ermenistan maçında pankart açmak

entry1 galeri0
    2.
  1. bir çok duyguyu bir arada yaşamanıza sebep olabilir.

    başımdan geçen bir olayı paylaşmak isterim sizinle.

    yıl 2008, kisakollu lise 2de okuyan bir ergenus. o sıralar bir çok maça gitmekteyim, enerji fazlasını atmak gerek, malum herkesin enerji boşalımları farklı olur.

    efendim o sıralarda hangi şampiyona içindi hatırlamıyorum ama, türkiye ümit milli takımı ve ermenistan ümit milli takımı aynı gruptaydılar. grup karşılaşmalarında ilk ermenistan maçını erivan'da oynamıştık. o maç esnasında kocaman bir ''killer turks'' ( katil türkler )pankartı ermeniler tarafından maç boyu açık tutuldu, ve bir güvenlik görevlisi de hooap şivanyan, lan olum hristofyan indirin olum şu pankartı ayıp amınakoyim demedi.

    bu maçtan bir kaç hafta sonra, ermeni milli takımı rövanş maçı için türkiye'ye geldiler. ben ve arkadaşım bu maçı günler öncesinden beklemeye başlamıştık bile. müsabaka ali sami yen stadyumu'nda oynanacaktı. efendim maç günü geldi çattı, biz bu maça gidecektik ama içten içe bir kıpraşma ve milli coşkunun varlığıyla da yerimizde duramıyorduk. sonunda bu coşku bize gerekeni yaptırdı, 35 e 50 lik sapsarı bir kaç karton ve koyu keçeli bir kalem aldık. lise ingilizcemizle, spontane olarak yazmaya başladık kartonlara. varan biiirrr '' Genocide is an armenian lie '', varan ikiii '' karabağ is a tukish land '', varan üüüçç (bu pankartı benden iki yaş küçük ortaokullu kardeşim kaldırdı, evet ortaokullu ) '' baby killers, we will never forget hocalı ''.. evet sanki yazdıkça level atlıyordu ingilizcemiz. bir kaç karton daha yazsak advanced olacağız. *

    bu kartonları koltuğumuzun altına almamızla 92ş ateştuğla mecidiyeköy otobüsüne atlamamız bir oldu. stada vardık, 5 lira olan kapalı üst tribün biletlerimizi aldık. stad girişindeki olay bizi daha bir heyecanlandırdı, misyonumuza daha bir inanmıştık; bir tane güvenlik görevlisi de -ulen bebeler ne bu koltuğunuzun altında ki kartonlar demedi. biz sanki zombilerin arasından sıyrılıp geçen walking dead karakterleri gibi tribüne çıkan merdivenlere doğru süzüldük..

    istiklal marşının okunmasıyla ve maçın başlamasıyla birlikte biz üç kafadar aynı anda kartonları kaldırdık. bir yandan zıplıyoruz, bir yandan da kartonların iyi göründüğünden emin olma çabası içindeyiz. bu şekilde yaklaşık bir 5 dakika, bizim için ermenilere kooy türkiye kooy, türkiye kooy moodunda tripten tribe atlıyoruz.

    hazin sonun gelmesi çok sürmedi, bu 5 dakikadan sonra bulunduğumuz tribünün altında telsizli, joplu polisler birikmeye başladı. bir yandan bir birleriyle konuşuyor, bir yandan da o lanet telsizlerinin antenleriyle bizim bulunduğumuz alanı işaret ediyorlardı. dakikalar sonra lacivert elbiseli, beyaz baretli polis yoğunluğu baya bir arttı. o dakikadan sonra milli coşkunluğumuz ile yusuflama eğrimiz eşitlenmeye başladı. tırsma düzeyinin, coşkunluğu geçtiği o anda da pankartları yavaşça dürüp olduğumuz yere bıraktık ve götün götün, ama aynı zamanda omuz omuza tribünün içlerine doğru kaykılmaya başladık. içten içe yırttığımızı düşünüyor, maçın keyfini çıkarmaya çalışıyorduk. işte tam bu anda, dizlerinin üzerine çökmüş tribünü dikizleyen bir aynasız abimiz önümüzde belirdi. işaret parmağıyla üçümüze yönelip tek tek, sen sen ve sen gelin bakim benimle dedi. o anla beraber tırsma eğrimiz adrenalinin de katkısıyla peak yaptı ve üçümüzü de coşkun bir panik hali kapladı. çocukluk arkadaşım,- abi ne olur babama söylemeyin, falla pillaa kalbi var adamın diye haykırıyor ben ise- ne var abi yaooo, karabağ türklerin değil mi abi yaoo !sen söyle yaoo diye yanımda ki 2 metrelik himen polisin pazusuyla tartışıyordum. himen ise bana dönmeden, lan oğlum size mi düştü lan, amir gördü olum ! ermenistan futbol federasyon başkanı gördü oğlum diye bize korku pompalıyordu.

    çok geçmeden stadın arkasında bulunan çevik kuvvet otolarının bulunduğu alana bizi götürdüler. oraya ulaştığımızda ise yaşadığımız korku ve panik yerini tamamen şaşkınlığa bıraktı. orada toplanmış bir sürü polis bizi görür görmez, vaay aslanlar kaplanlar ! diye bize sarılmaya başladılar, ne olduğunu dahi anlayamayan biz donakalmıştık resmen. bırakın kimliklerimizi almayı üstümüzü bile aramayan bu güzel polis abiler o gün bizi çay ve bisküviyle şişmiş bir göbek ve sıvazlanmaktan çürümüş omuzlarla uğurladılar. şüphesiz türkiye'nin en iyi polisleri o polislerdi.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük