davranış olarak genelde rol yaptığı aşk ilişkilerinde de gerçekten sevdiğinde de aynıdır. dışardan aynıdır. içlerinde dışa vuramadıkları yada vurmak istemedikleri farklı
bir duygu vardır. kadın çoğu zaman bu durumdan çekinir. gerçek mi yoksa yalan mı tam olarak anlayamaz. kendisini korumaya alır ve her an kötü bir durumla karşılaşacakmış
gibi hazırlıklı olur. ilişki süresince kafasında bu düşüncelerle dolaşan ve sürekli tetikte olan bi kadın ilişkinin ayrılıkla sonlanması durumunda tabiki güçlü kalır.
çünkü o bunu kafasında her an tasarlamış ve daha olay gerçekleşmeden üzüntüsünü yaşamıştır.
erkek daha zor sever. kolay hoşlanır ama zor sever. çoğu zaman kelimelere dökemez belki ama sevdiğinde bir kadından daha deli sever. her an arayıp sesini duymak ister.
Erkeğin aşkı uzun sürer, kadın kolaylıkla gidebilir ve unutabilirken erkeğin bazı şeyleri unutması baya zaman alır. Bu sebeplede genellikle uzun ilişkide kadınlar ayrılır.
Erkek her zaman güçlü durmaya çalışır, çok fazla belli etmemeye fakat içlerinde cinsel faaliyetlerin daha ötesinde bir tutku yatar aşka dair.
Saygı duyar, Ona dokunmak bile ikinci etaba geçebilir çünkü ona dokununca onu kırmaktan korkar, seviştiğinde hareketlerine dikkat eder bir şey yapıp kadınlık gururunu kırarım diye.
Çok düşünür, üzüldüğü şeyler anlık olmadığından kadın bunu yanlış anlar.
Erkek gerçekten severse belki bunu sadece o erkek bilir.
Gösteriş yapmaz, sakınır,kollar.
....
Eğer aksini idda eden birileri varsa, gerçek aşkı görmemiş/yaşamamış kişilerdir.
eğer gerçekten seviyorsa, salt hormonlarıyla değil tüm ruhuyla yaşıyorsa kesinlikle kadınlardan çok çok daha derin yaşanan aşktır. erkeğin vefasız, sadakatsiz, aşktan anlamıyormuş gibi ön yargılarla dolu genellemelere maruz kalması bunun cidden nadir görülmesinden kaynaklanıyor. çoğu erkek cinsel arzuyu, hoşlandığı kadına ulaşabilme isteğini, sahip olma güdüsünü kadının duymak ve görmek istediği şekle dönüştürüyor bilinçli ya da bilinçsiz. aşklar kurgulanıyor böylece. içinde cinsellik olsun ya da olmasın bir süre sonra dönüşüm gerçekleşiyor, kurgunun orasından burasından fire veriliyor ve sonuç aşk bitti. bok bitti hiç olmadı ki.
her neyse evet erkek aşık olduysa dibine, sonuna, allahına kadar oluyor kadınlar ise bu konuda çok daha kontrollü sanırım bu da korunma güdüsünden kaynaklı. kuyruğu hep dik tutma kaygısı var çünkü kadının, hep tetikte olmalı doğası bu. o yüzden cidden dolu dolu yaşanmış aşkların sonunda kadınlar yıkıntılardan güç alıp doğrulurken, erkekler orada gömülüp kalmayı istiyor. çünkü gidecek başka yerleri yok, öylesine dünyayı boş vermiş ki aşkını yaşadığı o süreçte, ayağının altından halının çekilmesi gibi birden tepetaklak oluyor.
bir kadının sevdiği gibi sevemez yüreğinin sevgi kodu azdır kadın erkekden bariz biçimde üstündür.
hiç çinsiyet ayrımcılı değil... gensel gerçekler kadın geninde yüreğindeki sevgi kodunda fazlalık vardır (bkz: anne)
Amacı eğlenmek olmayan bir erkek, öyle sahiplenir ki sevdiğini... Onunla ciddi düşünür ve ona manita gözüyle değil "eş" gözüyle bakar. Aşık olmak en son olacak şeydir. Aşık olduğunda da canıyla başıyla her şeyiyle bağlanır kıza. Onu aldatmaz. Ona sadık kalır. Her zaman her koşulda onu baş tacı yapar.
