Gece uyuyamayıp aylarca her sabah bir eksiklikle uyandığınızda düşünmeye başlıyorsunuz. Gecelerinizin bok olduğu yetmezmiş gibi, gündüzleriniz de bok olur. işte o günlerden birisinde bir sabah uyanınca ben onsuz yaşamak istemiyorum bundan sonra dediğinizde kararı çoktan vermiş oluyorsunuz.
erkek hiç bir zaman böyle bir karar vermez, flört ederken farkında bile olmadan bir bakmış ki bu sürecin içinde buluverir kendini ben ne yaptım dediği anda da iş işten geçmiştir zaten.
erkeklerde çoğunlukla (bkz: çocuk sahibi olmak istenilen anlar)a tekabül eder ki haklıdırlar.
bunun dışından pek bir eğlencesi yok. bunu kadınlardan daha iyi algıladıkları için tebrik etmek gerekir çoğunu. kadınlar çünkü sevdiklerine inandıkları an beraber oldukları adamı evliliğe ikna etmek için çabalar. çocuk akıllarına bile gelmez. ne ironi ama.
ilk aşık olduğu andır. kısa sürelidir. sonradan yavaş yavaş bu etki geçer.
bunun bir de istediğini evlenmeden alamayan erkek modeli vardır. bu yüzden evlenmeyi isteyebilir.
üniversite bitirilir, işe girilir, askere gidilir (kısa dönem ya da asteğmen ya da er işte her ne b..sa) sonra askerden dönülür tekrar iş başı yapılır, aradan 6 ay geçmez er kişisi yuva kurmanın zamanı geldiğini düşünür, ve annesinden kendisine uygun birini bulmasını ister. babaannesinden de isteyebilir.
sonra evlenir, ve hayatın ne kadar ibne olduğunu anlar. pişman olur.
ansızın gelen andır. hayatta her şey monotonlaştıktan sonra, çareyi evlenmekte bulur erkekler. önce evlenecek birini ararlar, sonra kendilerince bir hesap yaparlar ve kararından ya cayarlar yada bu yolda emin adımlarla ilerleyip çoluk çocuğa karışırlar.
Yalnız yaşamamak ölmemek için bir oğlunun karısının olmasını istediği andır. bir de çok severse erkek bir kadını o zaman bu anı beklemeden nikahı basar.