyasını ilk başlatan sanatçıdır kendisi..
Atv'de yayınlanan "Bir Şarkısın Sen" adlı şarkı yarışmasında yarışmacıları sunarken şarkılar, bestecileri ve söz yazarları hakkında az ama öz bilgiler veren; sunumunu esprili, samimi hikâyecikleriyle süsleyen yılların eskitemediği sağlam kişilik.
senelerdir kel olup olmadığı şehir efsanesine dönen sanatçı. hatta "bir insanın peruğu beyazlar mı?" diye geyikler bile dönüyordu. bu olaya son noktayı koyan ise izmir'in rüzgarı oldu.
anlamadığım şudur, erol evgin' in şöhretle tanıştığı yıllarda uzun saç modaydı. kellik pek te iftihar edilecek bir özellik değildi. o zaman için anlaşılabilir bir endişe. iyi de be adam on yıllar geçti, modalar değişti, anlayışlar dönüştü. dazlaklık utanmak bir yana aranır özellik oldu. fırça saçlı adamlar kafayı kazıtır oldular. erol evgin aynı demode peruğa berdevam. aklına anlaşılan pek getirmediği başka bir nokta, bunca yıl boyunca insanın hiç mi saçı dökülmez? daha seyrek bir peruk taksan dünya mı yıkılır? tanım kel kafalı, sırım peruklu şarkıcı.
peruklu olduğunu yıllardır saklamaya çalışan sanatçı. ilk 45'liğinde önü açılmış saçlı halini, ondan sonra oğlu murat evgin'in kelliğini saçını kazıtarak göze hoş hale getirmesini ve yıllardır değişmeyen saç modelini görünce kendisinin peruklu olduğuna kanaat getirdim. erol bey, artık kelliğinizi saklamaktan vazgeçin de ya saçınızı kazıtın, yada hügo suat * gibi saç ektirin.
duruşu vede kalitesinden yıllardır ödün vermeyen, mimar ve sanatcı kimliğini senelerdir taşımış, şarap tadında bir sanatçımızdır kendisi. hani yılların eskitemediği cümlesi tam da kendisi için söylenmiş. evet saçı peruktur fakat önemli olan onu yıllardır bize hissettirmemesidir. seviyorum kendisini lakin son programında partneri pınar altuğ olmasaymış sevmiyorum kendisini..*
anne karnında ilk konserine gittigim,tam 27 yıl sonra harbiye acıkhava konserine gidip dinlerken mest oldugum ,bir dönem kızlarının neden ona aşık oldugunu daha iyi anladıgım ,agzımı acık bırakan sesiyle ,sevgi pıtırcıgı mutluluk kelebegi seklinde evime dönmemi saglayan müthiş ses müthiş sanatçı..
her ne kadar 3 şarkı ile meşhur olmuş ve halen bunun ekmeğini yiyiyor olsa da kendisine duyulan sempatiyi ismini hatırlamadığım o sıbyancı karı ile birlikte program yaptıktan sonra yok etmiş müzisyen.
murat evgin in babasıdır. bir keresinde murat ı televizyonda bir programda görmüştüm. tabi o zaman erol evgin in peruk kullandığından bihaberim. neyse bizim murat şarkı söylemeye başladı. kendi kendime söylendim.
-ulan bi babasına bak birde buna.
-babasının sırma gibi saçları var. bu delikanlı bu yaşta kel kalmış. biraz babasına çekseydi daha iyi olurdu.