iletişim çok kolaylaşması, bizim türk erkeklerinin am deyince daha görmeden süblimleşmesi sayesinde hanım kızlarımızın totolarını güneş mertebesine kaldırdıkları için onların seçeneklerine kalması nedeniyle olan durum.
malum bizim hanımlarda para yok pul yok, boy desen bodur ama kaslı yakışıklı paralı arabalı... bir sürü değer istedikleri için başarı şansı çok azalıyor.
e haliyle mücadele etmek istemiyorsun bir yerden sonra...
100 kıza yaz. 5-6 tanesi geri dönüş yapar. Yani başarı oranı %6. Benim gibi hayatı olasılık hesapları ile yaşayan biriyseniz, bu denli düşük başarı oranına sahip bir eylemi tekrar tekrar deneyip farklı sonuçlar beklemezsiniz.
Yüz yüze azıcık başarı yüzdesi artıyor olabilir. Hala çok düşük kalmaya devam edecektir özünde.
Devir değişmiştir.
Eskiden sevişebilmek için evlenmek gerekiyordu.
Şimdi olduğu gibi sevgili yapıp, günlük ev kiralayıp sevişme durumları yoktu.
Escort'luk bile bitmek üzere. Ancak yaşlı amcalar gidiyor bunlara.
Erkekler de kadın peşinde koşmuyor.
Bu tavır erkekler tarafından biraz daha içselleştirilip evrensel bir karşı duruş olarak benimsenirse dünya daha yaşanılır bir hale gelebilir. Zira 160 boyunda 90 kg ağırlığında,prenses edasıyla yürüyen Yurdum kezbanlarının egoları tıpkı koca götleri gibi yer çekimine takılıp yer izasına daha da yakınlaşacak.
Peşinden koşma ile koşmama arasında fark olmadığını anlayan erkeklerin davranışıdır.
Yaşım daha genç (20) ama edindiğim tecrübelere göre kadınlar zaten bi erkekten kısa sürede etkilenirse etkilenir, etkilenmezse erkek ağzıyla kuş da tutsa olmaz, kadınlar uzun süreçleri kaldıramaz böyle konularda, sıkılır.
Bunun farkında olan erkeklerin "tohumu ek bitmezse toprağın amuna goyim" mantığına geçmeleri doğaldır.
Ayrıca internette her sitede (çoğu saçmalıktan ibaret olsa da) "alfalık" akımları mevcutken kezbanlarımız kendini pohpohlayacak erkekleri artık biraz zor bulurlar.
Naz niyazdan usandıkları içindir. Ne kadar peşinde koşarsan o kadar ipleri onun eline vermişsin demektir. Haaa, amaç başka ise onun için hala koşturuyor erkekler evet.
Eskiden bende bir kere aşık oldum sevdiğim kıza kavuşmak için ne engeller aştım toydum bütün engelleri geçicem sandım çok geç anladım o gitmeye karar verince aşka yetişmek imkansız artık akıllandım boşuna koşmuyorum bi ıslık çalınca kimi istersem o bana geliyor.
