erguvan kelimesi fransızca argavandan gelmektedir, aynı kelimenin ibranice'deki karşılığı ise "mor renk"tir.
hristiyanlar ise bu erguvan ağacına yehuda ağacı (bkz: judas tree) demektedirler. zira, isanın havarilerinden yehuda işkariyot, isaya ihanet edip yerini ihbar edince isa yakalanır ve çarmıha gerilir.
yehuda yaptığından pişman olur ve kendini bir ağaca asar.
Ağacın yeni açmış beyaz çiçekleri, utançlarından renk değiştirip mor olur.
filhakika bunun türk kültürüne yansımasında da yukarıda anlattığımız hikayenin etkileri görülebilir.
yazının başında da belirttiğimiz üzre erguvan bayramı, anadolu erenlerinden emirsultan hazretleri'nin hatıratına binayen kutlanmaktaydı.
buharalı bir çömlekçinin oğlu olan seyyid ali (seyyid şemseddin muhammed bin ali el- hüseyni el buhari) medinedeyken rüyasına hz. muhammed girer ve ona, "anadoluya gidip hizmetini orada sürdür" der.
seyyid ali bunun üzerine yola çıkar. anadolu'ya gelir ve bursada yerleşmeye karar verir.
kısa sürede tanınır ve sevilir.
bursalılar onun ziyaretine koşar.
Henüz 22 yaşındaki seyyid ali, "emir sultan" diye anılmaya başlanır.
emir sultan bir süre sonra, padişah yıldırım bayezidin kızı hundi hatunla evlenip saraya damat olur. herkes tarafından çok sevilen emir sultan 1429da vefat eder.
işte emir sultan'ın 1429da öldüğü vakit de erguvan zamanıdır(nisan ayı sonları).
emir sultan'ın vefatını takip eden yıllarda, erguvanlar çiçeğe bezenince, emir sultan'ı sevenler ülkenin her tarafından bursaya gelip emir sultanın türbesini ziyaret etmeye başlarlar.
işte bu ziyaret günlerine de erguvan cemiyeti, "erguvan faslı", erguvan bayramı denmeye başlanmıştır.
1855 yılında yaşanan bursa depremi'ne değin aralıksız kutlanan erguvan bayramı, depremde bursa'nın yüzde 80'inin harap olması ile kutlanamamış, bu yıkımın telaffisi uzun yıllar mümkün olmadığından dolayı 1855'ten sonra uzun seneler bayram kutlanamamıştır.
2. abdülhamid han dönemi ile birlikte tekrar kutlanmaya başlanan ve cumhuriyetin ilk yıllarına kadar sürdürülen erguvan bayramı, eski bir bektaşi şöleniydi.
Bu bayramdan, 17. yüzyılda söz eden Evliya Çelebi'ye göre bahar mevsiminde, emirsultanda deniz gibi bir kalabalık toplanırmış. genellikle yörük ve bektaşi kökenli köylülerin katılımıyla yapılan bu törenlerde, karacabey ve orhaneli ilçesine bağlı erenler, büyükorhan ilçesine bağlı tekerler köyleri başta olmak üzere alevi-meşrep insanların sel gibi aktığı bir bayramdı...
cumhuriyetin ilanını takip eden yıllarda çıkarılan 677 sayılı, "Tekke ve Zaviyeler ile Türbelerin Seddine ve Türbedarlar ile Bazı Unvanların Men ve ilgasına Dair Kanun" ile birlikte bektaşi tarikatının da ilga olması ile her nev'i bektaşilik faaliyetleri ortadan kalkmış ve yıllar içerisinde de erguvan bayramı kutlanmaz olmuş, tam 77 yıl sonra 2002 itibariyle de yeniden kutlanmaya başlanmıştır.