erkeğin ön planda olduğu bir toplumda kadın olmak

entry14 galeri0
    1.
  1. bir erkek olarak gıpta ettiğim, kısıl kısıl kıskandığım kadın olmak'lıktır. bok mu var sanki ön planda olacaK? geri planda yerini sağlamlaştır, kadın olarak detaycı düşünme yeteneğini kullan dünyayı yönet be! üstüne üstlük sürekli mağdur pozisyonunda konumlandırılmanın avantajlarını yaşa sonuna kadar, yönet, yönet, yönet be kadın! biz ön planda olduk diye götümüzü zinde güçler sikip zevkten çatlatmıyor ya bizi? en çok halı saha maçı yapıp bağrınabiliyoruz. buna mı özeniliyor anlamıyorum ki!
    4 ...
  2. 2.
  3. Kadın mı ön planda olsun bu saatden sonra. Garip başlık. Dünyada erkeğin önde olmadığı toplumlar var mı ki.
    sanki almanyada kadın öndeymişte bir tek türkiyede erkek öndeymiş. Bunu anlamak zor mu?
    aslında ne kadar tersi söylensede kadn ve erkek eşit değildir. olamaz. xx eşit değildir xy biyoloj,k olarakta böyle, biyokimyasal olarakta.
    2 ...
  4. 3.
  5. (bkz: 00 00 dan sonra sözlükte bulunan bayan yazar)

    açıklamak, anlatmak ister gönül ama bu saatten sonra caiz değil. bu bakınız bile özetler her şeyi aslında.
    2 ...
  6. 4.
  7. 5.
  8. arkada, uzakta durmaktır. sırf varolan düzeni bozmamak için, anne olduğun için arkada durmaktır. ama pasif biçimde beklemek değildir asla. derinden yön vermektir ön saflara. aslında her erkek bu gerçeği bilir. yüksek sesle itiraf etmese, dile getirmese de bilir. arkada olanın verdiği güçle belirler bütün hayat stratejisini. kimisi ise bu görüntü yanılgısını gerçek sanıp, savaş açar mevcut yapıya. yer değiştirme isteğini dillendirir. kadının o zaman daha mutlu olacağını sanır. bilmez kadının mutsuzluğunun arkada görünmek dışında gerekçelere bağlı olduğunu. kadın arkada göründüğü için değil, arkada unutulduğu için mutsuzdur. erkek eliyle ön saflara itildiği için mutsuzdur. kısacası kadın kendi olma şansı verilmediği, görülmediği için mutsuzdur.
    0 ...
  9. 6.
  10. her kuşu "besledik" bir leylek kaldı.
    1 ...
  11. 7.
  12. arkası önü mü kalmış artık, topu topu iki cinsiz zaten, hayat şartları da değişti, önde olmak nereden baktığına bağlı.
    1 ...
  13. 8.
  14. zordur,güçtür kısaca koca bir göt ister diyeceğim ama erkek yazarlar yine yanlış anlayıp atlayacak bu bile kadınların içinde bulunduğu zor durumu tanımlamaya canlı örnek olarak yeter.
    2 ...
  15. 9.
  16. 10.
  17. erkek egemen bir toplumda, her zaman çok zor ve meşakkatlidir kadın olmak...

    asl olan! toplumlarda çok daha iyi gelişme, ilerleme için en uygun olanı kadın ve erkeğin yanyana olmasıdır.

    eski çağlardan beri kadınlık, Cahiliye döneminde cinsiyetinden dolayı diri diri gömülüp; onursuzluk olarak görülüyordu. Bunu çinlilerde de görebiliriz. Yeni doğan çocuk erkekse pahalı kumaşlara kız ise bez parçalarına sarılırdı..

    Atatürkün söylediği gibi:"Dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir. Allah'ın emrettiği şey, erkek ve kadının beraber olarak ilim ve bilgiyi kazanmasıdır"

    Tarihtede okuduğumuz üzere kadın hakan'ın yanında yer alıyordu...Eşit haklara sahipti. Söz hakkı var idi. Eski türk devletlerinde savaşta kadınların düşman eline geçmesi büyük bir utanç sayılırdı.

    Kurtuluş dönemine bakarsak savaşa giden erkekleri bekleyerek çocuklarının başında hem baba hem anne görevi yapmışlardır.

    Ulu önder Atatürk: "Bu millet esas terbiyesini aileden almaktadır. Türk milleti öyle analara sahiptir ki her bir devrin büyük adamlarını bu analar yetiştirmiştir. Türk kadını daha büyük nesiller yetiştirmeye kabiliyetlidir" sözündede türk annelerinin ne kadar önemli bir yer olduğunu belirtmiştir. Medeni haklardan sonra siyasi haklarda verilmiştir bizlere.

    Kadınlar çocukluk yıllarından itibaren erkek çocuklarına göre farklı yetiştirilirler. En çağdaş ailelerden en bağnaz ailelere kadar Asya, Avrupa, Amerika dahil dünyanın birçok yerinde kızlara nezaket, edep-adabın yanı sıra toplumda davranışlarını düzenleyen kurallar öğretilirken aynı zamanda hayatını kısıtlayan bir çok kuralda öğretilir; az yemekten az konuşmaya kadar...Örneğin nasıl oturması gerektiği, iki-üç yaşından itibaren şekillendirilir, aynı yaştaki erkek çocukları özgürce oturup dolaşırken...

