Muvahhid yani tek eşli adamlar bir araya geldiklerinde konu hemen kadınlardan açılır hep ne kadar çok evlenmek istediklerinden bu noktadaki hasretlerinden dem vururlar
Laf döner dolaşır tââ "filan gizlice evlendi falanca misyâr (yolcu) evliliği yaptı filanca çocukların anasının kontrol alanı dışına kaçıp çok uzak bir yerde evlendi'de rahata kavuştu!"
gibi noktalara kadar uzanır
Bu erkeklerin sohbetleri genelde taaddüd-ü zevcâta (çok eş almaya) ne kadar çok istek ve hasret çektikleri meselesi etrafında dolaşır durur
Ama bunu yapmaya da birinci eşten korktukları için cesaret edemezler korkaklık belası buna mani olur
Ve “Ancak ikinciyi almama engel şöyle bir durum mazeret var şöyle bir sebepten dolayı yapamadım” diye hayali evhamlı bazı gerekçeler'de uydururlar'ki aslında hiç biri doğru değildir! insanlığın yazılı tarihine baktım ve şunu gördüm Peygamberlerin çoğu halifelerin âlimlerin çoğu kralların prenslerin beylerin paşaların vezirlerin şövalyelerin çoğu taaddüd yapıp çok eş ile evlenmişlerdir onların yanı sıra birçok'da câriyeye malik olup onlardan'da aynı vakitte istifade etmişlerdir
O devirlerde "Erkek" bir,iki,üç,dört eş almıştır bazen nikah ettiği kadın sayısı on hanımı bulmuştur
Ayrıca hoşuna giden beğendiği cariyelerden maddi gücüne göre istediğini alıp satmış hepsiyle beraber sefalı bir hayat sürmüştür
Gücünü enerjisini erkekliğini serbestçe kullanmıştır bineklerini değiştirdikçe faaliyeti canlılığı sıhhati artmıştır
işte ecdad öylece heybeti ağırlığı olan SAĞLAM ERKEKLER halinde yaşayıp gelmişlerdir zamanımıza!
Ecdadımızı ve tarihimizi okudukça bunları öğreniyoruz boğazımıza bir şeyler tıkanıyor elem duyuyoruz
Zira "muvahhid" yani tek eşli kişinin durumu erkeğin bedeni ve psikolojik yapısına aykırıdır
Çünkü Allah Teâla akıl kalp kuvvet enerji aktivite bakımından erkeği kadından daha farklı ve güçlü yaratmıştır
Erkeğin tabiatı ve yapısı verimkâr dağıtan olmaktır yeryüzüne yayılıp saçılmaktır ki o yüzden Allah Teala erkeğe istediği kadınlardan çok eş almayı cariyelere de sahip olup onlarla yatmayı meşru kılmıştır!
Kadın tabiatı ise bunun tam tersinedir
Kadının bedenine psikolojik ve akli yapısına münasip olan şey ise sükûnettir sabitliktir kalbi bir erkekten başkasına tahammül etmez
O bakımdan da Allah Teala ona sadece bir tek kocayı meşru kılmıştır
Mesela bir kadın bir erkek köle satın alsa o köle ona helal olmaz o kadın da erkek köleye helal olmaz!
Kadın sadece kendi kocasının suyunu korur kollar nesepler birbirine karışmasın diye
Bu sebepten dolayı "muvahhid" (tek eşli) erkeklerde bedeni ve psikolojik hastalıklar gevşeklik ve zaafiyetler himmet ve gayret azlığı solup büzülme yerinde sayma vs halleri çok görülür öyle öyle de sonunda erzel-i ömre (ömrün en rezil düşkünlük dönemine) varır dayanır!
O tip erkek zevcesi yorulduğu zaman âtıl (boşta) kalır hanımı hayız görünce âtıl kalır nifas halinde âtıl kalır hâmile olunca âtıl kalır Yani o zavallı muvahhid erkeğin çoğu ömrü âtıl (boşta kalmış) olarak geçip gider suyu belinde kurur
Velhasıl böyle pişmanlıklar ve hasretlikler içinde ömrünü tüketir gider
Halbuki muaddid (çok eşli) erkek bunun tam tersi bir durum yaşar
Muaddid erkek daima verir eşlerinden yararlanır hiç âtıl (boşta) kalmaz daima üretir belindeki su taaffün etmez bilakis devamlı yenilenir yüzü daima parlak ve güleçtir!
Erkeklerin evlilikten ve çok eş almaktan "KORKMA" larının sebeplerini uzun uzun araştırıp inceledim
Eski devirde olsun çağımızda olsun muvahhid (tek eşle kalan) erkekler ile muaddid (çok eşli) erkeklerin seyri sülukü yaşantısı arasında bir mukarene yaptım durumlarını karşılaştırdım
Şunu gördüm "Korkunun ana sebebi kesinlikle maddi veya sağlıkla ilgili değil!
