doğaldır (bkz: ermeniler beni seviyomuki?) .bu konu hakkında yorum yaparken system of a down dediğimiz grubun konserlerinde köpekler ve türkler giremez yazıları olduğunu unutmayalım.
tam entryi okurken tv.de bir reklam arası şöyle bir şey geçti; "insan hakları beyannamesi;
madde-1)Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler, birbirlerine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar."
kişisel görüşüm. bir insanı sevmek veya sevmemek için tanımak gerekir. insanları herhangi bir nedenle gruplara ayırıp, grubun tümüne karşı negatif bir önyargı sahibi olmak ise faşizmdir.
şimdi her zaman dediğim gibi faşizm ezilmişlikten doğarsa ermeniler nasıl bir şekilde biz türkleri ezdi?
hayatında kaç ermeni tanıdın? kaçıyla sohbet ettin? istatistiksel bir çıkarım yapabilmek için elindeki veri nedir? system of a down bir ermeni grubuysa ismail türüt de bir türk şarkıcısı, e şimdi türüt beni mi temsil ediyor?
kürtleri sevmem diyen bile bir nebze daha mantıklıdır, hiç olmazsa birkaç kürtle karşılaşmıştır hayatında.
bir dönem odessa üniversitesinde bulunanların üzerinden atamadıkları duygu.
''ulan bu işte bir gariplik var'' diyosun.
ukrayna'dan kovulmak isteniyorsun.
ama seni kovanlar ukraynalılar değil.
ermenilerin yaptıkları herşeye sessiz kalma konusunda kimse ukraynalıların eline su dökemeyeceğide bir gerçek.
önce taciz ve tehditler başlar.
gurbettesin diye derdini kimseyede anlatamazsın.
çaresiz ermenilerle uzlaşmak istersin.
ama fayda etmez. ''git burdan'' diye tutturmuşlardır bir kere.
eeee? sonra ne olur?
herkesin ortasında tekme-yumruk dayak yersin.
herkes, 9 tane ermeninin 1 türkü linç edişini izler.
kimse tepki vermez. kimse umursamaz.
memleketine dönen türk gencininde bu olay aklına sürekli gelir ve ermenileri sevemez.
ne kadar zorlasada sevemez.
ermeniyi sevmemek ile ermenileri sevememek arasında nasıl bir fark olduğunu merak ettiren nefrettir, şovenizmdir, ırkçılıktır. önerme sıçtım rahatladım tadındaki bu söylem olsa olsa ırkçılığını meşrulaştırmak için gözüne uyku girmeyen bünye serzenişidir. yazıktır, acınılasıdır.
ara güler ermeni kökenli türk vatandaşıdır, bilmeyen pek yoktur sanırım. nezih tavlaş'ın kaleme aldığı foto muhabiri ara güler kitabından küçük bir kısım geldi aklıma başlığı görünce. ara güler'in kendi sözleridir:
"Paris'te Montparnasse'ta bir kahvede oturuyordum, bir saat sonra lonesco ile randevum var. vakit dolduruyordum. önümde adamın biri gazeteyi çift sayfa açmış, okuyor. yapacak iş yok, uzaktan okunabilen iri harfleri okumaya çalışıyorum. falan filan derken, gazetenin sağ sayfasında bir başlık gözüme çarptı adamın ense kökünden. şimdi tam anımsayamıyorum, 'village bossure' ya da 'village de bossure' gibi bir şey. önce pek bir anlam veremedim, sonra birden uyandım. evet 'köyün kamburu', kemal tahir'in romanının adı. meraklandım; bir fransız 'köyün kamburu' diye bir roman mı yazmıştı, yazı mı yazmıştı? ayağa kalkıp iyice baktım gazeteye. başlığın altında yazarın adı yazılıydı: kemal tahir 'köyün kamburu' fransızcaya çevrilmiş, tefrika ediliyordu. gurur duydum. işte okuyun, fransızlar, bu da türk romanı! tabii insan oralarda olunca, biraz daha milliyetçi oluyor, özellikle de fransa'da, sımarıklığın dünyasında"
evet ara güler bir ermenidir ve türk vatandaşıdır. istanbulda doğmuştur, büyümüştür. chp'lidir ailesi örneğin. bu ülkenin gazetelerinde çalışmıştır. türk fotoğrafçı olarak anılır tüm dünyada.
bu arada artin penik'de ermeni kökenli türk vatandaşıydı unutmayalım.
genellemeler yapmadan biraz sağlıklı düşünmek, oyuna gelmemek lazım...
niye seveyim ki zaten. beni yapmadığım bir soykırımla suçlayan adamın neresini seveyim. soykırım soykırım diyorlar ama kendi yaptıkları soykırımları niye dünya bilmiyor ya da bilmemezlikten geliyorlar. arkalarında amerika gibi şımarık devletlerin desteklerini aldıkları için bugün bize soykırım yaptınız deme cüretini gösterebiliyorlar.