Hakkında güzel tespitler, derlemeler olmasına rağmen, popüler weekly shonen furyası nedeniyle hakettiği ilgiyi göremeyen animedir. Büyük resmi çizmek için sırasıyla şöyle kronoloji yazacak olursak:
1- Dünya kısmi kıyameti görmüş ve insanlık ani bir süreç sonucu bir dystopia'ya doğru sürüklenmiştir. Dünyadaki yer altı gaz kaynakları patlamış, toz ve gaz tabakası alt atmosferi kaplamış ve dünya nüfusunun %85 i yok olmuştur. (ki bu ihtimal; uzak doğudaki doğal gaz rezervleri ve tehlikeleri üzerine bilimsel olarakta makaleler yazılmış bir mevzudur)
2- Bumerang Project: insanlar bu felaket sonucu gelişmiş uzay teknolojileri sayesinde uzak gezegenleri keşfe gitmişler, dünyayıda bir süre terketmişlerdir. Tabi bu geçici terketme öncesi boş durmamışlar, dünyada dış kaotik ortamdan etkilenmeyecek dome(kubbe) şeklinde şehirler inşa etmişlerdir. Mosk, Romdeaubu şehirlerden sadece bazılarıdır.
3- insanoğlu uzay keşfine çıkmadan önce, dünyada tekrar düzenin ve insanlığın oluşması için bu yapay habitatlı şehirlerde yapay insan klonlama sistemleri kurmuşlardır. Bu sistemlerin çalışması ve idaresi için, "süper insan" sayılabilecek Proxy ler (Vekiller) yaratilmıştir. Bu proxy abiler her şehirde popülasyonu sağlamış, düzen kurmuş o şehirdeki insanların kaderlerini bir anlamda çizmişlerdir. Amrita(Hinduizm de ölümsüzlük veren madde) hücreleri sayesinde ölümsüzdürler, insanüstüdürler.
4- Hikayenin başladığı şehir Romedau, hikayemizdee Vincent Law abimize bürünmüş olarak karşımıza çıkan Ergo Proxytarafından düzene sokulmuştur. Ergo Proxy, Romdeau şehrini kurmuş, insanları belirli bir medeniyet seviyesine çıkartmıştır. insanlara AutoReiv adı verilen yardımcı, yapay zekaya sahip robotlar vermiş, bu robotlar insanların sosyal hayatına kadar girmiş, her türlü vazgeçilmez yardımcıları olmuştur. insanlar son zamanda yanlarında bir AutoReiv olmadan işemeye gidemez hale gelmişlerdir.
5- Ancak bilinmeyen bir sebepten dolayı Ergo Proxy, Romdeau şehrini terketmiş, şehre vali olarak Donov Mayeri atamış sırra kadem basmıştır. Gitmeden de Donov Mayer agaya ideolojik ve stratejik hocalık yapması için heykel görünümlü danışmanlar tasarlamıştır. Heykellerin görünümleri Michaelangelo'nun eserlerinden alıntıdır, isimleri ise günümüzden bildiğimiz ünlü filozoflar ve psikologlardır: Edmund Husserl, Jacques lacan, Jacques Derrida, George Berkeley şeklindedir. Bu amcalar şehir hakkında her türlü söz sahibidir bir dedikleri iki olmaz, fikir ayrılığınada düşmezler.
6- Sonradan anlaşılır ki Ergo Proxy, Monad Proxyye aşık olduğu için Romdeau şehrini terketmiş, Mosk şehrine gitmiştir. Proxy'ler bir süre sonra ortalıktan kaybolurlar, undercover halde takılırlar. Bu kayboluş esnasında pek çok şehir, Proxy'leri olmadığı için ya yok olur, yada düzen oradaki insanlar için kötü bir hal alır. Bazı şehirlerde şehrin altyapısı, robotları, enerjileri olmasına rağmen insan popülasyonu yaşamayı sürdüremez. Proxy'lerin tamamı insanoğlundan ümidini keser, "Bunlar 1000 sene daha yaşasa kafa aynı kafa, bu sistem yürümez aga" diyip insanlarla uğraşmaktan ellerini eteklerini teker teker çekerler. Ergo Proxy bu yüzden Monad Proxyye hafızasını sildirtir, kendince emekliye ayrılır. Romdeau ne halt yedi peki ?
