erkeklerin kızları tavlamak için onca uğraş verip kimi zaman gülünç duruma düştükleri durumdur. misal önce facebook'a ya da msn'e eklerler. her sözlerinde biraz edebiyat kokar. gece iyi uykular yerine mavi düşler derler. şarkılardan, türkülerden, şairlerin pek bilinmeyen şiirlerinden seçerler tüm yazdıklarını (o şiirleri kendi yazmış göstermek için). fakat bunlara kanılmamalı, sonuçta bu şekilde zırvalayanların çoğunun derdi masum bi ilişki değildir.
kimi zaman gülünç duruma düşer, kimi zaman başarır. önemli olan başarısız olsan da bunu gülünç duruma düşmeden yapmak, çok fazla üstüne gitmemek, artistlik yapmamak ne bileyim. önemli olan önce başlığı açan yazarın bakış açısıyla tamamen hedefi kurban olarak belirlemek sonrasında kurbanı keşfetmeye, tanımaya odaklanmak e nebileyim belki de artistik yapman gerekiyodur, ya da birden edebiyatçı takılmak..
tabi ki baktın hatun zeki, o zaman napmaya çalıştığını her hareketinin, davranışının nedenini tek tek içinden söylüyodur zaten kendi kendisine. "o" nun senin olmasını istiyorsan ondan zeki olmak zorundasın. yoksa gözüne kestirmeyeceksin.
bir de şimdi bazı tipler olur makyaj güzelliğinin o sonsuz güveniyle poposu bir karış fazladan yukarda, kafası, gözleri ve göz bebekleri dahil vücuduyla tamamen simetrik bir şekilde önüne bakarak, başı da normalden bir on derece fazla yukarı kalkık halleriyle yolda hızlı adımlarla yürüyen hoş kokulu bayanlar. onlar biraz tuhaftır onları tavlamanın yöntemi olmaz. onlar sevmez, aşık olmaz, arada sevişir. hayattan bir beklentileri yoktur. tek dertleri beğenilmek, eğlenmek ya da daha popüler olmak bla bla, öyle kızlara gönül kaptıran erkeğin zaten ben ta.. neyse
ehehe, bir de bunların "beni kimse tavlayamaz" modunda gezinen obsesif modelleri vardır. belki dna larından dolayı öyledir belki de birilerinden zamanında fena kazık yemiştir ama genelde bu kızlarda şu tarz olaylara çok rastlanmıştır,
mesela adamın teki bir ortamda kızın masasına oturur, tanışmaya falan çalışır. tabi ben böyle bir şey hayatta yapmadım orası ayrı ama tabiki kızın bir yandan hoşuna gider ama hayatta çaktırmaz. neden ki beğenilmek neden hoşuna gitmesin ki?
kız kalkar gider, arkadaşlarına olaydan bahseder. "pof geçen salağın biri yanıma geldi şöyle böyle dedi tavlıcak beni güya hıh. " gibisinden yalnız bunu öyle arzulu bir şekilde anlatır ki etrafındakilere aman neyse efendim çocuk kızın peşini bırakmaz aradan uzun upuzun zaman geçtikten sonra kız çocuğa aşık olur, çocuk gitmek ister kız çocuğun peşinde dolanır durur aşk acısı çeker, kalbine gömemez, resmini öper de uyur. vardır böyle hikayeler
asıl sorun erkek ile kadın arasında olan önemli fark. erkekler mutlaka hoşuna giden her kadınla yatmak ister. yeter ki götü güzel olsun. ama kadın sadece hoşlandığı, bir şeyler hissetmeye başladığı erkeği arzular. sen gelip de "abi ben bu kızı kesin iki haftaya yatakta inletirim" diyerekten ancak bardan, pavyondan kız düşürürsün. o halde kadının baktığı gibi bakmalısın karşındakine, hoşlan,sev, gülümse, değer ver, ne var bunda ne bileyim mutlu olmaya çalış, olmuyosa "lan ne duygusuz adam mışım" de ya da "kızı yatağa atcam şu çektiğim çilelere bak" de yani sorgula kendini. seveceksin değer verceksin abicim yap yeter ki, mutlu bir ilişki hayal etmeye çalış onunla. bunu yaptığında zaten zamanla ağır ağır sikilecek kıvama getirmiş olacaksın sen onu. sonra öper misin, sever misin ne yaparsın bilemem.
şu bilinsin ki her kadını tavlayacak bir erkek mutlaka vardır. karşı cins sonuçta bu, değerini iyi bilin şu erkekler olmasa o popoyu bu kadar kaldırabilecek başka ne olabilirdi diyebilin en azından.
ya da,
(bkz: beni kimse tavlayamaz)
genelde açık bir şekilde belli olur , her ne kadar saklamaya çalışsalarda ama önemli olan bu değildir. önemli olan tavlanmaya çalışılan kişinin verdiği tepkidir ; hoşlandıysa ' ayy çok hoş çocuk' , yok eğer hoşlanmadıysa 'ayy ne yılışık şey' diye fütursuzca karşılık verebilir.