sekse ilkel olarak baktığımızda, yani özünde gen aktarımı yaparak türümüzün devamlılığını sağlamaya çalışıyoruz. hayvanlarda evlilik denen bir müessese yok, yakalandıklarına yapistiriyorlar. bunu yapan da ya en hızlı koşanlar, ya en tepeye uçanlar, ya da en güçlüler. böylece türün en güçlü yeni yavruları meydana geliyor. ancak insanoğlu evrimsel açıdan hayvanlar aleminin en gelişmişi. bu gelişimde ise en büyük farklılık beyinde gözlemleniyor. insanoğlu beynini kullanarak makineler yapıyor, teoriler çıkarıyor, buluşlar yapıyor. ve insan inanın en çok kendini seviyor. bazen kızıyor ama seviyor. hal böyle iken ben öleceğim ama benim genlerim, benim özelliklerimi taşıyan bir yavru bu dünyaya miras bırakmalıyım diyerek evleniyor. aşk yok mu, sevgi yok mu, lipido yok mu, var. tıpkı çiçeklerin koku salgılayıp renkli gözüküp arıları kendilerine çekerek, arıların ayaklarına yapışan tohumlarını daha uzaklara taşıtması gibi bu. aşk ve sevgi bir araç, amaç ise hayatta kalmak, varoluş. peki kadınların peşinden koşmaktan vazgeçen erkekler neden vazgeçiyor? çünkü insan aracı amaç edinmiş durumda. aşk, sevgi, seks, araç olmaktan çıkmış araç olmuş. ben ya da sen neden prezervatif kullanıyorum. çünkü üremek istemiyorum, sadece bu mükemmel zevki yaşamak istiyorum, genlerimi aktarmak istemiyorum. çünkü evli değilken ciddi problemlerle karsilasilabiyor. evliyken bile ciddi problemlerle karsilasilabiliyor. mesela ben iki çocuğum olsun istiyorum ileride. çünkü onları dünyaya getirdiğimde donanımlı bir şekilde yetiştirip, rahata kavuşturup, aynı zamanda bu yarışta türlerinin içinde savaşabilecek nitelikte olmalarını sağlayabilirim. ancak korunmama durumunda 10 çocuğa bunları sağlayamam.dikkat ettiyseniz iki çocuk olunca çocuğum dedim, on çocuk olunca on çocuğa kelimesini kullandım. çünkü o kadar çocuğu kabullenemezsin bile, isimlerini unutursun, ilgilenemezsin, hayatı boyunca sürünmeye itersin. konumuza dönmek gerekirse er kişi niteliklerini artırıp, donanımlı olduğunu düşününce ve rakiplerini geçtiğini hissedince o kadının peşinde koşmaz, her kadinin peşinde koşmaz, çünkü bulamaz kendine denk birini. ancak karşısına çıkmasını bekler, eğer denk bulursa kendine, kadınla ilgilenir.
bide şunu eklemek istiyorum. bu zamana kadar çok hayallerim yıkıldı. kızlar cidden çok saçmalar aq. ne istediklerinden gram haberleri yok. önce çok samimi oluyor sonra birden arayı açıyorlar. çıktıkları kişilerde benden daha düşük model tipler oluyor veya hiç kimseyle çıkmıyorlar.
bu sene en az 3 kızı denedim. 3 ün dede tık yoktu. hiç ilgilenmeyene lafım yok o sevmemiştir olur ama ilgilenip bırakan kızlar cidden ne istediklerini bilmezler.
ayrıca eğer brad pit değilseniz ve çevrenizdeki kızlar kaşar sınıfına girmiyorsa, bunu sizde fark etmişsinizdir ki kızlarla sohbet cidden çok zor. özellikle mesajlaşmalarda siz konuya devam etmezseniz kızlar konu bulamıyorlar. konuşma sizin götürdüğünüz şekilde gidiyor ve buda bir süre sonra yoruyor.
sadece bu sene değl hayatımın son 5 senesi böyle geçti ve artık yılların yorgunluğu var ve öğrenilmiş çaresizlikte var.
bu ilişki yorgunluğu ve öğrenilmiş çaresizlik birlikte olunca, kız size açık şekilde ilgi gösterse bile yinede ''nasıl olsa sevgili olmayacağız salla.'' diye düşünüyorsunuz. ve bir süre sonra size ilgi gösteren kızlardan hiçbir şekilde etkilenmiyorsunuz. bi nebze karşı cinsle olan ilişkiler artık arkadaşlıktan öteye geçmiyor ve karşı cinsin kanka demesine bile katlanamıyorsunuz.
eskisi gibi de bir kızın bakışlarından hoşlanma sezseniz bile nasıl olsa olmayacak kafası sizi yolunuza devam ettiriyor ve büyük ihtimalde olmayacak olaylardan sizi çekiyor. ama hayatınızdaki o rengi ve aksiyonuda alıyor. sadece sevgisiz siyah-beyaz bir dünya oluyor.
bir süre sonra da bunu dert etmekle-etmemek arasında yolunuzda yuvarlanıp gidiyorsunuz.