kadınlar erkeklerini daima güçlü görmek ister. benim prensim/süpermanım sensin lafı da burdan gelir. Ama daima bilirsin o erkeğin içinde hiç büyümeyen bir çocuk olduğunu.
Göz yaşlarını senden saklamaya çalıştığında, kaçamak bakışlar atmaya başladığında görürsün o çocuğun hala şevkate ihtiyacı olduğunu.
sessiz sedasız yanaklarına süzülen o iki damla göz yaşına asla dayanılmaz.
önce gözler buğulanır,
aslında içindeki fırtınadan arda kalanlardır...
sonra devam eder, durduramaz
önce bir damla ile başlar, sonra bir diğer bir diğeri daha,
yanaklardan süzülür eğer utanmıyorsa ağlamaktan
bakışlar kaçar...ufka doğru bakmaktan vazgeçer eğer başını erkek
mendil bile kullanmaz, fark ettirmemek için ağlayışını
kimi erkeklere çok yakışır ağlamak. çünkü ağlamak duygu yoğunluğunun göz pınarlarına yapmış olduğu baskıdır; boşalmadır.
ağlayışım insansızdır benim
bu yüzden yakışır
elbettesiz gidenlerim olduğu için
eksiksiz kalırım orda
gün yüzlü çocukların arkadaşı
dostluğuna katar beni
dudağımdaki beni görmeye yaklaşanların
tanıdığı 'ben' değilimdir. (bkz: halil sürücü)
ufak tefek herseye aglamadigi sürece dünyanin en dogal seyidir. ve gercekten erkeklerin agladigini görmek insanin icini acitir. bir cok erkek aglamanin zayif bir hareket oldugunu düsünmesi cok sacma, cünkü aglamasini bilmeyen gülmesini de bilemez. aglayabilen erkek duygulariyla denge icinde olan erkektir ve bu bir erkegi daha da erkeksi kilabilir.
dalga geçmek için bir unsur olmayacak durumdur. her insan ağlar. erkekler insan değil mi? evet. o zaman erkek ağlayamaz mı? ağlar. erkek ağlayınca top mu olmakta? hayır. daha ne o zaman.
aslında toplumdan topluma değişen bir durumdur..ama nedense bizim toplumumuz için ciddi bir olaydır.Her zaman korunmaya muhtaç kadın ve onu koruması gereken bir erkek vardır diye düşünülür.Güç olarak bazı durumlarda kıyas yapmak mümkün olmasada ağlamak fiili her iki cinstede gerçekleşen sıradan bir şeydir.yine de şükretmemiz gereken mendilin fiyatının erkek kadın diye ayrılmadan satışa sunulmasıdır.