çeşitli nedenleri olabilir.
fakat tek bir ortak neden vardır.
yanındaki kadına, içinde bulunduğu ilişkiye saygı duymuyor olmaları.
hayatındaki kadına ve ilişkisine saygı duyan hiçbir erkek, koşullar ne olursa olsun, hayatındaki kadını aldatmaz.
aldatan erkek ne söylüyorsa odur, ancak buna kendisi de inanmaz.
bu nedenle, en doğru saptama, antrapolog-sosyal psikolog -psikolog koalisyonu tarafından yapılmaktadır.
Kadınların her an her şeyi yapabilme imkanı da var potansiyeli de.
Daha Düne kadar , mini etek mi giymedi , makyaj yapıp sevdiği erkeği elde edebilmek için daha neler yaptı, evlilik sonrası her şey değişti tabi değil mi.
Bakımsız, uyuz, erkek eve gelince bir hoş geldin demek yok, birde çocuk varsa heyy yavrum hey. Çocuklara ilgi de yok ,
Affedersin Dötü göbeği salmış oturan boğa gibi oturursan o kanepede her gün.
Tabi kaçar adam.
Yazar burada genelleme yapmıştır,
Her kadın icin değildir ,üzerinize alınmayın .
arkadaşlar sevmeyen insanların çok azı belli sebeblerden dolayı birlikte kalmaya devam eder, (çocuk, statü vs. gibi) yoksa her aldatan sevmiyordur yakıştırması doğru değil. her seven aldatmadığı gibi, her aldatan da sevmiyor değildir.
saygısızlık. ilişkide saygı kalmadıktan sonra birçok şey etkisiz eleman o yüzden neden beni aldattı diye sorgulamaktan ziyade ilişkide aranızda saygı var mıydı diye bakın yoksa zaten ortada sevgi de olamaz.
kadınlar da aldatır ama erkekler yakalanır. erkekler sadece toplum baskısından bağımsız olarak kendisine daha çok fırsat yaratabildiği için daha çok girişimde bulunur ve bu da yakalanma olasılığını arttırır. yoksa emin olun yüzdeye vursak, oranlar arasında uçurumlar yok...
aşkı sevgiyi bilmeyenlerin saçmaladığı bir konu da bu.
aşk başka bir şeydir, geçicidir. aşk bir nevi körlüktür. aşık olan kişi gözü başka kadın görmediği gibi, işi de görmez, patronu da görmez, hiç bir şeyi görmez. ama bu durum geçicidir.
sevgi ise uzun vadelidir. seven insan aldatmaz diye bir şey yok. eşini her şeyden çok sever, fakat aldatma kimyasal bir çekim sonucudur. aldatma deyince her gün karı kıza yazma olarak algılanmasın. gecelik ilişkiler vs. gibi durumlardan bahsediyorum.
diğer yandan bir tek er kişisi, birden fazla hatun kişisini de sevebilir. kalbin tek bir şeyi sevme gibi bir kısıtı yok, sevginin çok boyutları var.
ha dersen ki; ulan seviyorsun eşini, eşinin istemediği bir şeyi yapma, evet bu doğru. bunu yapmamak lazım. fakat diğer yandan doğamıza nakşedilen gerçekleri de inkar etmemek lazım.
arkadaşlar bugün jennifer lopezin, angelina jolienin aldatıldığı bir dünyada karsını sevmemek vs. gibi geri zekalı çıkarımlarda bulunmazsak. dünya tarihine baktığımızda poligami insanlığın varoluşundan bu yana mevcuttur ve biyolojik olarak erkeklerin ihtiyaç duyduğu bir şeydir. bu bir çok dinde ve toplumda daha son yüzyıla kadar geçerli ve kabul edilmiş bir gerçektir. asırlardan bu yana biyolojik bir gerçek olan erkeğin çok eşliliğini bugün sosyo-kültürel kurallar ile kısıtlamaya çalışmak, aldatmalara vize vermektir.
sonuç olarak; erkek ihtiyaç duyduğu ve hakkı olan çok eşliliği resmi ve toplum baskısından dolayı alamadığından dolayı gayr-i meşru bir şekilde elde etme yoluna gitmektedir. bu libido olanı.
önüne gelene yazılmak da yavşaklığa ve keyfe giriyor, hiç hazetmiyorum.
Karaktersizlik. Çoğu eşlerini beğenmiyor ama bunu dile getirmiyor. Kadına kötü davranıp, kadının kendisini değersiz hissetmesine neden oluyorlar. O yüzden kadınlar boşandıktan sonra güzelleşiyor. Halbuki "Sen Çok kilo aldın gel sana uygun bir beslenme şekli bulalım", " gel sana bir Fransız askısı yaptıralım, istersen botoksa da başla" demek zor geliyor. Dışarıdan birini bulup ona para yağdırıp evdeki karılarına zulüm ediyorlar.