Dünyanın en büyük yalanı. Öyle bir ağlar ki aslında. Ağlamam diyen de gece yastığa kafasını koyunca gizli gizli ağlar ama güçlü ve sert biri gibi görünmek için duygusuz biri imajı çizer etrafına. Sert görünümlü insanların da ağladığına şahit oldum hani. Askerde barış abi vardı nişanlıydı. Yenge ile tartışmışlar ve iş yüzük atmaya kadar gitmiş adamı görseniz var ya taşı sıksa suyunu çıkarır. Kodum mu oturtur bir tip. Lakin gelin görün ki bana sarıldı ağladı adamcağız. Söyleseler sana bu adam hüngür hüngür ağlıyor "yürü git lan ne ağlaması, görmeden inanmam" dersin ama hayat işte, evet.
Erkekler ağlar mı ağlamaz mı bilmem ama toplumsal normları bile bir kenara koyup düşündüğümüzde bir kadın kadar ağlayamazlar. Örnek vermek gerekirse, ben ve erkek kardeşim bu duruma çok uyuyoruz. Şahsen her şeye ağlama potansiyeli olan biriyim. Öyle böyle değil yani. En basitinden sinirlenince bile ağlarım ama sanırım erkeklerde olay öyle işlemiyor. Erkek kardeşimin suratına tükürsem ya Yarabbi Şükür der ya da üzerime atlayıp azılı bir savaşı başlatır. Neyse, sonuç olarak her şeye ağlamak da iyi değil. Çünkü kardeşim bile mantıklı düşünmeyi bırakıp -cidden bırakıyor- beni korumaya ve güldürmeye çalışıyor. Bu dışardan çok güzel bir şey gibi gözüküyor biliyorum ama her zaman güzel olmuyor maalesef. Çünkü bazı durumlarda bana kendimi gereksiz aciz hissettiriyor. Sadece ağlamak istediğim o anda sanki ben aslında o sorunu çözemezmişim gibi mantıksız triplere giriyor. Aslında gayet de çözerim kardeşim ama anlatamıyorsun tabii. Neyse yine de seviliyorsun. Ehehe. Niye bu kadar yazdım bilmiyorum.
Sonuç olarak bence erkekler bebekken çok ağladıkları için artık ağlama ihtiyacı hissetmiyorlar. Yeni teorim çok muhteşem değil mi? Hahahah.