john gray'in yazdığı, türkiye'de altın kitaplar'dan çıkmış güzel kitap. Ayrıca kadın ve erkeğin hayata bakışının ne kadar farklı olduğunu gösteren bir söz.
(bkz: erkegin evlilik tereddüdü)
araştırılmamış bilgi diye silersen moderasyon ağzına acı biber sürerim.
erkekler her duruma biraz daha mantıklı yaklaşırken, diğer etkenleri de mevzu bahis olaya entegre edip sağlıklı düşünmeye çalışırken kadınlar sadece kendileri ile alakalı bölümü cımbızlayıp, diğer etkenlerin değerini sıfır alıp probleme o şekilde yaklaşırlar anlatırsın, g.tünü yırtarsın, sinirlerin bozulur bağırırsın falan "bence benim düşdüklerim ve hissettiklerin dışında diğer her şey önemsizdir" diyebilir.
hatun kişi her an salt kendi duygularının önemli olduğunu varsayarken, er kişi daha bir mantıklı düşünmek ister. hatun kişi daha önce tepki göstermediği benzer olaylar varken, er kişi benzer olayda yine kendisine göre normal davranırken hatun kişi bu defa "sen nasıl bunu yapmazsın?" diye çıkışabilir. hayır önceki olaylarda olmamış değişik bir şey? çünkü o anda hatun kişide duygu patlaması olmuştur, er kişiye burada öküz, odun gibi özellikler kalmıştır.
hatun kişi şımartılmak ister, nazlanmak ister, er kişinin bu nazı ve şımarma aktivitelerini çekmesini bekler. kendince bir şey söyler ve kafasında bir cümle kurar "ben bunu diyim, o da bana bunu desin" kafasındaki cümleyi eder, er kişi başka bir şey söylediği zaman harp çıkar "sen nasıl bana bunu demezsin?" kendi kendine düşünüp, kendi kendine beklenti içine girmek vardır, olmayınca ise suçlu er kişidir.
er kişi her daim romantik olmalıdır, hatun kişiyi el üstünde tutmalıdır küçük sürprizler yapmalıdır.
avea bir numaralı düşmandır bu konuda. mesaj gelir, cevap yazarsınız cevabınız gitmezmiş halbuki, tekrar gelir yine cevap yazarsınız ama gelen mesajlar da sanki gönderdiğiniz mesajlara cevap gibidir. o yüzden "ya mesajlarım gitmiyorsa" gibi bir düşüncede olmazsınız. derken sabah anlarsınız ki, hiçbir mesajını gitmemiş gitmesi gereken saatte. mesajlaşma tartışma formatında olduğundan o aradığında da açmamışsanız tartışma uzamasın, bağırmayın çağırmayın diye olayın formatı bir anda değişir. "ben seni merak ettim, sen açmadın telefonu" olur. olaya bu taraftan baktığında işin formatı, senin davranışınla orantılıdır ama bunu anlatamazsın.
müneccim olmak lazım, kadının her aklından geçeni görebilmek, onun istediği cümleleri ona edebilmek ve ona istediği soruları sorabilmek lazımdır. yoksa erkeğin vay haline.
işin tuhaf tarafı, er kişi erkek arkadaşlarına sorar "ben mi yanlış yapıyorum?" diye arkadaşları "yok abi, ne alakası var?" derler, hatun kişi hatun arkadaşlarına sorar "ben mi yanlış yapıyorum?" diye -aslında sormaz da bazen, "benim düşüncem önemlidir, başkalarının ne düşündüğü beni ilgilendirmez" tavrı da olur- arkadaşları "ne alakası var bacım sen doğru düşünüyosun" derler.
bir de marstan olup, er kişiyi tongaya düşürmek isteyen şerefsizler vardır. olayları hiç bilmezler, sırf hatun kişiye yaranmak için veya hatun kişi boşa çıkarsa ben yamanırım şeklinde düşünceyle "aaaa bunu nasıl yapaaar? ben olsam böyle yapmazdım" diyenler de vardır.
erkeğin değişmesini ister hatun kişi ama kendi davranışlarına gelince olay "ben böyleyim değişemem, beni seven böyle sevsin" diyebilir.
ayrıca bir hatun her türlü problemi ayrılık kararına rahatlıkla bağlayabilir.
