gayet normal olan olaydır .
her ülke kendi tarihini öğretiyor gelecek nesillerine.
savaşlarda her milletten kişiler öldü
nasıl bizim kitaplarda ölenler bizdense şehit karşı taraftansa düşman deniliyor . onlar içinde kendi ölenleri şehit onları öldürenler düşman, katil !
hani hep diyorsunuz ya biz türkler üç kıtaya yayıldık , bazen de diyorsunuz kimse bizim topraklara göz dikemez falan da filan , aceba hiç düşünmediniz mi aceba üç kıtaya yayılırken karşımıza hiç mi devlet , insan çıkmadı ? hiç mi direnmedi o halklar ? kolay mı o kadar yayılmak ? elbette çok kan döküldü , her neyse tarih bize bizim padişah şöyleydi böyleydi diyecek halleri yok.
Türk düşmanlığı zannedildiği gibi sadece diaspora Ermenilerinde ve yaşlı kesimde kalmamıştır. Bugün Ermenistan Cumhuriyetinde yeni yetişen nesiller tam bir Türk düşmanı olarak yetiştirilmektedir.
Bilindiği gibi Ermeni tarihçilerin ve Avrupalı yardakçılarının düşünceleri iyice belirginleşmiştir. Buna göre; Ermeni katliamı ile Yahudi soykırımı aynı niteliktedir. Almanlar soykırımı tanıyarak cezalarını çekmişlerdir. Türkler de katliamı tanıyarak cezalarını ödeyeceklerdir. Hatta tarihi Ermeni vatanını da Ermenilere terk etmelidirler.
Bu husus Ermenistan Cumhuriyeti Eğitim ve ilim Bakanlığı Orta Öğretim 10. Sınıf Tarih Ders Kitabında anlatılan olaylarda açık bir şekilde anlatılmaktadır. Yani Ermeni çocukları Türk düşmanlığı ve soykırım fikirleri ile yetiştirilmektedir. Bugün Ermeni gençler dedelerinden kat kat daha fazla Türk düşmanlığına sahipler ve bu durum her nesilde daha da aşırı bir durum alacaktır. Bahsedilen kitapta "Ermeni Soykırımı" başlığı altında şu bilgiler verilmektedir.
" Ermeni Milletinin Sürgünü ve Yok edilmesi:
Birinci Dünya Savaşı Türk Devleti'ne topraklarında yaşayan Ermenilerle hesaplaşmaya imkân verdi. imparatorlukta yaşayan ve Türk milletinden olmayan Müslümanların Türkleştirilmesi, Hristiyanların ise yok edilmesi planlanmıştı. Haziran 1914'te Jön Türk Devleti Trakya'da ve Küçük Asya'da yaşayan 90 bin Yunanlının gönderilmesine başlamıştı.
Batı Ermenistan ve Küçük Asya'da Ermenilerin yaşadığı yerler de Jön Türklerin insanlık dışı siyasetine maruz kaldı. Bunun yaratıcıları Talat Paşa (içişleri Bakanı, 1917- 18de Başbakan), Enver Paşa (Savaş Bakanı), Cemal Paşa (Donanma Bakanı, Filistin Cephesi Komutanı), Bahattin Şakir Bey (Jön Türkler Partisinin Komite Üyesi), Nazım Bey (Jön Türkler Partisi'nin Merkez Komite Üyesi, Eğitim Bakanı), ve başkaları.
Jön Türkler, Ermenileri yok ederek Ermeni sorununu sona erdirmeyi düşünüyorlardı. Ermeniler ve Ermenistan.. Osmanlı Devleti'nin Pan-Türkizm programının hayata geçirilmesi yolunda bir sorundu. Bu yıllarda Pan-Türkizm Türkiye'nin esas maksadıydı. Onlar Büyük Turan Türk Devleti'ni kurmayı düşünüyorlardı. Jön Türkler, bu devletin içine bütün Türk dilli milletleri toplamayı, sınırlarını Konstantinapol' den Altay'a kadar uzatmayı arzuluyorlardı.
Ermenileri yok etmek için başka bir sebep de, imparatorluğun bütün ekonomik alanlarında Ermeni burjuvazisinin sağlam ve güçlü bir yere sahip olmasıydı. Yeni kurulan Türk burjuvazisine istenmeyen güçlü iktisadi rakipten kurtulmak gerekiyordu. Böylece Ermeni soykırımına başlamak için bütün siyasi ve iktisadi sebepler vardı.
Jön Türklerin ileri gelenleri, başlayan savaşın Büyük Britanya, Rusya, Fransa'nın işlerine karışmasına imkân vermeyeceğini hesaplamışlardı. Bu hususta, partinin gizli toplantılarından birinde Nazım Bey'in açıklaması kanıt idi: "Ben defalarca söyledim ve şimdi de tekrar ediyorum. Ermeni halkını tamamen yok etmek gerekir ki, ülkemizde hiçbir Ermeni kalmasın ve bu isim tamamen bütünüyle unutulsun. Şimdi savaş var. Böyle uygun zaman bir daha olmayacak. Bu devletlerin işe karışması ve dünya basınının şiddetle karşı koyması görülmeyecek.
1914 sonbaharında "Özel Teşkilat" kuruldu ve başkanlığı Bahattin Şakir Beye verildi. Bu teşkilata genellikle hapishanede yatmışlar, cezaevinden çıkmış caniler alınırdı. Ermenilerin kitlesel olarak yok edilmesi Özel Teşkilat birliğine emredildi. Birinci Dünya Savaşı yıllarında yalnızca Ermenilerin kitlesel toplu sürgünü, katledilmesinin yanı sıra diğer milletlerin; Asuriler'in, Yunanlılar'ın, Araplar'ın kırılması da bu özel teşkilata görev olarak verilmişti.
