Müdür yardımcısı...
tören alanlarının gözde hocası, başrol oyuncusu. uzun saçları affetmeyci, kirli sakallara acımayıcı. sensin bebeğim benim sebebim oldun.
- sen!!!
+ efendim hocam?
- bu saçlar ne lan? bob marley misin? (yanındaki hocalara dönerek 'bakın bob marley i bile dinliyorum ben' tavrına girip sırıtarak ne kadar kültürlü olduğunu onaylamalarını bekliyen bakış at.)
+ hocam dün gidemedim berbere kapalıydı.
- pazar günü tabi kapalı olur salak evladım benim. o zaman ben keserim ehehehe.
+ ho-hoca.. anan....ıhghh!!
+ hadi şimdi çık sıradan doğru berbere. ehehehe. kaçma sakın görücem okulda bugün seni.
artık saltanatın bitti hocam. artık kontrol bende yiyosa gel kes lan. o zaman sana gösteririm bob marley i.
önceleri bir vazgeçişle başlar, günler öylesine geçer, kendini beğendirmeye çalışmazsın pek, bu arada kısacık olan saçlar 2-3 ay gibi bir süre içinde iyice dağılmıştır ve o anki ruh haliyle örtüşüyordur. ve yavaş yavaş uzamanay, enseye doğru inmeye başlar saçlar. bir gün bir bakarsın artık uzun saçlı erkekler güruhunun bir ferdi olmuşundur. o saate dek alışırsın saçlarına da, kestirmeyi düşünmezsin, bir parçan olmuştur. bir zaman sonra ise bir saç lastiği girer hayatına, saçlarının seni engellediği durumlarda toplarsın **kirli olduğunda* , canın ister rüzgara karşı uçurursun, özgürlüğün tadını da alırsın bi nebze bu sayede.
sonuçta mı?
nedensizliktendir nedensizlikten.
büyük olasılıkla zamanında lisede uzun saça izin vermedikleri için -ki hala verilmiyor- içlerinde ukte kalmıştır. malum üniversitede de böyle, yok 3 numara saç olacak, yoksa derse giremezsin olayları olmadığından uzat uzatabildiğin kadar. yani kısa saç bir yerden sonra sıkar vs vs. *
üşenmek; evet bu kadar basit. uzun saçın yakıştığı da bu üşenmenin sonucunda öğrenilir, berber ücretine de bundan sonra isyan edilir. her şeyin başı, üşenmek. üşenin, kestirmeyin.
ben bilmem ancak fikir yürütebilirim. misal eniştem ense kısmında kalan bir tutam saçı uzatıyor. bir yere gidilecekse en geç o geliyor. sorduğumuzda ise halam, utana sıkıla eniştemin saçlarına şekil verme uğraşından ötürü geç kaldıklarını söylemek zorunda kalıyor. sanırım gençlik yıllarını özlüyor yahut kel olduğunu kabullenmek istemiyor. "saç ektir enişte" dediğimizde ise bozuluyor, eli hep ensesindeki saçlarına gidiyor.
neden anlamam ama sanırım birçok erkek saçının dökülmesini kafaya takıyor ya da şöyle diyeyim bildim bileli babam kel olduğundan ve berbere para vermiyorum diye sevindiğini bildiğimden sebep bu bana tuhaf gelmiyor. eniştem gibileri ise uzamış bir tutam saç dahi mutlu etmeye yetebiliyor. ***
üşengeçliktir bazen.
ben üşengeçlikten dolayı 6 yıl saçını uzatan erkek tanıyorum.*
garibim başlarda heveslenmiş, ondan sonra koyvermiş. valla billa lan. öyle diyor. sonra da kendi kesmiş saçını falan işte. yıllardır berbere gitmiyormuş. biz öyle duyduk.*
özgüvendir yani iyi görünmektir. sakalı anladım ama hadi omzu da geçtim erkeğe 3 numara saçı layık gören nasıl bir zihniyettir. kafa tasından mı ibaretsin lan? canınız cehenneme pislikler.*