Masal bu ya, yıllar önce Mars gezegeninde yaşayan erkekler, teleskopla uzayın derinliklerini incelerken, Venüs gezegeninde kadınların yaşadığını tespit ettiler. Büyük bir aşkla ve hızla uzay gemilerini yaparak, Venüse uçtular.
Marslılaıin elbet birgün gelecekleri ümidiyle bekleyen Venüslüler, onları çok sıcak bir ilgiyle karşıladılar. Birlikte olmaktan, birşeyleri paylaşmaktan zevk aldılar. Ayrı dünyalardan olsalarda, birbirlerini tanımaktan, farklı yönlerini inceleyip takdir etmekten hoşlandılar.
Ve birgün, hep birlikte Dünyaya uçmaya karar verdiler...
ilk başlarda herşey yolunda gidiyor, mutluluktan yerlerinde duramıyorlardı...
Fakat, Dünyanın atmosferi, belleklerindeki birçokşeyi sildi. Farklı insanlar olduklarını, ayrı gezegenlerden geldiklerini unuttular...aralarında çekişmeler, çatışmalar başladı.
Ve taaa o zamandan beri de kadınlarla erkekler arasında çatışmalar yaşanmakta, ayrı gezegenlerden geldiklerini hafızalarından silmiş durumda, çatışmalar bütün hızıyla devam etmekte. Hem de, karşılaştıkları yenilgiler bile, her iki cinsi akıllandırmaya yetmemekte...
- Farklı olmaları gerektiğinin bilincine varmadan, birbirleriyle geçinemezler. Ve, genelde karşı cinse kızmamızın nedeni, bu önemli gerceği unutmuş olmamızdır.
- Kadınlar akıl verip yönlendirmeye kalkarken, erkekler de tamirci rölüne girip çözümler teklif ederler fakat duyguları önemsemezler.“
- Marslılar (erkekler), kendilerini geri çekip sorunlarını sessizce düşünmeyi tercih ederken, Venüslüler (kadınlar) kendilerini rahatsız eden şeyler hakkında konuşmayı isterler.
- Erkekler kendilerine ihtiyac duyulduğunda, kadınlarsa sevildiklerini hissettiklerinde gayrete gelirler.
- Erkekler sevgilerini gösteremezler, kadınlar ise bu sevgiyi almaya karşı direnirler.
- Erkekler herzaman kendilerini haklı zannederken, kadınlar görüşlere katılmama ve bunu söylemek yerine, onaylamama mesaji vererek, erkeklerin savunma içgüdülerini uyarırlar.
--spoiler--
Erkekler özellikle güven, benimseme ve beğeni dolu bir sevgiye gereksinme duyarlar. Kadınlarsa şefkat, anlayış ve saygı ararlar.
Erkeklerle kadınlar farklarına saygı gösterip kabul edebildiklerinde, aşkın büyümesine de şans vermiş olurlar.
Erkeklerin kadınlar hakkında en sık dile getirdikleri yakınma ise kadınların sürekli onları değiştirmeye çalışmalarıdır. Bir kadın bir erkeği sevdiğinde onun gelişmesine yardımcı olmayı görev bilir ve erkeğin davranışlarını düzeltmeye çalışır
Bir erkeğe o istemeden öneride bulunmak,onun ne yapacağını bilmediğini ya da bunu kendi başına yapamayacağını ima etmek demektir.
Venüslüler içinse yemeğe çıkmak bir ilişkiyi güçlendirme fırsatı; bir dosttan hem destek görmek, hem de destek vermek zamanıdır.Kadınların lokantalardaki konuşmaları son derece açıksözlü ve mahrem, neredeyse bir terapistle hastası arasındaki konuşmalar gibi olabilir.
Mars ise çok farklıdır. Marslılar daha çok çözümlere önem verirler. Eğer bir şey işliyorsa, ona dokunmazlar. içgüdüsel olarak, yolunda giden bir şeyi rahat bırakırlar. "Bozulmadıysa onarma," sık duyulan bir deyiştir. Bir kadın bir erkeği geliştirmeye kalktığında, erkek kendisinin bozuk olduğu mesajını alır ve kadının onu onarmaya kalktığını düşünür.
--spoiler--
--spoiler--
Erkekler, kendilerini iyi hissetmek ve sorunlarını kendi başlarına çözmek amacıyla mağaralarına çekilirler. Kadınlar ise bir araya toplanıp sorunlarını açıkça konuşurlar.
--spoiler--