Türk Devleti'nin caniliği bu milletlerde vahamete yol açtı. Ermeni siyasetçileri de bu felaketi zamanında öngöremediler. Soykırım siyasetini yerine getirmek için Türk devleti, Ermenileri kendilerini savunma imkânından alıkoydu. Savaşın başında Osmanlı ordusuna 60 binden çok Ermeni çağrıldı. Onları 1915 baharından itibaren silahsızlandırıp cephe gerisine gönderdiler, işçi birliklerine kaydırdılar. Ermenilerle beraber Osmanlı ordusundaki Yunanlılar da silahsızlandırıldı, Silahsızlandırılan Ermenilere en ağır işler verilirdi; yolların, köprülerin, istihkâmların yapılması ve yüklerin taşınması gibi. Sonra Ermeni askerlerini ellişerli- yüzerli gruplar halinde, askerlerin ya da polislerin kontrolünde bulundukları yerden çıkarırlardı ve yok ederlerdi. Arceş şehrinde 3,000 Ermeni askerini kışlalarda hapsettiler, onları yiyeceksiz bıraktılar. Onlardan 100 tanesini çıkarıp kurşuna dizdikten sonra kalan askerler muhafızların üstüne hücum ettiler, silahlarını aldılar ve kurtuldular. Polisler aynı zamanda Ermeni ahalisinin elindeki az sayıdaki silah ve cephanenin büyük kısmını topluyordu..
Jön Türk Devleti'nin sonraki adımı parti liderlerinin, ruhani temsilcilerin ve özellikle Ermeni düşünen beyinlerinin hapsedilip yok edilmesiydi. Bu adımla, hükümet Ermenileri onları idare eden ve teşkilatlandıran güçlerden mahrum etmeyi istiyordu. Zeytun' da Nazaret Çavuş (Noraşharhıyan), Van'da ulusal hareketin ünlü lideri işhan (Nikoğos Boğosyan), Osmanlı milletvekillerinden Vramyan (Onnik Dercakyan) ve daha pek çoğu hapsedilip öldürüldü. Urfa şehrinde 1OO'den çok Ermeni hapsedildi, öldürüldü.
Çoğunlukla 18-45 yaşları arasındaki Ermeni erkeklerini sürgüne yolladılar ve yok ettiler. Ve jön Türk Devleti savunmasız kalan kadınların, çocukların ve yaşlıların sürgün edilmesine, katledilmesine başladı. Valilere bu konuda emirler veriliyordu.
1914 sonbaharı ve 1915 ilkbaharından itibaren Ermeni halkının zorla sürgün edilmesi ve katliamı başladı. Türk Devleti Ermenileri sürgüne tabi tuttu. Nehirler arası çöl arazisine. Sürgün süresince göç edenlerin malları talan ediliyordu. Onlara askerler, polisler ve Kürt caniler eşlik ediyordu. Güzel kızlar zorla Müslümanların haremlerine götürüldüler. Sürgün yerine, çok az bir kısmı varabiliyordu. Örneğin Harput'tan sürgün edilen 18.000 Ermeni'den Halep'e toplam 150 kişi ulaştı. Kalanları ya öldürüldü ya da açlıktan, susuzluktan, çeşitli hastalıklardan öldü; veya yolda kaçırıldılar.
1915 sonuna dek Batı Ermenistan'da ve Küçük Asya/da Ermenilerin yaşadığı yerler tamamıyla temizlendi. Katliamlardan hiçbir sosyal tabaka kaçamadı. 19141918 yıllarında Jön Türklerin Ermenilere karşı yürüttüğü siyaset soykırım olarak adlandırılır. Çünkü onların amacı Ermeni milletinin kökünü kazımaktı. Osmanlı imparatorluğu'nda yaşayan 3 milyona yakın Ermeni'den 1,5 milyonu ya öldürüldü; ya açlıktan, çeşitli hastalıklardan ve azap-eziyet ten öldü. Sağ kalanlarsa vatanı terk ettiler, sahip oldukları talan edildi veya dinleri değiştirildi."
Ermenistan tarih ders kitabının bu bölümünde Türklerin barbarlığından ve Ermenilere karşı soykırımından bahsedilirken bir sonraki "Savunma Savaşları" bölümünde, tehcir öncesi olaylar anlatılarak Ermenilerin Doğu Anadolu'da nasıl teşkilatlanarak Ruslarla birlikte kahramanca savaştıkları anlatılmakta ve bir kronolojik terslikle bir önceki bölümde anlatılanlar adeta unutulmaktadır.
Yeni kuşaklara tarihin bu şekilde tek taraflı olarak doğruluğu kesin olmayan bilgilerle ve komşu milletlere düşmanlıkla anlatılması devletler arasındaki ilişkilerin de yönünü belirlemektedir. Ayrıca bu durum Birleşmiş Milletler kararlarına da aykırıdır. Resmen Türk düşmanlığı yapılmakta ve yeni nesiller gerçek birer Türk düşmanı olarak yetiştirilmektedir.
Görüldüğü gibi Türkiye Ermenilerinin dışında kalan Ermeni toplumu yaşamlarının her safhasında Türk düşmanı olarak yetiştirilmektedir. Bu belirgin düşmanlığın ülkemize faturası giderek ağırlaşmaktadır. Devletçe planlı olarak karşı tedbirlerin alınması zamanı gelip geçmektedir.