bir gün '' yazacak bir şey kalmadı '' diye düşündüğü ve hemen arkasından hayatına son verdiği rivayet edilen amerikalı gezgin ve edebiyatçı. betimlemeleri öyle canlıdır ki insanları, manzaraları ve cisimleri gözlerinizin önüne rahatlıkla getirebilirsiniz.
Artık yazacak bir şey kalmadığını anlayınca kendi hayatına son verdiği rivayet edilir.
Ama ruhu hala yaşıyor çünkü geriye başyapıtlar bıraktı.
Benimse son 20 senem herhangi bir anlam taşımıyor bile. Dünya üstünde vaktin geçmesini bekleyen küçük ve anlamsız bir noktayım. Ruhum tükendi gitti.
Ernest'in en sevdiğim romanı yaşlı adam ve Deniz di. romanını da okudum filmi uyarlandı onu da izledim gerçekten şaheserdi. Bir sonraki okumak istediğim eseri çanlar kimin için çalıyor olacak. Bakalım.
arkadaşlar size bir tüyo. hemingway'in kitaplarını mümkünse orijinal dilinden okuyun. keyifle okunan bir ingilizcesi var. büyük ihtimalle seveceksiniz. sonra da bana teşekkür edeceksiniz. evet. aynı yazarın eserlerinin türkçe çevirilerine bakmadım pek ama çeviri işini her yayınevi yapamıyor, bu da bir gerçek. daha geçen hafta çok "büyük" yayınevlerinden birinin bir çevirisinde bir skandal yakaladım. yazarın hiç söylemediği şeyi yazara söyletmişler. tam manasıyla skandal. çok dikkatli olmak lazım. iyi çevirilerimiz yok değil ama iyi olmayan az değil.
Edebiyatçılığı bir yana enteresan bir insandır. Aşırı çapkın, kadın düşkünüdür. ilk cinsel ilişkisini, yani insanın ilk cinsel deneyimini çok farlı görür. Avcılık, balıkçılık en büyük hobisidir. Gündelik Yaşamında rivayetlere göre çok hazır cevaplı, zeki bir insanmış. Yaşamayı, hazzı seven ve bunu yaşamın tek çekilir şekli kabul eden birisi.
Tam da buna uygun olarak En sonunda babasının yaptığı gibi av tüfeğiyle kendisini vurarak yaşamına son vermiştir. Ne diyor shakespeare, "şiddetle başlayan hazlar..." devamını biliyoruz.
çok neşeli ve bol sohbetli bar günleri geçirmiş, bol bol seyahat edip gözlemlerini eserlerine aktarmış, betimlemenin krallarından biri sayılan amerikalı değerli edebiyatçı.