    Kızlar yetiştirildikleri ailenin kültürünü yansıtır, ya da öyle inanılır, ve anneleri tarafından nakıs gibi işlenir ilmek ilmek...

    Kızlarına dışarı çıkıp dolaşma izni ya da arkadaş partilerine katılma sansı hiç verilmez, ancak erkek çocuğun nereye gittiği bile sorulmaz, aynı kültürde yetişen gençler, kız kardeşlerine arkadaş toplantılarını çok görürken, kendileri aynı toplumdan kızlarla arkadaş olmak isterler, teklifleri kabul edilmeyince takdir etmeleri gerekirken, "kadınlar, ne ister" gibi sorularla meşgul olup giderler. Oysa çok acıktır; sonuç önce insan ilişkilerine önem vermek gerekir, karsımızda kimi görmek istiyorsak, kendimizde öyle olmalıyız, toplumda kızlar nasıl sorumluluk sahibi yetiştiriliyorsa erkeklerinde ayni sorumlulukta yetiştirilmesi gerekir.

    Toplumda her insanın sorumluluğu vardır, beklentiye girmeden önce sorumlulukları yerine getirmek gerekir, öğrenciler için tek sorumluluk dersleridir, aslında, aynı zamanda sosyal ilişkileri de olabilir, çünkü üniversitelerin bir amacı da gençlerin tanışıp kaynaşmalarını sağlamaktır. Ancak ikili ilişkiler kurmak, hep öğrenciler için gereksiz görülür... "nasıl kızlar için gerekli değil ve hoş görülmüyorsa" hem de tanımak, arkadaş olmak için aynı ortamlarda bulunmak, fikir alışverişleri yapmak, aynı zevkleri ve kültürü paylaşmak ve ailelerini tanımak yeterlidir. Bütün bu saydığımız değerler nasıl kızlar için yeterli görüldüyse aynı şey erkekler için de geçerlidir.

    Aynı toplumun bireylerini farklı yetiştiren aileler, mutsuz evlilik ve arkadaşlıkların en büyük sebebidir, çünkü kızlarına haksızlık yaparlar, aslında haksizliği erkeklere yaparlar, "çünkü erkek çocuklarını başıboş ve sorumsuz yetiştirirler." Bazı inanışlara göre, erkekler, "evlenmeden önce ne kadar cok gezer eğlenirse, evlenince ailesine o kadar bağlı olur" denir. Çünkü artık gözü dışarıyı görmez, oysa izlenimler tam tersini gösteriyor; "ne kadar çok kız arkadaşı olursa o kadar çok mutsuz oluyorlar," çünkü çok kıyaslama yapıyorlar, kızlar da daha önce fazla gezmedikleri için eşlerine daha bağlı ancak, eşlerinden çok şey bekliyorlar. Demek ki, denge için iki tarafın da ayni fedakarlık ve özveriyi göstermesi gerekiyor.

    ikili ilişkiler, ortaklıklarda olduğu gibi sermaye ve kar oranının doğru orantılı artısı gibidir, sermayedeki payı az olan tarafın karıda azdır. Verimli olan sağlıklı evliliklerde en güzeli eşit sermaye, eşit kar ve sorumluluklardır.

    Yıllardır her ideolojiden insanların dile getirdikleri en önemli unsur, "hakların eşitliğidir".

    bu nedenle; erkek egemen toplum olarak, artık kadınları hep geri plana itme hamlelerini bir kenara bırakıp yanyana yürümeyi sağlamayA çalışalım.

    "insanin hak ettiği en iyi insan, kendisi gibi olandır."
    *
    3 ...
  18. 11.
  19. ataerkil sistemin gayet dogal getirisi olarak çok zordur.
    bunların içine cinsel psikolojik ekonomik fiziksel şiddet kadının sırtında bir yük olarak duracaktır.
    cinsel istismar olarak her kadın en az bir kere hayatı boyunca taciz edilmiştir.onun dışında toplumun kadına yapıştırdığı cinsiyetçi yaklaşımla birlikte cinsel kimlik rolleri; kadının evde sürekli ev işi yapması; mühendis doktor gibi mesleklerde olan kadınlar yerine daha çok öğretmen kadınların sanki gerçek mesleklerini yapıyormuş gibi dayatılması bunların getirisidir.
    fiziksel şiddet olaraksa ev içi emeği yeterince sömürülmüş ve sömürülecek olan kadının kendinden fiziksel açıdan daha güçlü olan bir erkek tarafından şiddet görmesidir.
    kadın olmak ataerkil toplumlarda çok zordur ve ne yazık ki; oy kullanma hakkını bile çok sonra almış bir cinsiyet için daha çok fazla hak talebi ve yol kat etmek gerekir.
    0 ...
  20. 12.
  21. gurur duyduğum olaydır. en nihayetinde başarılı her erkğin arkasında bir kadın bulunmaktadır...
    0 ...
  22. 13.
  23. 14.
© 2025 uludağ sözlük