Bir erkek; yaradılışı itibariyle döllemek mecburiyetindedir, bunu anlayabiliyorum. Bir evlilikte belki de en çok sorumluluğu üzerine alması gereken taraftır erkek. Ancak, her şey yolunda olsa bile çoğu erkek evlenmekten kaçınır.
Örneğin evlilik konusu açıldığında konuyu değiştirmek isterler, ortak hayallere katılmaktan kaçınırlar, çok sevseler de gerilirler, bu su götürmez bir gerçektir. Herkesçe de bilinir şüphesiz. Evlilik aşamasında bile eşya seçmezler örneğin çoğu, ilgisizdirler, kadın yapsın isterler..o sırada birisi dese ki evlenmesen de olur, en kralı bile durup bir düşünecektir.
Peki; neden evlenmek istemez erkekler?
Hâkimiyet meselesi midir akıllarına takılan?
Ya da kontrol kadında olacak korkusu mudur?
Kuşatıldığını mı düşünürler yoksa sorumluluktan mı kaçmak isterler?
Çocuk düşüncesi mi onları korkutur yoksa?
Yoksa ne? Savaşmaktan korkmak mı?
Tıpkı diğer konumuz gibi aydınlatılması gereken bir konu olarak görüyorum ve bunu da şiddetle merak ediyorum
şimdi çocuğum erkek milleti ipnedir. yani zaman bu hale getirmiş. alem yozlaşmış erkek milleti ne yapsın.
ama bugünlerde en popüler evlenmeme bahanesi, ben bi hayatımı yaşıyim gelcemdir. ama bunu direk söylemez de çeşitli kılıflar üretir.
ha bizim saf türk kızı da bunu yer. eleman geri dönene kadar bekler. geri dönünce yeniden başlar. ama şöyle bişi var. bu ilişki asla mutluluk vermez. çünkü kadın içten içe bilir ki, ya yeniden giderse? ki çoğu zaman da erkek gider. bana evlilik zor geldi bi iki ay kafamı dinleyeyim filan ayakları çeker.
korkudur, koruyamama korkusu, ne kadar iyi bir işi geleceği olsa da korkar hep, çünkü karşısındaki sevdiği kişidir onun zarar görmesinden ona bakamamaktan korkar, kendine güvenemez her ne kadar güçlü olsa da, bu herşeyi gönüllerince otomatik olarak üstlendikleri içindir aslında, bir erkek evlilik olayının ortak bir yaşam olduğunu anlayıp kadınında ona karşı sorumlulukları olacağını anlayıp bunu benimsediği an evlenir.
daha sevişmem gereken çok kadın var diye düşünürler. ne yazık ki çoğu bunu gerçekleştiremez ve ne hayalini kurdukları hayatı yaşayabilmiş olurlar, -bazen çok geç evlendiklerinden mütevellit- ne de aile hayatları şahane geçer.
sorumluluğu sevmediği için diyebiliriz belki. hele ki böyle bir dünyada daha fazla sorumluluk biniyor ebeveyne. bir çocuk dünyaya getirmek kolay. mesele dünyaya getirmek değil, onu nasıl dünyanın o iğrenç yüzüne karşı hazırlayacağındır.
bir çocuğu bilinçli, ahlaklı, dürüst bir şekilde yetiştirip yetiştiremeyeceğime dair kararsızlıklar beni evliliğin dışına itiyor. benimle aynı düşüncede olan bir kadının olmasıda hiçbir şeyi değiştirmez. evlendikten sonra bir gün çocuk yapmak isteyip istemeyeceğimizi bilemeyiz çünkü.
çünkü ben çocukları çok severim. her birine dünyanın yeni umutları diye bakarım. ama dünyanın iğrenç yüzü birer birer onlarıda kendi içerisine çekiyor. buna şahit oldukça evlilik daha da uzaklaşıyor benden.
bir erkek olarak; benim evlenmek istemeyişimin tek sebebi budur.
bekarlık özgürlükmüş, sultanlıkmış vs. bunlar palavra. bunlar sebep olamaz. bekarlık, kendini yalnızlığa hapsetmektir. bunun neresi özgürlük?
bekarlığı, insanın kendisini yalnızlığa hapsetmesi olarak tanımlıyorum ve bir çocuk daha dünyanın iğrenç yüzüne tanık olmasın diye bile bile hapsedeceğim kendimi. en azından bu da benim sorumluluğum olsun.
Balayına değil alayına giderim diye uydurulmuş pek bir densiz laf özetidir aslında bu korkunun. Tabi ekonomik kaygılar da olabilir sebep. Ancak genelde tek kişiye bağlı kalabilme gücünü bulamamaktan kaynaklanır. Evliliğin vazgeçmek, fedakarlık yapmak üzerine kurulduğunu gören, duyan erkeğin kaçışıdır.