anavatan partisi (bkz: anap) genel başkanı ..
eski akp milletvekili .
her ne kadar genç ve dinamik duruşu zamanında gözüme hoş gözüksede yüzünü hafiften ve mimiklerini ağır bir biçimde polat alemdar a benzettiğimden dolayı soğuduğum politikacı .
abbas güçlü'nün hüseyin çelik'e yapamadığı artistliği, yaptığı siyasetçidir.
3 aylık meb görevinin 3,5 yıl sonra şu anki durumdan hesap sorulur biçimde kullanılmasını haklı olarak hazmedememektedir. 3 ay görevde kalmış birine "neden yapmadınız" sorusu mantıksızca sorulmuştur. demirel'e yalakalık yapan abbas'a sorarlar "sayın demirel bunca yıl ülkenin en tepe noktalarında yer aldınız bu ülkeyi nasıl bu hale getirdiniz? nasıl kurtaramadınız" diye hesap soramadın diye.
üniversite projesi de salt paralı değildir. devlet başarılı kişiyi elbette ki okutacaktır. dersanelere ve özel derslere akan yılda 3 milyar doların üzerindeki parayı ihtimal dahilinde olan beyhude bir hayalden ziyade yüksek öğrenimde harcamak daha mantıklı bir yaklaşımdır. ki projede öğrenci harçları devlet tarafından karşılanmalıdır deniyor. yılda ikinci öğretimler yaklaşık 1000 ytl harç ödüyor, normal öğreimler 500 ytl kişi dersaneye ve özel derslere de 1 senede yaklaşık 5000 ytl harcarsa normal öğretim biri için düşünün toplam 5 yılda (ilk senede kazandığını varsayarsak) 7000 ytl para çıkıyor. kişinin eğitim programı yılda 2000 ytl üzeriden hesaplanırsa 8000 ytl eder ve herkes üniversite eğitimi alabilir. bunun geçiş süreci sancılı olacaktır ancak 10 sene sonra otormuş bir eğitim sistemi, kaliteli bireyler yetiştirme, kaliteli akademisyenler yetiştirme olanağı verecektir. diğer okul projesinde ise öğretmeni nereden bulacaksınız sorusu anlamsızdır. hem işsiz kalmış üniversite mezunu öğretmenlerden dem vurup, öğretmeni nereden bulacaksınız sorusu salakçadır. ki üniversite sistemi ile yüksekokul öncesi sistem arasında bağlantı vardır. devamlı tekrar edilen sınavlar sayesinde üniversite eğitimi için yeterli olmayan öğrenciler meslek gruplarına yönlendirilip ara eleman (tekniker vs) olarak hayata kazandırılacaktır. lise mezunu olup meslek sahibi olamaması engellenecektir. bir erkan mumcu destekçisi değilim belki seçimde de oy vermem ama bu projeyi salt "paralı eğitim" olarak yargılamak acımasızca. şu gün türkiye'de üniversitelerde bedava mı okunuyor? dersanelere ve özel derslere milyarlarca doları bırakan bir ülke nasıl çıkıp "paralı eğitim" diye burun kıvırıyor. o zaman tepkinizi net koyun, harç da ödemeyin, dersaneye de gitmeyin, özel ders de almayın toplumsal bilinç oluşturun. proje koyun. bu proje yanlış diyen varsa çıksın proje koysun yoksa beyhudeye konuşmasın.
"hükümet o kadar sığ ki her gördüğü çeteyi derin devlet sanıyor" diyerek RTE'nin Hrant dink cinayetini derin devlete yükleme çabalarını eleştiren ANAP başkanı.
Partisinin Ümraniye ilçe Teşkilatının 7. Olağan Kongresinde, Barzani'ye köpek benzetmesinde bulunan siyasetci.
Irak yönetimiyle konuşup konuşmama meselesinde devletin bir karar veremediğini belirten Mumcu'nun sozleri su sekilde idi:
''Müdahale edecekler mi, etmeyecekler mi, bir türlü karar veremedi. Böyle
devlet olur mu? Böyle devlet siyaseti olur mu? Adam Anayasa yapmış. Barzani'den bahsediyorum. Anayasası'nda Sevr'i kendisine kaynak gösteriyor. Yani emperyalistlerin bölgemizi işgal eden güçlerin, işgalci, köleleştirici, sömürgeleştirici iradesini kendi Anayasası'na kaynak koymuş.
Ben bunun nesine saygı duyayım. Ben bu emperyalist uşağının nesiyle
konuşayım.
Kendi tarihine, kendi insanına saygısı yok. Kendi kültürel, ahlaki, dini ve tarihi birliğine sadakati yok. Bu kendisini Anayasası'nda emperyalizmin köpeği olarak ilan etmiş. Ben emperyalizmin köpekleriyle ne konuşayım. Devletimin de, emperyalizm köpekleriyle konuşmasına rızam yok. Bugün konuşanları, yarın bu millet sandıkta al aşağı edecektir. Bu milletin hak ve hukukunu emperyalizme peşkeş çeken, kısa vadeli kendi siyasi menfaati için milli menfaatlerden vazgeçenleri yerle yeksan etmek, benim milletimin elinde.''
bir siyaset adamının belli bir birikim, entellektüelite, tarih, olay-olgu anlayışının farkındalığının bilincinde olması gerektiğinin canlı örneğidir.
sürekli 'ben size bir şey söyleyeyim mi...' tarzından başlayan yan cümlelerle ne denli akıl,mantık barındırdığını göstermiş siyasetçi kuruntusudur.