7- Romdeau şehrinin insanları 1984 (George Orwell) tarzı ebleh bir dünyada yaşamaktadırlar. Sürekli ideal vatandaş olmaları söylenmekte, tüketim şiddetle tavsiye edilmekte, birikim yapmanın gereksiz olduğu her kenar köşede vurgulanmaktadır. insanlarda bu kafada yaşar ve tüm idari meseleleri Big Brotherlara bırakmışlardır. Zamanla Romdeauşehri cazibe merkezi haline gelmiş insanlar ot gibi burada yaşar giderlermiş. Şehrin dışında yaşayanları da Amerika-Meksika sınırı gibi uzakta tutmuşlar, bir yandan da kubbe dışında birilerinin yaşayabiliyor oluşuna şaşırmışlardır.
8- insanların canını sıkan tek dert AutoReiv dediğimiz robot yardımcılara musallat olan Cogito virüsüdür. Bu virüs bir AutoReiv'den diğerine grip gibi geçer mübarek yayılır da yayılır. Cogito virüsü kapan AutoReiv, dizlerinin üstüne çöker dua pozisyonu alır gözlerini gökyüzüne dikerek tanrıyı (ki onlara göre Ergo Proxy oluyor bu) aramaya başlarlar. Tanrıdan Raison d'êtresini, yani "ben bu dünyaya ne halt yemeye geldim la ?" sorusunun cevabını ister. Ondan sonra bekle ki laf geçiresin, hepsi birer insan gibi davranmaya başlarlar, sağa sola koşuştururlar insanlara saldırırlar. Makinalardaki yapay zeka, doğal zekaya dönüşüvermiştir. insanlar gibi duygular göstermeye başlarlar, komutları değil kafalarını dinler olurlar.
9- insanlar çakal tabi boş durmazlar, AutoReiv'leri denetleyecek ve kontrol edecek bir birim kurarlar. Şehre macır olarak gelen Vincent Law devlette memur gibi bu işe bakan birimde çalışmaya başlar. Şehrin zaten bilmediği gibi kendisi de Ergo Proxy olduğunu hatırlamaz, zira hafızası gitmiş, bilinçaltında filizlenen yeni karakter olarak ezik bir insan gibi hayatına devam eder.
10- Awakening: Ergo Proxy'nin Raison d'êtresi tüm dünyada stabilite sağlandığı zaman, dünya üzerindeki diğer Proxy'leri öldürüp dünyayı yeniden insanlara bırakmaktır. Bu nedenle Vincent'in içindeki Ergo Proxy yavaştan kıpırdanmaya başlar. Vincent'ın kokusunu alan ve deneyde esir halde tutulan Monad Proxy, tutuşur ve hücresinden kaçar. Vicent'i kovalamaya başlar ama Vincen'ın içindeki Ergo Proxy, Monadın anasını beller. Ondan sonra tüm şehir emniyeti Vincen'ın peşine düşünce bu dede kendini bir anda Romdeau şehrinin dışında bulur.
11- Bu karmaşada cogito kapmış bir autoreiv olan Pino isimli tatlı kız çocuğu peşine takılır. Burada robota can gelen kızın ismine, oduna can gelen çocuk Pinocchio'dan bir metafor sızmış gibi.
sonrasını spoiler vermeksizin anlatmak pek mümkün değildir
"bana sevgili olan uykudur,bir taştan daha fazlası olan... bu kadar acı ve utanç doluyken içim, ne büyük şans kapanması kulaklarımın ve gözlerimin, bu yüzden fısıltıyla konuşun,huzurumu bozmayın benim." diye başlar... Romdou'da yaşayan bir birey (Roma'ya gönderme olduğunu düşünüyorum) sistemin ona dayattıklarını kabul edip hergün, dünden farklı olmayan bugünü yaşayıp, itaat etip adeta ''ideal bir vatandaş'' gibi yaşıyorken olaylar sadece hepimizin içinde bulunan bu insani soruyla başlıyor; ''kimim ben?''. Eminim her insan bir kere de olsa bunu düşünmüştür; ''kimim ben?'', ''yaşama amacım ne?'' ''Gerçek ne?'' sonra ardından aileden birileri; ''sus lan çarpılcan, bre gafil !''. Cidden çok sağlam anime valla bana bunlarla gelin. Ghost in the shell, Gantz, Stein's Gate ... Neyse azıcık animeden bahsedeyim; işte bu sorgulama, gerçek arayışı baş karakterlerimizi ordan oraya sürüklüyor ve hep bu gerçeği arama merakıyla adeta sabırsızlandırıyor onları, tıpkı bizim ''bir sonraki bölüm ne olacak, olay neymiş?'' diyerek son bölüme kadar kafamızda soru işaretleriyle izlememiz gibi. Sistem eleştirisinden tutun da, Tanrı eleştirisine kadar herşey mevcut. Hatta bazı bölümlerde Tanrı'ya acayip göndermeler yapılıyor, mantıksal olarak Tanrı'nın varlığını çökertmeye çalışıldığı hatta Tanrı'nın varolup sonra insanlığı bıraktığına dair konuşmalar bile var. Ta ki son bölüme kadar ... Daha çok Nietzsche' nin Tanrı anlayışına benziyor aslında. Zaten filozoflara ibretlik göndermeler yapılıyor o da ayrı olay. Robot'un adı bile Deleuze * Ama animenin işlenişi diğer post-apokaliptik tarzlar gibi distopik, karanlığın kasvetinde boğabilir insanı. Kısacası izlenmez yaşanır; öyle seyredeyim de bitsin tarzı birşey değil. Yoksa 1 yıl sonra insanın kafasında hiçbirşey kalmaz. Çünkü Ergo Proxy adeta ders veriyor, eminim her aklı başında insan da bunlardan ders çıkarıp bir şeyler kazanabilir. Neyse ''Cogito ergo sum'' diyeyim de bitireyim bari.
