bu sözde anlatılmak istenen, erkekliğin onda dokuzu kaçmaktır olduğuna göre;
erkek genelde yine bir erkekten kaçtığına göre, kovalayan erkek onda bir ile mi kovalamıştır? peki o kovalayan erkeğin onda dokuzu kaçmak değil midir? bu nasıl bir orandır? bu oranı kim vermiştir? diye kafamı kurcalayan söz.
tahtadır.
şöyle bir onda dokuzuma baktım geçen gün, yer yer rutubet yapmış yumuşamış. bildiğin tahta. onda birim isyan etti.
öbür yandan element olmak güzel.
kaçmaktır. çünkü kaçmamak kalıp mücadele etmek demektir. mücadele eden -az bile olsa- yıpranır, yıpranmaksa erkekliğin dokunulmaz gururuna gölge düşürür.
mesela, ben kavga ettiğim adamı komaya bile soksam, kavga esnasında yüzümde normal olarak oluşacak en ufak bir morluk bile ilerleyen zamanlarda, başka mekanlarda insanların bana "hıyara bak, dayak yemiş geziyor" mealinde tavırlar takınmasına sebep olur. bu da kavgasını kazandığı için tapınılmayı bekleyen erkeklik gururumu incitir. ters...
en güzeli kaçmaktır. sonradan güvenli mekanlara geçince, kaçtığınız tüm kavgaları "feci dayak attım" anafikri çerçevesinde çarpıtarak anlatabilirsiniz. işte bu da erkekliğin geri kalan onda biridir. tekrar ediyorum, güvenli mekan unsuru önemlidir.
ancak sonuç olarak bunlar geleneksel yaklaşımlardır. yoksa kavgaya girip dövmek ya da dövülmek, akabinde oluşan tepkilere verilecek karşılıklar ya da daha sonraları "bizi dövdüler abi" tarzında anı aktarımlarında bulunmak esasen erkekliğe zarar vermez. ama biraz gurur incitir.