her fırsatta batılı güçler tarafından kullanılmış olan ermeni ve rumlar çeşitli kışkırtmalarla osmanlı imparatorluğuna isyan etmişlerdir. ve bu isyanlarda bugün kısmen de olsa başarılı olmuşlardır. kısmen diyorum çünkü atatürk ve silah arkadaşları türk halkıyla beraber başarılarına gölge düşürmüştür. ve bugün bu yüzden bu halklar atatürk'ten nefret etmektedir.
peki ya şeriatçılar?
onlar için durum daha karmaşık.
sebep 1- halifeliği kaldırması: bu sebebi açıklayalım. öncelikle belirtmeliyiz ve kabul etmeliyiz ki kılıç zoruyla ele geçirilen bir halifelik olamaz. ikinci olarak hiç bir zaman halifelik müslümanlrı birleştirici bir unsur olmamıştır. örneğin tarihte emevilerin ayrı fatımilerin ayrı abbasilerin ayrı halifeleri olmuştur. ve halife olan herkes müslüman camia üzerinde dini otorite kurarak gücünü arttırma yoluna gitmiştir. nasıl ki avrupa'da papa bütün avrupa'yı kontrol altına almışsa ve krallar otoritelerini güçlendirmek için ondan izin istiyorsa aynısı da halifelik için geçerli hale gelmiştir.
bir diğer görüşte halifeliğin hz. peygamber'i ifade ettiği iddasıdır. hz. peygamber'i bir kişi değil bütün ümmeti ifade eder. çünkü onun getirdiği ve yaydığı dine inanan herkes onun yolundan gitmeyi kendine görev bilmiş demektir. bu yüzden tek bir kişinin bir dinin peygamberini ifade etmesi mümkün değildir. ayrıyetten halifelik gibi bir kurumun olduğu ülkede eşitlikten de söz edilemez. halife müslümandır ve bu ülkedeki müslüman olmayanları temsil edemeyeceği anlamına gelir. ve ülkede herşey din üzerine kurulu olacağından din simsarları her yeri saracaktır. örneğin sübhaneke suresi yani namazda okunan ilk dua bu konudan açıkca bash eder.
sebep 2- saltanatı kaldırması: bu sebepte konuşmaya dahi gerek yoktur. çünkü saltanat bir kişinin ülkeyi yönetme hakkıdır. bu ne dinde ne de insanlıkta vardır. ayrıyetten son padişah vahdettin 1918 yılında the daily mail gazetesine verdiği demeçte " dedem abdülaziz'in kırım savaşı'ndan beri ingiliz sevgisini ben de yüreğimde taşımaktayım. ingilizlerle harika ilişkiler kuracağım."
diyebilecek kadar haindir. bunla da kalmayıp ingiliz severleri cemiyetiyle yakın ilişkiler kurmuş bu ilişkiler de rahip frew ve sait molla'nın mektuplarına yansımıştır. kendisi ülkeden sürüldükten sonra abd başkanına mektup yazıp türkiye'yi ele geçirmek için yardım istemiş ve şöyle söylemiştir. "türkiye'deki mevcut durum batılı gelişmiş ülkelerin de güvenliğini tehdit etmektedir."
ve aynı zamanda mektup şöyle bitmektedir "amerika birleşik devletleri başkanının sağlığını yüce hak'tan niyaz ederim."
aynı kişi ingilizlere sığınmış ve ingilizlerce malta'ya kaçırılmış üstüne bir de halife ilan edilmiş ancak daha sonra bu da birinci dünya savaşı'ndan önce olduğu gibi işe yaramamış ve vahdettin kullanılmış bir mendil olarak bir köşeye atılmıştır.
sebep 3- amerika'nın yeşil kuşak projesi: evet bu proje bilinmez. ancak bu proje türkiye'yi şeriata geçirmeyi amaçlar. ve bir çok ülkede buna benzer doktrinler uygulanır. örneğin düşük yoğunluklu demokrasi veya dolaylı saldırı doktrinleri gibi.
bakınız: yıl 1950 ve abd dış işleri bakanı j.f dulles şu sözleri söylüyor:
"din ile siyaset birbirinden ayrılamaz küresel sorunları halletme hususunda seçtiğimiz görüş din görüşüdür."
yani abd açıkca küresel sorunları dini kullanarak çıkarlarına göre yöneticeğinden bash etmektedir. bununla da kalınmayıp 1995 yılında türkiye'ye gelen eski cıa ortadoğu masası şefi graham fuller türkiye'yi şeriata geçmeye teşvik etmiş ve kendisi de abd'ye döndükten sonrasında fetullah gülen'i ılımlı islam politikasının lideri seçmiştir.
ılımlı islam denen uydurma islam dışı zırvalar tamamıyle abd'nin islam coğrafyasını ele geçirmek için uydurduğu bir doktrindir.
bakın fetullah gülen ne diyor : "kur'an ayetleri yerine göre yumuşatılabilir." işte ılımlı islam budur. ve islamiyet'te kur'an ayetini yumuşatma veya sertleştirme gibi bir durumun olamayacağını herkez bilir. yeşil kuşak projesi 1950 yılında başlamıştır. ve irtica günden güne ilerlemiş ancak bununla beraber halka batı hayranlığı da aşılanmıştır.
bakın christopher simpson ortadoğu ile alakalı yazdığı pek çok kitapta türkiye için " batılı güçlerin çeşitli sosyal deneyler yaptığı bir labaratuvar" olarak bash eder. ve aynı kişi atatürk'ü hainlikle suçlar sözde ermeni soykırımını tanır ve şeriata geçilmesinin önemine vurgu yapar. noam chomsky ise "ortadoğu ve ünievrsite" kitabında abd'nin bütün hegomanyası altında tuttuğu ülkelerde toplumsal egemenlik kurduğunu yazmaktadır.
ve ilginçtir amerika birleşik devletleri de atatürk'ten nefret etmektedir. bugün tüm kaynakalrını abd'den alan cemaat tarzı yapılanmalarla türkiye'nin sosyolojik bağlamdaki zihniyeti değiştirilmektedir. bugünkü dersim söylentileri de bundandır.
okuyan herkese teşekkürlerimi sunarım tabii saygı duymaları koşullarıyla.