kadınlar vericidir, fedakardır; erkekler sadece almayı sever. kadınlar verdikçe daha da asilleşir, erkekler aldıkça bayağılaşır. ancak erkek bunun hep tersini düşünür.
erkekler seks konusunda gözleriyle, kadınlar ise kulaklarıyla uyarılırlar. bu yüzden erkekler erotik görüntülerle uyarılırken, kadınlar tatlı sözlerle uyarılır.
kadın, "erkek gibi" ifadesini bir övgü olarak kullanır; erkek ise "kadın gibi" tarzında her ifadeyi hakaret olarak kullanır.
bu da bizim ayıbımız, hatta insanlığın..
daha doğrusu bu olayı ilk kim başlatmışsa onun ayıbı.
erkeklerin kasları dikeydir, kadınların kasları ise yatay. selülit denen portakal kabuğu görüntüsünün kadınlarda olmasının sebebi budur ve ne yazık ki her kadında ya selülit vardır ya da selülit olacaktır. ama üzülmeyin, onun vitamini kabuğunda.*
Kadınlar yaşamı sanıldığı gibi duygusal çerçeveden değil mantık çerçevesinden görürler. Bunu kolay kolay hiçbir şey sarsamaz. Erkekse önüne çıkan yaşam yolunda savrulur gider.
kadın arkadaşlar arasında;
-canım nasılsın?
-teşekkür ederim canım sen nasılsın?
-çok teşekkür ederim
şeklinde bir konuşma dostluk ve sevgi göstergesi taşır.
erkek arkadaşlar arasında;
-naber lan ayı
-sana ne lan yarraam
şeklinde bir konuşma dostluk ve sevgi göstergesi taşır.
bir kadın diğer kadına yardım edince;
-teşekkür ederim -rica ederim diyalogu yaşanmazsa gerginlik olur
erkekler olağan dışı durumlar dışında bunu kullanmazlar çünkü arkadaşlar zaten birbirlerine iyilik etmek için vardır.
bir kadın grubu yemek yerken, eline sağlıklar, afiyet olsunlar havada uçuşur.
bir erkek grubu yemek yerken, akşamki maçtan, ekonomiden falan bahsedilir.
bir kadın yeni bir ayakkabı aldığında diğer kızlar çok yakıştığını söyleyip onu överler, kız ise binbir nezaket ile karşılık verir.
bir erkek yeni bir ayakkabı aldığında diğer erkekler ayakkabı almışın hacı diyerek üzerine basarlar.
temel olarak anlatmak istediğim kızlar; toplumsal statülerinden dolayı, derleyen, toparlayan, ileride aileyi ayakta tutan birey olarak yetiştirilirler ve içgüdüsel olarak, ne kadar nazik ve görgülü olduklarını her konumda gösterirler. erkekler ise rahat yetişme tavrından dolayı içlerinden geldiği gibi hareket ederler. aslında bu davranış farkı, bilhassa ilk gençlik döneminde etrafında çok kız bulunmayan erkeklerin ileride kızlarla sohbete girmesini biraz zorlaştırır. konuşulan sözcükler yabancı gelir adeta.
hiçbir tarafın tavrı için doğru veya yanlış, ve yahut iyi veya kötü demek bizim haddimize değil, ama tanıdığım kızların büyük çoğunluğu erkek arkadaş gruplarındaki samimiyet ve havaya hayrandır.
kadınların çoğu dans etmeye, yani arzu uyandırmaya bayılır. erkeklerin büyük çoğunluğu ise bundan dehşete kapılır; uyarılmış ve doyurulmamış bir arzu onları öfkelendirir.