öğrencilik yıllarım, bulunduğum şehrin popüler mekanlarından birinde barmen olarak iş başı yaptım, ilk mesai günüm cumaya denk geldi, mekan nasıl dolu anlatamam...nefes alacak zaman yok...neyse gecenin sonunda sabaha karşı 5 miydi neydi, yanıma biri geldi, başka bir barın sahibiymiş, bütün gece seni izledim buradan kaça para alıyorsan iki katını vericem benim mekana gel dedi...ben de bastım istifayı diğer mekana gittim...5 sene takıldım diğer mekanda... 1 gecelik epi topu 8-9 saatlik mesaiden istifa etmek garip gelmişti...
bu rekor bende olabilir. askerden yeni dönmüştüm. şimdiki mesleğimi askerden önce de yapıyordum. dedim farklı bir işe yöneleyim en azından bir süre farklı tatlar alayım deneyimler yaşayayım sonra el mahkum döneceğiz sektöre zaten. bir sigorta şirketine gittim başvuru için. baktım kapının önünde benim gibi bir sürü kamil var tek tek çağırıyorlar içeri. mülakat gibi bir şey işte. sıra bana geldi personel amiri miydi neydi o hanımefendi çağırdı beni. sorular sordu bir sürü. baktı konuşmam hal ve hareketlerim düzgün o sektörde hiç tecrübem olmadığı halde işe kabul edildiğimi söyledi. 30-40 saniye etrafıma baktım bana göre bir yer olmadığını iyice idrak edince müsaade isteyip vazgeçtiğimi söyleyerek ayrıldım oradan.
mülakata giriş - mülakatı gerçekleştiriş - işe kabul - istifa. toplam 10 dakika falan sürdü.
yeni mezun olmuşum, küçükten iş hayatına girelim dedik... neyse anlaştım bir yerle ama küçük sanayide bir yer... beraber büyüyeceğiz firmayla. projeler vs. çok güzel. e biz de saldırıyoruz her yere, her şeye... iş de güzel...
ama yeni mezunuz ya, ne kazanırsak yüzdeli diyor patron. sen bana kazandır ki, ben de sana kazandırayım. iyi tamam dedik.
lan daha 1 ay olmamış, çok basit ve karlı işler bağlamışım. 10-15 günde teslim etti ustalar işi. ödemeler geldi vs. ben de hesabı aylık yapar diye bekliyorum...
1 ay doldu, o haftanın içerisindeyiz... dedim başkan hayırdır, hiç para pul konuşmuyoruz? ya işte yeni mezunsun da, daha parayı hak etmemişim de... e toplantılarda, mühendis arkadaşımızla daha da büyüyoruz bilmem ne diyerek hava atmayı biliyorsun diyip montumu alıp çıkmıştım. sanırım 35 gün falandı.
o zaman bağladığım işler uzun süreliydi, bilmem kaç yüz mkarelik (küçük sanayideki dükkanlar için oldukça büyük) bir iş yeri ve hatta daha büyük yer bakmaya başlamıştı... yani iyi para getirecek 2 yer bağlamıştım. ama nasıl bir beddua ettiysem (cidden hatırlamıyorum ne söylediğimi)...
4-5 yıl sonra bir sabah işe giderken kaza yaptım. sağ ön tekerle kaldırıma çıktım virajı alamayıp. abimi aradım tanıdığı tamirci var diye (zaten arabayı satmak üzereydim) ucuza kapatırız hesabı... abim de sikim sokum bir yerde bir tamirci tarif etti... ucuza yapar, işçiliği iyidir falan... ama öyle bir yer ki; adamı kesseler kimsenin ruhu duymaz oracıkta da gömerler...
saat de yeni yeni 8buçuk falan oluyor. neyse vatandaşlarla hem arabaya bakıyoruz hem çay içiyoruz... bir baktım 4-5 dükkan sonrasını bizim ex patron açıyor. sordum tamirci abiye, hayırdır bu kim diye. kafasına göre geliyor dükkan açıyor, kendi halinde takılıyor diye anlattı...
gittim yanına, vay abim napıyorsun diye. taaa nerelerden nerelere gelmiş... beni sordu, o zamanki çalıştığım yeri söyledim, yutkundu (ilk 500 listesinin o zaman 20.si falandı sanırım). hayırlısı olsun kardeşim dedi, ayrıldık... tabi o zaman ilk başta ego patlaması yaşadım ama sonra yine mal gibi üzüldüm onun adına.
neyse, 35 gündü benim için... bir sonraki 14 ay oldu, onu da başka zaman inşallah...
2 hafta benim icin. defactoda tezgahtar olarak baslamistim okurken. bir ramazan bayrami sonrasi istifami verdim, zira cok zor bir is, ve turkler gercekten cok daginik alisveris yapiyorlar.
bu arada her is degistirdigimde ilk ay bugun istifa edecegim diyerek giderim. ama genel olarak 1.5-2 yil kalirim calistigim yerlerde.
Muhtarlığa adaylığını koyduğunda evrak istenildiğini sanan yazarın rekorudur.
Aslında muhtar adaylığı için hiç bir yere başvurmaya gerek yoktur. Bu cahillikle zaten çalıştığın yere faydalı olamazdın. Emin on işveren için en kral hareketi en başında yapmışsın. istifanı verirken içindende olsa muhtemelen "allah razı olsun" demiştir.
Bir hafta (aslında 3 gün fakat haftalığı kopartmak için) süren rekorlardır. Öğrenciyim daha henüz o tarihlerde sanayide çırak olarak çalışıyorum yaz tatili. Bir iki ay geçti geçmedi işyeri sahibi atölyeyi makinalarıyla birlikte sattı dükkan el değiştirdi. Neyse yeni bir patron geldi. Tecrübesiz işi bilmiyor ama ego binbeşyüz. Bir havalar bi afra bi tafra burnundan kıl aldırmıyor bu. Neyse Bir hafta geçti aradan günlerden cumartesi haftalıkları alıcaz normade öğlen 1 gibi paydos temizlik filan derken saat 2 de kimse kalmadı. Abi dedim beni ne zaman salcan? Dedi kumaşlar var ölçülecek 6 ya kadar burdayız. O gün beni 5 saat çalıştırdı bu, ses etmedim. Aldım haftalığı çıktım. Takip eden pazartesi sabah erkenden gittim işyerinin karşısına geçtim oturdum. Babam ve kardeşim de hemen karşıda çalışıyorlar onların atölyenin önüne oturdum aldım bir torba çekirdek çitliyorum. Baktım geliyor bizimki. Hiç istifimi bozmuyorum ama aynen çitlemeye devam. Geldi baktı gördü şaşkın vaziyette hayırdır dedi. Hayırdır abi dedim. Niye başlamadın gibilerden el işareti yaptı ben de aynısını yapıyom ama. Geçsene dedi içeri. Dedim ben işi bıraktım. Nasıl yani dedi. Basbaya dedim ya. Niye? Dedim ki canım öyle istiyor. Bu kıçına baka baka gitti. Hiç tık yok. Ulan sen beni 5 saat fazla çalıştırmışsın. Onu geçtim. Diğer işçilere paydos vermişsin biz çırağız diye akşama kadar tutmuşsun kalırmıyım orda adalet yok bağlasan durmam.