erkekler fiziksel olarak kızlara nazaran daha geç geliştiği için ruhsal olgunlaşmalarının da zaman alması durumudur. bir de tabi erkek çocuklarının şımarıklığı, hormon dengelerinin farklı olması da bu sonuca yol açabilir.
fiziksel gelişim ile ruhsal gelişimin aynı anda olması durumu; erkeklere nazaran hanım kızlarımızın geç olgunlaştıklarına delalettir lakin 15 yaşındaki bir kızımız ergenliğe girmiş ve vücudu yetişkin şekli almaya başlamışken ruh ve zeka yaşının hiç de yetişkin seviyede olduğu söylenemez. bu mantıktan kızlarımızın geç olgunlaştığı anlamı çıkar ki bu da yanlıştır.
olgunlaşmanın ne demek olduğu konusunda öncelikle bir mutabakat sağlanmalıdır..dişi cinsinde görülen " çocukça konuşma, çocuk mimikleri yapma" eğilimi, kızın yaşı ne olursa olsun bir gerçektir, illa ki yapar, odada yalnız başınayken yapar, sevgilisiyle başbaşayken naz olsun diye yapar ama illa ki yapar...şimdi burada dediğim gibi olgun olmanın ne anlama geldiğini belirtmek gerekiyor..
kısaca olgun olmak; yaş ne olursa olsun beklenmeyen durumlarda verilen mantıklı tepkilerdir..tabi bunun tek bir kıstası olamaz, çünkü homo sapiensler her daim istikrarlı bir ruh yapısına sahip olamazlar..başka bir deyişle efenim homo sapiensler psikosomatik bir tıp disiplini olarak geçerler. ruhsal dünya ile fiziksel-biyolojik ( somato ) (kişinin psikolojik durumu ile fiziksel sağlık durumu) dünya denge halinde olmalıdır.. bu dengeyi sağlayan iki etmenden birinin geride kalması en basitinden temel davranış bozukluklarına sebebiyet verebilir..sürekli bir olgunluk hali, istikrarlı bir olgun davranış biçimi beklemek yanlıştır..
uç da olsa örnek vermek gerekir ise; bir nükleer bomba atıldığında ne yapılması gerektiğini bilen, mantkılı ve sakin davranarak insanları sığınağa yönelten olgun denilebilecek şahıs, sığınakta sevgilisiyle lolipop yüzünden kavga edip ayrılabilir..dediğimiz gibi, istikrarlı bir ruh halina sahip olmak biz insanlar için zordur..
gelelim kimin erken olgunlaşıp olgunlaşmama sorunsalına...böyle bir tespit yapılamaz ama kesin olarak söylenebilecek bir şey var ki bu olgunluk olayında kızları üstünleştiren o da şudur : annelik!
kabul edebileceğim tek kriter budur : kızlar anne olduktan sonra erkeklere nazaran daha olgun tavırlar sergileyebilirler. bu da bize evrimin attığı bir kazık olarak kalacaktır..annelik duygusunu veren bir hormon olmasına rağmen babalık duygusu veren bir hormon yoktur..
ergen erkek cinsinin kafasını ergenlik boyunca kurcalayan kuku meme olgusu dolayısıyla yorumlama, yoğrulma ve yontulma evrelerini ileri safhaya atma durumu.
kızların erken ogunlaşması yanlış kanısı sayesinde zannedilendir, gider yirmi yaşında bir hıyar bulur evlenirler daha yirmibeş olmadan boşanırlar, ayrıca ben artist olmak için evden kaçan erkek hiç görmedim, arz ederim.
aslında iş gene kadınlarda bitiyor. ataerkil bir toplumda bu durum normaldir. ne bekliyordunuz ki? sen yıllarca erkeksin diye onu yücelt yücelt yücelt, sonra ben oldum zannetsin. sonra gelsin yıkımlar, acılar. anası şımartmasa nenesi şımartıyor erkek diye. olacak iş değil. olmuyor da zaten. ististanalar var illaki.*
önce çocukluk ,
sonra ergenlik dönemi,
ergenlik dönemi kafasının bazen gereğinden fazla uzun sürmesi,
aklın başa gelme evresi,
orta yaş bunalımı, hafiften bi stres durumları...
antropoz dönemi, bazılarında azgın teke sendromlarının görülmesi,
yaşlılık dönemi ve hala iç geçirme, özenme halleri ölene kadar gider...
bi erkeğin kişiliğinde varsa adam olmak, daha gençken belli eder kendisini. hiç bir sebep, koşul gerekçe değildir. yok eğer içinde yoksa; o bahane olur, bu bahane olur.. 7 sinde neyse 70 inde de o olur. erkekler gayet açık olarak kendi kişiliğinin sinyalini verir aslında. kadın bunu değiştirme umuduyla devam eder ve n olursa olsun sonuç aynıdır. bu gün küçücük bir çocuğu dahi ikna edemiyorken . bunca zaman, kendi doğrularıyla hayatını oturtmuş bir adamı değiştirebilmek neredeyse imkansızdır.
erkeklerin lisedeyken üniversiteye geçince, üniversitedeyken askere gidince, askerdeyken iş bulunca, iş bulunca ise evlenince olgunlaştığı söylenir. kime göre geç neye göre geç olgunlaştıkları henüz anlaşılmamış durumdur.