Çok net bir ifadeyle söylüyorum. Erkeklerin varoluş amacı. Ne mutlu bir yuva, ne bir çocuk, ne de iyi bir eşle hayat boyu mutlu mesut yaşamaktır.
serserilik, zamparalık, çapkınlık ve rol yeteneği, genlerine kodlanmış bunların. Sakın ama sakın kanmayın süslü püslü laflara. Bunların çoğu dereyi geçene kadar insan gibi davranmayı çok iyi bilirler. Hikayenin sonunda üzülen yine siz olursunuz.
hayatı yaşanır hale getiren erkekler, hayatı kolaylaştıran her türlü teknolojiyi geliştiren erkekler, sağlık,spor ve birçok alanda üstün olan erkekler, iş zora girerse elini taşın altına sokan erkekler.(her türlü savaş ve afet senaryosu) sözlüğün götü boklu kezbanları sevmiyor ama.
amı sidik kokan bir kezbanı değil, dünyayı yönetmektir. aynı zamanda amı sidik kokan değil, o şanlı erkeğin genlerini en fazla hakeden uç bir dişiyle üreyip, dünyada 10 milyar sayıyla bulunan devasa insan türünün varoluşunu devam ettirmektir erkeklerin varoluş amacı.
kendi kabilenizde istediğiniz kadar bok atabilirsiniz, ama konu dünya üzerinde var olan 5 milyar nüfuslu erkek cinsine gelirse, orada bir iki bir şey söylemek zorundayım. çünkü bu tip ithamları bu hayatta bir boka tutunamamış, hayatta ki tek varoluş amacı yatakta yatıp boklu elleriyle mastürbasyon yapıp, sosyal medya mecralarında da "ula belki biri denk gelir" mantığıyla erkek avlamaya çalışıp, kendi dengi bir erkeği avlayınca yaşadığı hüsranı uludağ sözlük'te "erkeklerin varoluş amacı" başlığı altında, fütürsuzca erkeklere bok atan bir kadın kullanmaktadır.
hayatı boyunca attığı her adımın tek ama tek amacı vardır, epi topu 15 dakika bilemedin performansın iyiyse 20 dakikalık bir zevk için. doğar, büyür, eğitilir, üniversite çağı gelir iyi bir üniversite seçmek ister. neden? daha iyi bir iş için? peki neden daha iyi bir iş? daha fazla para için? neden daha fazla para? iyi bir evlilk yapmak için? neden iyi bir evlilik? daha güzel bir kadın için. peki neden kadın? dön başa.
Gibi gibi.
Ama bunu soran biri feminist olabilir yoğun şekilde.
Bana göre öncelikli ve en önemli varoluş sebebimiz " borç ödemek", neden diye sorarsanız bu ülkede borçlu doğar ve borç içinde ölürsünüz. Türkiye istatistik Kurumu'nun (TÜiK) yapmış olduğu araştırmalar neticesinde ortalama bir Türk erkeği 76.5' imiş. Üniversite yılları dahil edildiği zaman şöyle bir gözünüzde canlandırırsanız bir erkeğin en çok uğraşı " borç ödemek" üzerinedir. Üniversite bittiğinde KYK borcu dışında, ailenin üzerindeki emeğine binayen bir an önce atanmaya çalışıp atanamama durumunda ise iş bularak en azından ev ekonomisine destek olarak sizden bu emeğin karşılığı beklenmektedir. Maalesef pskolojik durumunuz önemsenmez...Nitekim bu da ailenize olan borcunuzdur. Daha sonra evlilik çilesi başlar düğün salonundan tutunda, araba süsüne kadar bu devirde kredi batağına batmadan bu işleri çeviren babayiğitler bir elin parmağını geçmezler. Zaten kalan ömrünüzüde düğün ve evlilik ile gelen araba ve ev kredisini ödemek ile geçecektir hayatınız( geçtiğimiz senelere göre bu neslin işi ekonomik kriz yüzünden hayal oldu gerçeğinde eklemek isterim) işyerinde size iş sağlayarak evinize ekmek götürten o sokuk patronunuzun sizi haksız mesaiye tuttuğunda sizden beklediği " ekmek kazanıyorsun biraz da fedakarlık şart" şeklinde kendinizi borçlu hissetmenize sebebiyet vermektedir.
Velhasıl kelam sevgili sözlük en az türk kadını kadar, türk erkeğide olmak zordur.