sorumluluk almak istememek ve sadakate yatkın olmayan genleri yüzündendir. ne zaman ki bünye yorulur, artık belli biri olsun, sabahladığım kadının adını düşünmek zorunda kalmayayım ister ancak o zaman. o da belki. nikahsız yaşamak varken devleti yatak odasına sokmaya gerek yok da diyebilir.
dogrusu erkeklerin evlendikten sonra kadinin ne hal alacagindan korkmasidir.
evlenmekten bir muessese olarak korkmaz erkek. o muesseseyi her turlu trip ve soylenme icin bir siginak haline getirmesinden korkar kadinin. nikah altinda oldugunu bilen ve kolay kolay birakilamayacaginin farkinda olan kadinin erkek icin hayati cehenneme cevirmesinden korkar. sevgi mi? insan sevdigine de zulmeder bazen. belki de en cok sevdigine.
erkeklerin evlilikten korktukları yönünde benim katılmadığım bir halk söylemi , belkide korkuyolardır ve bu sözde şu tarz yaşanmış bi hikayeyle ortaya çıkmış olabilir.
-dayıoğlu nabıyon gel bak bişe anlatacam
-geç şöyle hayırdır
-abi sedat vardı ya, geçen onu evliler çkmüş
-evliler mi çkmüş,
-evet naci abi, evlilik aşkı öldürüyomuş abi
-ee
-bizimkinin şansına herif ölenle ölmemiş abi bi garip olmuş
tutmuş bi güzel silkelemiş sedatı
-geçen gün camide hoca evli mutlu üç cocuklu diyodu bak görüyomusn
-naci abi ben evlenmekten çok korkuyorum abi
hiç bir erkek ömrünün sonunda dek tek gecelik ilişkilerle tatmin olma hayali kurmaz, aksine hayatının bir bölümünde düzen hayali kurar.
fakat evlilik denen olay günümüzde kızın resmen erkeği kapatması gibidir. kızın sizi evliliğe çekmesi hep şunu düşündürtür: ailesine ve çevresine karşı kadınlığının eksik olmadığını göstermesi, evde kalmışlık gibi dünyasını başına yıkan laflardan paçayı kurtarma, annelik duygusunu yaşama gibi erkeğin düşüncelerine zerre empati beslemeden kendi planlarını yürütmesi gibidir.
açıkçası bir kız evlilik mevzusunu açtığında asla samimi bulmam; "sen olmazsan da başka biri olur, ama mutlaka olucak bu!" mesajından başka bir şey çıkmaz nihayetinde. e sktr git o zaman.
ha ilişki içinde evlilik mevzusunu hiç açmayan ve işleri oluruna bırakan kızları tenzih ederim, en asil duygunun insanıdırlar; bi yandan da şüpheye düşürür gerçi sizi, iki ucu boklu değnek.
-----bir kadınla evlenmekten korkan erkek--
efendim, bu kadın sevdiği kadın dahi olsa, bir erkeğin neden evlenmekten korktuğunu hiç açıklanmamış şekilde can alıcı noktalara temas ederek anlatacağım not alın.
evlenmekten niçin korkmalı bir erkek öznel olmadan, nitel olmadan, nicel sayılara dayanarak? ayrıntılarıyla düşünüp, kendi korkularıma da başvurarak izah edeyim.. onlarca istatistik yapabiliriz belki. tamamen nesnel olmak açısından sayılara dayanarak. lakin ben birine kafayı taktım. buradan yola çıkacağım.
bir erkeğe nazaran bir kadın, evlenmek için erkek aradığında veya erkekleri o gözle sorguladığında ilk önce "parası var mı" veya "varsa ne kadar var", "olan bana yeter mi" sorusuna göre erkeğin diğer özelliklerine bakmaya başlıyor. bayan olarak aksini iddia edebilecek olsanız dahi, sevgili bayanlar bu gerçeği siz de biliyorsunuz. muhakkak aklınızdan geçer bu detay. daha bu ilk üçlemeden geçilmediğinde, kadının zaten "evlenilir mi" diye bakması olasığı kalmıyor. bu yadsınamaz nicel bir gerçektir.
işte ben bu ikiyüzlülüğe kılım hocam. bir erkek evleneceği zaman para pul aramaz. sevebilir mi, ömür boyu sevebilir mi ona bakar. nasıl incelerseniz inceleyin rakamlar hep bunu gösterir. para için evlenen erkekler istisna olacak kadar azdır. lakin kadın kısmına bakarsan oran çok büyüktür. bu verilere dayanarak, kadınların daha duygusal insanlar oldukları iddiası da çürüyor. para için evlenen, parası daha çok diye ihtimaller arasında seçme önceliği belirleyen kadınların oranı hakikaten fazla. kimse kadın olduğu için savunmaya geçmesin. biz uzaylı değiliz. görüyoruz. hatta senin de osurduğunu biliyoruz. salak değiliz.
tüm bunların ışığında şimdi hani kadınlar ince ruhluydu? hani duygusallardı? ulan evlilikte sevgi arayan benim. ince ruhlu neden sensin? eşitlik diye bir olay çıktı. -ama değişik bir olay- ağır işe gelince centilmenlik yutturmacasına erkeğe iteleme durumları hep var. buna itirazımız yok. ama sorumluluk alanında da bu yutturmaca var. ben seni döveceğim demiyorum ki zaten. konumuz evlilik. şimdi sen parası çok olanlar arasından tercih yapıyorsun. bir yuva kurarken beraber kuralım mantığın baştan iflasta. çünkü para arıyorsun. önceliğin bu. e haspam eşitliğe n'oldu? ekonomik özgürlük işin bitince dehlemek için mi bizi? e ben sana nasıl güveneceğim? nasıl korkmayacağım evlilikten? hiçbir erkek bir kadınla evlendiğinde kafesledim demez. çünkü kadını değerlidir. orta konuşmalarına meze etmez onu. ama zengin koca ile evlenen kafeslemiş oluyor. bu tarz kavramlar zaten bir günde oluşmadı. bakış açınız bu evliliğe.
şimdi eğri oturup doğru konuşun ve inkar etmeyin. ama korkumuzu böyle yok edemezsiniz. çok zengin olmayan bir erkeğin dahi, bu bakış açısından iğrendiğini bilin. bunları muhakkak aklınızdan geçirdiğinizi bilmesinden duyduğu rahatsızlığı öğrenin. belki bir gün "birlik" denen şey tam olarak özümsendiğinde, bu sorunlar kalmayacak. çünkü o zaman kullanılmadığımızı hissedeceğiz. erkek olarak fedakarlıktan, sorumlulukları tek başına yüklenmekten şikayet etmeyiz zaten bunu doğru anlayın. ama bunu kullanmak olarak algılayan kafataslarına da alerjimiz var.
aleksi zorba der ki;
ben erkek değil miyim? ve erkekler aptal değil midir? erkeğim tabii, bu yüzden de evliyim! karı, çocuklar, ev, ne ararsan! tam bir felaket!
- Kendilerinden başka insanların da sorumluğunu alma hissi onları ürkütüyor.
- Bir bara gidip, ilk gözüne kestirdikleri kadınla tutku dolu bir gece geçirme olasılığının artık sona ereceğini bilmekten rahatsız oluyorlar.:
- Arkadaşlarıyla istediği zaman maç izleyip, içki içemeyeceğini düşünüp evlilik fikrinden uzaklaşıyorlar. Tek gecelik aşklarla zenginleşen fantazi dünyalarından uzaklaşacaklarını düşünüp korkuyorlar.