Sıkıldığım aktivite.
Yani anlatmaktan da sıkıldım. Keyfim gelirse sonra anlatırım.
Benim bilecegim iş.sonunda noldu diye özelden yürüyemeyin.
Teşekkürler.
2000'li yıllarda trend olan erotik hikaye yayınlayan internet sitelerini anımsatan başlık.
lan oğlum kızım nasıl ruh hastalarısınız lan siz.
biri senaryo yazar diğerleri yorumlar.
- haydi haydi diyordu, ben ise bir yandan fermuarını açıyor bir yandan da saçını çekiyordum. o da istiyordu.
- bir an, ormanın karanlığında yankılan "hey, kim var orada" sesiyle irkildik.
- o da neydi. sevişmemizi belki de dakikalardır izleyen birisi vardı. sarhoşun biri !
- sevgilim önce kızdı, sen kimsin lan diye. fakat karanlıktaki adam görünmeye başladıkça, 1.97 boyundaki adamı görünce durdu.
- benim hatunla bişey konuşuyorduk da abi deyiverdi kısık sesle.
- adam, "konuşurken o kızın ağzına aldığı ne öyle ufacık" demişti.
- sevgilim biraz çekinir gibi oldu.. "şeyyy, büyütemezsin diye iddiaya girmiştik de abi" dedi.
- adam, dur bakalım birde benimle iddiaya girsin diyerek yaklaştı.
vay arkadaş sözlük diye ne ruh hastaları arasına düştük ulan.
"gidince görürsün!"
korkmuştum bu cümleden. içime bıçak gibi saplandı.
neyi görücektim? sürpriz mi yapacak acaba diye iyimser düşünmeye çalıştım, olmadı.
iyimser düşünemedim. ama sonuçta o benim sevgilim, düşmanım değil.
ne kadar kötü olabilir ki? olamaz hatta.
yine iyimsere çevirdim düşüncelerimi.
en güzeli böyle.
fakat, gizli saklı olmadan en özel anlarımizi dahi birlikte yaşadığım birinden "gidince görürsün" cümlesini duymak kırdı.
üçüncü kez kalbim kırıldı.
ormanı görünce sanırım içindeki öküz cıktı bunun. tam bir salon beyfendisiydi bir gün önce. şimdi fenerli volkan demirel'e döndü.
sigara üstüne sigara yakıyor.
arabayı yavaş kullanıyor. sürekli şikayet halinde..
arabayla iyice ormanın derinliklerine doğru ilerledik.
bunları yazarken saatim 3:50 pm gösteriyor.
güneş çekildi.
1 saat sonra hava kararacak ve biz hala arabayla ormandayız.
ne olacaksa olsun diyorum artık içimden.
sıkıldım.
eve gitmek istiyorum.
sevgilim inanılmaz gergin, tek kelime etmeye cesaretim yok.
arada "kime yazıyorsun sen!" deyip telefonuma bakiyor.
"kimseye aşkım bak bura uludağ sözlük. yorumları okuyorum arada yorum yapıyorum" deyip savuşturuyorum.
sosyal medyayla ilgisi olsa, neler yazdığımı görse ağzıma sıçar.
ama saf biraz. anlamaz twiterdan sözlükten felan.
size bisiler anlatıcam diye çektiğim çileyi görüyorsunuz işte.
neyse.
cesaretimi topladım ve "nereye gidiyoruz hayatım?" diye sorarak haddimi aştım.
"gidince görürsün" dedi ve sürmeye devam etti...
orman düşündüğüm gibi kuşlu böcekli cıvıl cıvıl değilmiş.
e o kadar olsun aralık ayındayız. rakımı yüksek bir yermiş burası sevgilim söyledi.
hava iyice soğudu.
bu soğuğa gucci marka montum dayanır mı bilmiyorum. olsun ne de olsa sevgilim var o beni sarar ısıtır. zaten ufak tefek sevgi pıtırcığı gibi bir kızım. sarıp sarmalar beni.
ağaçlar oldukça düzgün ve kalın gövdeli.
tam da yeşilçam filmlerinde ki gibi kosma kovalamaca oynamaya müsait bir ortam.
sevgilime "hadi oynayalım mııı?" diye enerjik bir tonla seslendim.
"ne saçmalıyosn amk ya çocuk musun?" dedi arabanın camindan dışarı bakarak. yüzüme bile bakmadı.
bu ikinci kalbimi kırışı oldu. unutmam ben bunları, şimdilik susuyorum dönüşte vurucam yüzüne
Nick bayan nicki ama kişi bu kadar sevindiğime göre erkek olsa gerek. Eğer öyleyse de kız gelip arabayla alıyor ve ormana gidiyorlar. Nolur geçerken beni de alın 3lü yaparız.
Şehirden iyice uzaklaştık.
hava biraz serinledi ama olsun hazırlıklı gelmiştim.
gerekirse bagaja koyduğum gucci marka, kırmızı yeşil desenli deri montumu giyebilirdim.
boy friendim üsüdüğümü anladı, klimayı açtı. oy yerim onu ben düşünceli sevgilim.
bazen küçük ama etkili davranişlar sergileyebilen bir sevgiliye sahibim. diğer sevgilim daha büyük davranişlar sergiliyor ama etkisi küçük oluyor. ikisini de seviyorum.
stabilize bir yola girdik. her taraf ağaçlarla dolu. bazı ağaçlar hâlâ yazdan kalma. bazıları sonbahara yenik düşmüş. yerler kuru yapraklarla örtülmüş durumda.
sanırım ormanın içinden geçiyoruz, yolu bilmiyorum ama gitmemiz gereken yere yaklaştığımızı düşünüyorum. tekerlerin ezdiği kuru yapraklardan çıkan sesler şarkımız şu an.
Bazen tehlikeli sonuçlar getirebilecek aktivitedir.
Öküzümü öpeyim de gerginliği gitsin adrenalin yaşayalım dedim. Az daha uçuruma yuvarlayacaktı bizi öküz.
Çok korktum Sözlük, son anda kurtardık. Ağlamışım korkudan rimellerim aktı.
Anladım ki o huzur dolu sahneler sadece amerikan filmlerinde oluyor.
Ben sanmıştım ki araba bi sağ bi sol yapacak, sevgilim "yaa araba kullanirken öpmesene şapşik" diye tatlı bir tepki verecekti gülerek.
Ikimiz de hahah diye gülüp bulutların ardında saklambaç oynayan güneşi selamlayacaktık.
Ama noldu biliyor musunuz "sikerim yapacağın işi cleanfamilygirl!! Az daha ölecektik senin yüzünden! Dalgınım diyorum sana!!"
Hayaller, hayatlar.
Kırıldı kalbim, çekip gidemiyorum da şehirden uzaklaştık.
Insanın içini kıpır kıpır eden, mutluluktan bulutları seyrettiren aktivite.
Şu an yoldayız hava mükemmel.
Sanki doğa bize bir kıyak yapıyor. Herşey muntazam.
Hava, doğanın renkleri tarif edilebilir gibi değil.
Ama sevgilim pek mutlu değil gibi.
Sürekli sigara içiyor, radyoyla oynuyor. Muhteşem doğa ilgisini çekmedi sanırım.
Tam bi öküz yua! Olsun ben onun öküzlüğünü de seviyorum.
Durun bi öpücük atayım direksiyon hakimiyetini kaybetsin. Ufak çaplı adrenalin yaşayalım filmlerdeki gibi.*