kilodunu, bokserını neyin düzeltirken '' kerata günden güne büyüyo mu ne, yeni tıraş ettim ondandır ama lan, orman orman, kıldan gözükmüyo a.q.''gibi çükün o sıradaki ahval ve şeraitine göre değişen terennümler eşliğinde ''mal mülk yerinde mi?'' diye göz atılan o anları kendisine yaşatana erkek denir.
kadın olmayan...*
dedim kendi kendime hep kadınlara laf yapıyorum yok mu erkeklerin hiç berbat yanları.
ve sonra;
erkekler daha ortalama. şöyle ki kadının "çekilmez"i erkeğin çekilmezinden daha fena ama "mükemmel"i de erkeğin mükemmelinden kat kat iyi. böyle olunca ne yazacağım lan erkeklerle ilgili diyor ve yazmıyorum...*
ilk yaratılan.
ama tek bir kemiği hep eksik, o kemik ki; kalbini koruyan...
o kemikten yaratıldı kadın, ama ne garip, ondan yaratıldığı halde tam...
erkekse düştü eksik kemiğin peşine ve bulduğunu sandığı her yanlış kemik, daha da battı içine...
bu yüzden ki; erkek, iki kat güçlü olmak zorunda, bu yüzden ki; kırılmamalı...
üstelik;
"kalp bu, kemik değil, kaynamıyor..."
. ilköğretim birinci sınıftan, üniversite sona kadar katı ve sert bir askeri eğitime tabi tutulmalıdırlar.
bu sayede uçkurları ve mideleri için yaşayan erkekler gidip, başkasının namusunu kendi namusu gören, hayatta uçkurdan öte değerlerin olduğunu idrak edebilen, en önemlisede müslüman türk erkeğine yakışır hareket eden bireyler yetiştirmektir.
kadınların neler çektiğini, toplumda nasıl ezildiğini çoğu zaman anlamayan kimselerdir.
hürriyet de bu 'anlama' yolunda bir empati denemesi yaptırmış bazı ünlü erkeklere: http://www.medyatava.com/haber.asp?id=74851
'erkekler ağlamaz.'
'erkekler korkmaz.'
'erkekler karı gibi gülmez.'
derken ortalık dul kadından geçilmiyor. zira erkekler genç
yaşta
hakk'in rahmetine kavuşuyorlar.
siz hiç kapı komsusuna sabah kahvesine gidip karısinı çekiştiren erkek
gördünüz mü?
fare görünce bağıran?
'bu ara sinirlerim zayıf' deyip habire ağlayan?
oysa onlar da kadınlarla aynı duygulara sahip olarak geliyorlar
dünyaya.
lakin daha ilk gün ayaklarına mavi patik giydirmek suretiyle 'ağir ol
bakalım! ' diyoruz.
'ne alákası var mavi patikle? ' demeyin. mavi soğuk ve ciddi bir
renktir.
kime isterseniz sorun. ve katiyen tesadüf değildir o patiklerin rengi.
düşünülmüş, taşınılmış, seçilmiştir.
ayağa giydirildiği anda kulağa şunlar fısıldanmış demektir: sen
erkeksin.
erkek olmanin gerekleri vardir. ömrünün sonuna kadar bunlari yerine
getirmekle yükümlüsün.
ömrünün süresi ise çatlama kat sayına bağlı. içine ata ata ne kadar
yaşayabilirsen artık.
bize sorarsan pek uzun süreceği kanaatinde değiliz.
dikkat edeceğin husus, en dramatik hallerde bile mavi patikli olduğunu
unutmamandır.
misal,
ásık oldun.
sakın belli etme. bırak karşındaki yansın tutuşsun. sen ağır ol. molla
desinler yeter ki ásık demesinler.
misal,
sevgilinden ayrıldın.
sakın ağlayıp sızlama. yine bırak karşındaki yıkılıp sürünsün.