Esas sebep erkeğin evde karısı ile bir arada çok durmasıdır onunla çok uzun vakitler geçirmesi ve evlad ü iyalin artık erkeğe galebe çalması tepesine çıkmasıdır
Hatta bir çok erkek evde karısının yanında artık evcilleşmiş durumdadır artık ona karısı egemendir karısıyla çok çok bir arada bulunduğu içün erkeğin heybeti ve kuvveti artık kaybolmuştur
Böylece karısının emri altında eğitilmiş bir mahluk haline düşmüştür emir ferman sadece karısının elindedir artık
Çünkü karısı onun her işine sırlarına mallarına vakıftır!" Muaddid (çok eşli) erkeklerin durumu ise bunun tam tersinedir
Gördüm'ki onlar karılarıyla bir arada az otururlar
iş ve çalışma sefer için çok dışarı çıkarlar karılarına sırlarını vermezler mallarını bildirmezler işlerinin detayından bahsetmezler
Zevceleri ile ihtilatları azalmıştır bu da onlara bir heybet ve şahsiyet gücü, kâmil bir irade kazandırmıştır
Bakarsın ki "tam bir erkeklik ve yiğitlik ile" karılarından herhangi bir itiraz ve sıkıştırma korkusu çekmeden diğer evliliğe girişirler
Çünkü eşleri kocalarının kendilerine davranışı sebebiyle kendi tabiatlarına ve haklarına kanaat eder olmuşlardır
işte en rahat himmeti en yüksek sıhhat ve saadeti en iyi olan erkekler bunlardır!
Bunların genel hali hep böyledir!
Şimdi anladık'mı Araplar evde çok oturan erkeği niçin ayıplıyorlardı?
Netice sonuç işte önünüzde!!
"Bu KORKU" sebebiyle evlerimiz bekâr evlenmemiş kızlarla kadınlarla dolup taşıyor bugün
Artık kimse onları sormuyor onlara talip olmaya cesaret edemiyor
"Bu KORKU" sebebiyle kıyıda köşede kalan korkakları fesat kapladı yolsuzluklar çoğaldı o fasit zihniyetin kurbanları her tarafa yayıldı!
Fesadı önlemek için taaddüdü ( çok eşli evliliği) meşru kılan Allah'ın şanı ne yücedir!
Tesbih ve tazim ederiz O'nu!
Allâh, Hazret-i Âdem (as)'i yoktan var ettikten sonra kendisinden huzura kavuşacağı bir hanımı da yaratmıştır. insanoğlunun çoğalmasını bunlar vasıtasıyla takdir eden Allah Teâlâ, erkeklerle kadınlar arasına bir takım hak ve vazifeler koyarak, iki tarafın da fıtratına uygun yaşamasını emretmiştir.
Şüphesiz bu hak ve vazifelerin en önemlilerinden birisi de "nikah"tır. Nikah birbirine tamamen yabancı iki farklı cinsten insanın arasında meydana gelmekte ve ikisini yine dünyanın birbirine en yakın iki insanı kılmaktadır. islâm, nikaha ulvî bir mânâ ve mes'ûliyet yüklemiştir. Nikah sayesinde kadının yeme, içme, barınma ve benzeri her türlü ihtiyacı kocasının sorumluluğuna bırakılmıştır. Âileyi inşâ mes'uliyeti ise kadına tahsis edilmiştir.
islâm'da evlilik, geçici bir menfaat veya zevk üzerine kurulmamıştır. iki tarafın anlayış ve olgunlukla meydana getirdiği ve sevgi-saygı temelleri üzerine kurulan yuva, toplumun en güzîde varlığı olan "insanı" ortaya çıkaracak, ihtiyaçlarını temin ederek, onu cemiyetteki mukaddes vazifelerine hazırlayacaktır. Böylece aile, toplumun en küçük, fakat en vazgeçilmez yapı taşını oluşturacaktır. Onun sarsılmasına yol açacak (zina, iftira vb.) her türlü tesir, islam tarafından yasaklanmış ve bu hususta çok sıkı tedbirler alınmıştır.
Kısaca anlattığımız şekliyle bu kadar değerli olan "nikâh" ve "âile" müessesesi için, bazıları câhilâne, bazıları da maksatlı olarak ileri geri
Erkeklerin hepsi aynı olduğundan kadınlar bir adama gayet rahat bir şekilde bağlı kalabilir ama kadınların hepsi farklı ve bir erkek ne kadar kadın tanırsa kültürü o kadar genişler ve insanların karakteri hakkında o kadar bilgi edinir. Fakat bir kadının karekteri o adama yetmiyorsa o da onun ayıbı.