bana sevgili olan uykudur,
bir güzelden daha fazlası olan.
bu kadar acı ve utanç doluyken içim,
ne büyük şans kapanması kulaklarımın ve gözlerimin
bu yüzden fısıltıyla konuşun, huzurumu bozmayın benim.
dizeleriyle başlar. ve aslında bu dizeler de aynı zamanda michelangelo nun kadınlarla arasının iyi olmamasıyla ilgili bi soruya verdiği cevaptır.
Daha izlemediniz mi? Hadi koşup izleyin. Bu animenin konusu Vincent in öyküsü mü? Öyle sanabilirsiniz ama animede asıl anlatılmak istenen Raison D'etre(Yaşama amacı,Varoluş amacı) dır. Cogito(düşünme) virüsü otorovlara bulaşınca otorovlar benliklerini kazandı. Ve Raison D'etre sini kaybeden otorovlar pervasızca yere kapanıp ,kafalarını yukarı çevirip, ellerini havaya kaldırıp beklemektedir. Tabi böyle olunca insan soruyor benim Raison D'etrem ne? Anime felsefi anlamda çok ağır ve derin. En azından benim animeden aldığım tatlar çok ağırdı. Animenin atmosferi çok karamsar işte u çok gerçekçi çünkü bizim dünyamızda aynı bu şekilde. Ama insanın böyle zevkler alemine sokan bir endingi var ben öyle müzik bilmem. Bu animeyi gece uykulu bitirmiştim. indirip televizyon karşısında ayaklarımı uzatıp çay içerek harika bir atmosfer olmuştu. Ending ve openingleri gözümü kapatıp dinlendirirdim ama çok harikaydı. Bu anime varya animenin hası . Yetişkin olup felsefeyle ilgilenen birde önyargısı olmayan biri kesinlikle izlemeli bu animeyi.
ya her şey çok güzel, kurgu güzel, karakterler güzel ,çizimler güzel, ending * zaten, müzikler de tamam yani... ama sıkıcı gibi. çok hoşuma gittiği için bitireceğim bunu dedim, yoksa elleşmeyecektim 4. bölümden sonra.
yaklaşık bir hafta sonra gelen edit: animelere ilgili olan herkes bakmalı. güzel bir sonu var ve yukarıdaki düşüncelerimin aksine çok meraklandırıyor sonraki bölümlerde.
devlet felsefesini uçurur. ilk bakışta hikayenin içinde görülmez ama oldukça sembolik ve politik bir seridir.
--spoiler--
son bölümde dogmaları ifade eden heykeller çökmüş, devleti temsil edenin arkasındaki kapı açılmış ve proxy devletin arkasında yine kendisini görmüştür.
--spoiler--
2006'ya damgasını vuracak mükemmel bir anime. hem çizimleri hem kurgusu ile mest eden yeni çağın "ghost in the shell"'i.
biyonik androidlerle içiçe yaşayan görünüşte barış ve huzur dolu bir toplumun otoritesi "proxy" denen insan ötesi varlıkların ortaya çıkışı ile sarsılır. sistemin gizliden gizliye bu proxy'leri kullanmak istemesi ile dönülmez bir süreç başlar. ancak kaçınılmaz olarak ölümün gerçek yüzü: "ergo proxy"'nin uyanışı gerçekleşir.
raw'ları "shinsen-sub" ve "ani-jiyuu" grupları tarafından çevrilip yayınlanmakta.