gözyaşı dediğin kadın kısmına yakışır.
zaten senin gözyaşı bezlerin mavi patik operasyonuyla alınmış
bulunuyor.
misal,
eve hırsız girdi.
tıkırtı duydunuz ya da hırsızla burun buruna
geldiniz.
kim boğuşacak adamla? bak bakalım karının ayaklarına! ne renk
patikleri?
pembe.
ya hırsızınkiyle seninki? mavi.
kural,
mavililer boğuşacak.
pembeliler bağıracak.
herkes görevini bilsin. ta doğumhanede yapıldı bu iş bölümü.
misal,
eşinle kavga ettin.
ne yapacaksın? hiç. işine gidip hiçbir şey olmamış gibi çalışacaksın.
'ay ismail çok sinirim bozuk, benimki sabah sabah anneme laf etti'
diyemezsin.
karın o esnada telefonun başında, bir sigara ve bir kahve eşliğinde
arkadaşlarına seni çekiştiriyor olabilir.
olsun. onun mazereti var, patikleri pembe.
misal,
evde aniden bir böcek peydahlandı.
kim gidecek üstüne? tabii ki sen. zira karının gitmesi hiçbir işe
yaramaz.
böcek renk körü mü? maviyle pembeyi ayıramaz mı?
ve sorarım sana, hangi böcek pembeden korkar?
ama mavi... birrrrr.
misal,
savaşa gidilecek.
kim gidecek? tabii ki mehmetçik. sen hiç 'vatan sağolsun' diye
bağıran
ayşecik gördün mü?
benim bildiğim ayşecik kameranın karşısında 'size baba diyebilir miyim
amca? ' diyordu.
ve hatırladığım kadarıyla omuzunda tüfek falan da yoktu.
diyeceğim, mavi patikli olmak zor zanaat.
erkek kelimesi sanılanın aksine erk kökünden türemez. erk güç kuvvet demektir. erkek kelimesi er kökünden türer. yani er-mek, olgunlaşmak. ergen in her iki cins içinde kullanıldığını biliyoruz. bu yüzden erkek gibi kız garipsenmez. çünkü bu övgüdür. fakat kız gibi erkek hakaret ifadesidir.
toplumsal cinsiyetçilik tarafından güçlülüğün, her istediğini yapabilme yetisinin sağlandığı insanlar.
mesela erkekler ağlamaz. halt etmişsiniz. öyle de ağlarlar ki... ota boka ağlayan, muhallebi çocuğu olmak kadına da erkeğe de yakışmaz lakin duyguları olan insanın ağlamasında sorun yoktur.
--erkek--
"tek bir erkek tipi" var bu topraklarda.
giyimi, kuşamı, zekası, yöresi farklı ama "zihniyeti aynı"
tek bir erkek !
o erkek...
bazen karısın, kızını, kız kardeşini öldürüyor...
bazen "öldürmekten beter kalem oynatıyor" ...
bazen" tecavüz" ediyor...
bazen "tecavüze uygun halleri"i bilgilerimize arz ediyor...
bazen kadını iş toplantılarının sıkıcılığını dağıtmak için araya serpiştirdiği şakalarının kahramanı yapıyor...
bazen karısıyla "teperek" şakalaşıyor...
bazen torunu olabilecek yaştaki kız çocuğu ile "eşleşiyor" ...
bazen kızını, dedesi yaşında adama satıyor...
bazen kadını işe koşup kendisi kahvede okey oynuyor...
bazen kadının başarısına, üç yaşındaki çoğun yaşından beklenmeyen bir hareketine şaşar gibi şaşırıyor...
hepsi aynı erkek !
hepsi kadını, "ruh durumuna göre değişik şekillerde kullansın diye kendisine gönderilen çok amaçlı hediye zannediyor"
ve türkiye giderek "aklı başında kadınlar için erkeksiz sayılabilecek bir yer" oluyor.
--erkek--